Tapeler, kasetler ve ayakkabı kutularının işportaya saçılması, seçime denk düştü. Ancak seçim sürecinde yaşananlar ve konuşulanlar, AKP iktidarı döneminde Türk milleti ve devletine ait tüm değerlerin ve kurumların aşındığını gözler önüne serdi, çürümeler biraz olsun pazara döküldü.Başbakan R. T. Erdoğan, kaset ve tape meselelerini şahsileştirdi, aile mahremiyetine saldırıya dönüştürdü; bu strateji üzerinden oy devşirdi. Erdoğan, Dışişleri Bakanlığı'ndaki toplantıya ait ses kayıtlarının deşifre edilmesini, evirdi-çevirdi "milli güvenliğimize ve vatana ihanet"e dönüştürdü. Üstüne bayrak-sancak sosu ekleyerek oya çevirdi.Erdoğan, "algı mühendisliği" yaptı; yandaş medya ve meydan okumalarıyla bunu gerçekleştirdi.Tapelerin içerikleri, yolsuzluk ve hortumlamalar konuşulamadı? Olan-bitenler, hatta tapelerde adı geçen müstafi bakanlara ait fezlekeler, hukukun ve milletin gözünden kaçırıldı. Öyle siyasi dehşet ve yasaklar saçıldı, öyle vaveylalar kopartıldı ki, toplumun bir kesimi gözlerini yumma ve kulaklarını tıkama refleksi verdi.Bu bakımdan belki toplumun bir kısmı, çürüme ve bozulmanın vahametini idrak etmede geç kaldı.Kurumlar sarsıldı.Değerler aşındı.Kavramlar boşaltıldı.Medeniyet algımız değiştirildi.Konjonktüre göre asker, hakim, savcı, MİT, emniyet, bürokrasi sıfırlandı.Mülkün temeli olan adalet mekanizmasından devletin temel erklerine, Türk milletinin kimlik ve birliğinden demokratik değerlere, devletin milli güvenlik kurumundan en temel dini değerlere kadar her şey yara aldı, içi boşaltıldı. İlkesizlik, ölçüsüzlük, adaletsizlik, bölücülük, saygısızlık, yolsuzluk, yalan, talan, sindirme, intikam ve ihtiras aldı başını gitti.Seçim sath-ı mailine girildiğinde "kamu gücünü elinde tutanlar", adeta can derdine düşerek devleti ve milleti kendilerine göre hızla dizayn etmeye koyuldu? Türkiye tam bir bağ bozumu yaşadı.Medeniyet ve siyaset tarihimizde böyle bir bağbozumuna ilk defa şahit oluyoruz.Bugüne kadar devlet-millet olarak ne böyle bir çürüme yaşadık, ne de böyle bir seçim gördük!Cemil Çiçek bile, ben böyle bir seçim görmedim itirafında bulunmak zorunda kaldı.Bu çürüme, toplumda topyekun bir güvensizliğe yakalandı.Yaygın güvensizlik ve çürüme, seçim sandıklarında "itiraz" olarak patladı. Seçim bitti, itirazlar bitmedi.Hangi siyasi görüşten, toplumun hangi kesiminden olursak olalım; seçim sonuçları kadar, ülkemizin gidişatını da devlet ve milletimizin geleceği adına akl-ı selim ile tahlil etmemiz gerekiyor. Külahlarımızı samimiyetle ve önyargısız önümüze koymamız gerekiyor.2011 seçimlerine göre geçen Pazar yüzde 10 oranında oy kaybı yaşayan AKP ve Erdoğan, böyle bir hezimeti, balkondan gerçekleştirdiği "algı mühendisliği" ile "hınç ve intikam yüklü bir zafer"e dönüştürüyorsa; AKP, artık iflah olmaz demektir.Erdoğan'ın balkon mesajlarına bakılırsa; AKP hükümeti, Türk milleti ve devletini toparlama derdinde değil, kendi paçalarını kurtarma telaşı içerisinde sürüklenmektedir.Bu bağlamda, AKP'yi bile kendi kurmaylarının dahi görmediği bu "vahim vaziyeti"nden kurtaracak, topyekun Türk devleti ve milletini toparlayacak acilen bir büyük çalışma ve inşa faaliyeti yapmak gerekiyor. Zira vakit çok hızlı akıyor.Küresel toplum mühendislikleri ve onların yerel uzantıları, her türlü istismar yöntemlerini de devreye koyarak sağ-sol demeden, devlet-millet ne varsa her şeyimizi savuruyor; medeniyetimiz, değerlerimizi, varlığımızı, birliğimizi ve geleceğimizi hortumluyor.Bu sebeple Milli Mücadele günlerindeki birlik ruhuyla, tam bir uyanıklık, modern bir mühendis ve basiretle yerli, milli ve yürekli bir çaba gerekiyor. Yerel seçimlerin doğal akışı içinde yerel ölçekte gerçekleşen ilkeli iş birlikler, sağlam ve halisane paslaşmalar, yeterli düzeyde olmasa da; Türk milletinin tamamını kucaklayarak dünyanın en onurlu ve müreffeh milleti yapacak, devletini de en güçlü devleti kılacak umut tohumlarını yeşermiştir. Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllardan beri seslendirdiği ve topluma çaldığı bu birlik ve inşa mayası tutmuştur. Yuvarlandıkça büyüyen kar topu gibi bu umutları yeşertmeli, milli bir mühendislik ortaya koymalıyız.Nitekim CHP, bu eksende yaptığı akılcı ve dürüst işbirlikleri ve açılımının somut meyveleri İstanbul, Ankara, Hatay ve Üsküdar seçimlerinde almıştır. Kronik ve klasik siyasi yaklaşımlarla herkes kendi takasını kurtarma telaşıyla gün geçirirse, ortada ne takalar, ne her türlü batırma operasyonlarına maruz kalan devlet gemisi, ne de millet kalır.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019