Ali Koç ve bitik kapitalizm

Antalya'da iş dünyasının zirvesi B20 ve çalışma hayatına yönelik L20 toplantıları vardı. B20 İstihdam Görev Gücü Koordinatör Başkanı ve Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ali Koç, "Eşitsizliğin ortadan kalkması için kapitalizmin ortadan kalkması gerekir. Ben en azından eşitsizliğin minimum seviyeye indirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Gerçek sorun kapitalizmdir" dedi.İkinci Dünya Savaşı'na göre gelirin 50 kat arttığını, ancak gelir dağılımına bakıldığında büyük bir ayrım olduğunu söyleyen Koç, "Buradaki eşitsizliği anlamak için Einstein olmaya gerek yok" diyerek "Eşitsizliği asgari düzeye indirmek için yapılacak çok fazla senaryo var. Paradigmalar değişmeli" ifadelerini kullandı.Sayın Koç bu konuşmasından sonra Türkiye'nin gündemine oturdu. İşçi sendikaları Sayın Koç'un görüşlerini olumlu bulurken özellikle sosyal medyada seviyesiz paylaşımlar göze çarptı. Öncelikle şunu söyleyeyim, Ali Koç'un bu çıkışını ben olumlu buluyorum. Bazılarının dediği gibi "Ali Koç Marksist bir yaklaşım göstermiştir" görüşüne ise asla katılmıyorum.Daha önce de Sayın Koç benzer çıkışlar göstermişti. Ne demişti Sayın Koç hatırlayalım: "Her kesimden milyonlarca insanın umutları yok oluyor, hayatları kararıyor ve onlar açısından dünya yaşanmaz bir konuma geliyor. Tabi ki bu gidişat da beraberinde sosyal sorunlar ve ciddi gerginlik getiriyor. Ben şahsen 6 ve 8 yaşında iki çocuk sahibi bir baba olarak çocuklarımızın geleceğinden, bu gidişata baktığımız zaman, endişe duymamak mümkün değil diye düşünüyorum. Eminim bu da hepiniz için geçerlidir."Koç ailesi Türkiye'nin en zengin ailelerinden olduğu için gelir dağılımının eşitsizliğinden, işsizlikten kapitalizmin toplumu perişan etmesinden söz etmesi insanları şaşırttı. Çünkü insanlar genellikle ya kapitalizmden yana olur sistem gereği alt gelir grubundaki insanların ezilebileceğini normal karşılar veya Marksizimden yana olur patron sınıfının yok edilmesini savunur. Bu iki sakat görüşün arasında ikilem yaşarlar. Oysa bir de Milli Ekonomi Modeli var. Şuan dünyanın pek çok ülkesinde uygulanan bu model hem toplumun alt gelir grubunun hem de patron sınıfının memnuniyetini sağlamakta. Milli Ekonomi Modeli'nde devlet devreye girerek alt gelir grubunun cebine asgari geçimini sağlayacak parayı koyar. Bu gelir grubundaki insanlar çalışarak gelirini artırma imkanına da sahiptir. Cebinde parası olan vatandaş ihtiyaçlarını karşılama gücü elde eder. Bu da üretime yansır. Talebin artması neticesinde üretici daha fazla mal üretmeye başlar. Malını satan üretici böylece gelirini de artırır. Hem üreticinin hem de tüketicinin memnuniyeti sağlanmış olur. Devletin nasıl devreye gireceği, vatandaşın cebine nasıl para koyacağı konusu bu gazetede defalarca yazıldığı için tekrar etmeyeceğim. Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli kitabını temin ederek veya bu modeli parti programına alan Bağımsız Türkiye Partisi'nin internet sitesine girerek detaylı bilgiye kavuşabilirsiniz. Türkiye'deki kapitalist çevrelerce vatandaşın gündeminden kaçırılan bu model, bütün dünya tarafından bilinmekte ve başta Rusya olmak üzere çoğu devlet tarafından uygulanmaktadır. Milli Ekonomi Modeli'yle birlikte gelir dağılımındaki adaletsizlik, işsizlik sorunu, toplumun mutsuzluğu ve çocuklarımızın geleceği meselesi çözüm bulabilmektedir. Üreticinin ve esnafın malını satmakta çektiği problem çözüme kavuşturulmaktadır. Bu yüzden hem işçinin hem de patronun memnun olabileceği tek sistem Milli Ekonomi Modeli'dir.   Sayın Koç'un gündeme taşıdığı sorun da budur aslında. Patronlar işçilerini niye mağdur etmek istesinler ki? Ama patronların da yine kapitalizmin tıkanmasından kaynaklanan sorunları bulunuyor. Bir patronun bunu dile getirmesi de bana göre son derece normal. Bu yüzden Ali Koç'un bu cesur çıkışından dolayı kendisini tebrik ediyorum. Tıkanan sistemi eleştirmesini önemsiyorum. Kim bilir belki de Sayın Koç'un dilinin altında Milli Ekonomi Modeli vardır! Bu yüzden biraz daha cesaret gösterip Sayın Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ni telaffuz etmesi gerektiğini düşünüyorum.