Ali-Cengiz Oyunları

AKP Hükümeti'nin ekonomi yönetimini özetlemek için söylenebilecek en uygun şey, herhalde, anlamlı reel olumsuzlukları anlamsız verilerle kapatma ustası olduklarıdır. Medyada ki akademisyen desteğinin de yardımıyla 2 yıl boyunca ağır aksak sürdürülebilen bu strateji, mızrakların boyunun uzamasıyla sonuç vermemeye başladı.Çuvalcı çuvalcı gezen hükümet, bu mızrakları alacak çuvalın daha fabrikasından çıkmadığını anladığından çeşitli ilüzyon taktikleriyle mızrakların boyunun aslında göründüğü kadar uzun olmadığına halkı inandırmaya çalışıyor.     Son haftalarda en çok tartışılan konulardan biri olan ilk 3 ayın cari açığının 6.4 milyar dolar olarak gerçekleşmesi ve bu miktara bağlı olarak, geçmiş tecrübelerden yola çıkıldığında yıllık cari açığın en az 18 milyar dolar olarak gerçekleşeceğinde ki mutabakat, hükümet adına tevil yapan ekonomistleri yeni arayışlara itti. Aralarında bu miktarın 18 milyar doları bulmayacağını idda eden birkaç militan tevilci hariç geneli,GSMH'da ki kağıt üstünde ki artış  beklentileri limanına sığındı. Özetlemek gerekirse tezlerini, turizminde büyük katkısıyla GSMH'da meydana gelebilecek bir yükselişin cari açıkta ki artışa göre daha fazla olacağı, dolayısıyla cari açığın GSMH'ya oranının düşeceği beklentisine oturtuyorlar.DSP-MHP-ANAP Hükümeti'nden beri stand-by belasıyla boğuşan halkın hafızasında ise, cari açık, dış ticaret açığı gibi kalemlerin beklenenden hep daha fazla çıktığı, yirmilik bir inşaat çivisi olarak duruyor. Ne gariptir ki sığındıkları bu tezi, yayınladığı, Türkiye'ye ilişkin beklenti raporunda sahipleri IMF bile dolaylı bir şekilde yalanlıyor.Raporda, ithalatta ki artış oranı gelecek 3 yılda ortalama 8.5 olarak beklenirken, ihracat artışı ortalama 8.4 olarak hesaplanıyor. Aşağı yukarı eşit olan ihracat ve ithalatta ki artış beklentileri miktar olarak makasın açılacağı ve geçen yıl 30 milyar doların üstünde gerçekleşen dış ticaret açığı miktarının tırmanacağını gösteriyor.Turizm gelirlerine güvenmenin nasıl bir kaygan zemin olduğunu ise, teknik kontroller sonunda hiçbir eksiğinin olmadığı anlaşılan Onur Air'e, Hollanda, Fransa ve Almanya'nın tarihte görülmemiş bir şekilde, kendi uçak şirketlerinin bekası için koyduğu uçuş yasağı, dünya aleme gösterdi.Ayrıca Avrupa da  ekonomik verilerin istenilen düzeyde gerçekleşmemesinin, gelecek turist sayısına yansıyacağını bilmem söylememe gerek varmı.  İktidarda ki balayı günlerinin uzaklarda kaldığının artık farkında olan AKP Hükümeti, "IMF programlarını kamçısız uygulayacağız" sözünü namusu bilip cansiperane bir şekilde, memura, çiftçiye, işçiye, köylüye karşı uygulamasına rağmen, IMF, seçim korkusu yüzünden programı uygulamada tereddüt geçirebileceğini düşündüğü hükümete ilk kamçıyı, stand-by görüşmeleri sırasında Kruger'in asgari ücret şokuyla tattırdı. Sorumlu bakanların gülümseyerek "acımadıki" pozları vermelerine rağmen, kamçının acısının yolaçtığı mimik değişikliklerini farketmemek mümkün değil. Aradan haftalar geçtikten sonra Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in "Asgari ücretimizi fazla bulanlar Avrupa'da ki asgari ücretlere baksın" çıkışı, meyhaneyi dağıtan kabadayı bağırıp çağırıp gittikten sonra masanın altından çıkıp arkasından heriflenen Kemal Sunal'ı hatırlatıyor.Hükümetin, milli gelir hesaplama yöntemini değiştirerek, ülkemizde ki fert başına düşen milli geliri 6000 dolara çıkarma hazırlığını da bu Ali - Cengiz oyunları kapsamında değerlendirebiliriz.Kısaca, büyük bir ustalıkla olmayan şeyleri var, olan şeyleri yok yada tehlikesiz gösteren bir iktidara sahibiz.

KONU / Serdar PEKER