Daha önceki yazılarımdan birinde "yazmak" ve "konuşmak" la ilgili düşüncelerimi belirtmiştim. Yazmanın en önemli yanının "kalıcılığı" olduğunu ifade etmiştim. Bu sayede "daha dikkatli olmak" ve "yarın aksini ifade edememek" gibi bir gerçek ortaya çıkıyor. Bu durum "tutarlılık" açısından iyi ama, menfaati neredeyse ona göre konuşmak gibi becerileri (!) olanlar için yazmak pek akıl karı değil. Böyleleri için konuşmak ve sözler uçup gidince ya da uçup gittiği düşünülünce " çevir kazı yanmasın" deyip aksini söyleyivermek en iyisi. Yapısı bu olan "kemiksizler" için bazen bu tavır para ve başarı da getirrbiliyor ne yazık ki!. Yeni Ufuklar Tabi yazma işinde yazının nereye yazıldığı kimler tarafından okunabildiği de çok önemli. Eğer konumuz "sektör sorunları" ise bunu ilgili kurum ve kuruluşlara duyurmak için bir "yöntem" bulmamız gerekiyor. Sektör ile ilgili çok sayıda kişi ve kuruluşa aynı anda ulaşmanın yolu da artık " sektörün bağımsız sesi" diyebileceğimiz "GÜLE GÜLE" gazetesinde yayınlamaktan geçiyor. Çünkü sektörde iki gazetede var. Ancak, biri özenle hazırlanmasına rağmen maalesef " dernek yayın organı" kimliğine sahip.Her iki gazetede yayınlana yazılardaki fikir ve görüşler ile çok kişiyi "etkilemek" , "düşündürmek" , " uyarmak" ve "eğitmek" mümkün olabiliyor. Yine bu sayede başlayıp gazete sütunlarında ya da sektör mensupları arasında doğrudan yapılacak tartışmalar ile daha güzel, daha doğru, daha yararlı noktalara ulaşmak mümkün oluyor. Bu gazete ile bunun tanığı oldum.Ben " GÜLE GÜLE" gazetesi sayesinde pek çok şeyden haberdar olduğumu, aklıma gelemeyen şeyleri düşündüğümü ve hatırladığımı, hatta bazı yazılar sayesinde eğitildiğimi düşünüyorum.Bu yazıların daha da artması, daha çok kişinin daha çok yazması gerekiyor. Hele hele bilgisi, tecrübesi ve yazılardan farklı görüşleri olanların yazması ve " yeni ufuklar" açması büyük önem taşımakta.Uygarlığın GereğiBurada şunları özellikle belirtmekte yarar görüyorum. Birincisi; yöntemlerin yaptıklarını, savunanlar kadar, yaptıklarını eleştirenler ya da yapmadıklarını söyleyenler de yazmalı ve görüşlerini ifade etmeli. İkincisi; yönetimdekiler dahil herkes, yönetim yanlısı yazanlara kadar, yönetimi eleştirenleri görmeli.Aksi halde "tek seslilik" ten başka bir şey olmaz ve "olası yanlışlar" da ortaya çıkmaz ve daha iyiye ulaşılamaz. İfade edilip cevabı alınamayan şüpheler zamanla kuvvet kazanır, dedikodu başlar birlik bozulur. En iyisi bu şüphelerin ifade edilmesi ve gerekli açıklamalarla giderilmesidir. Bu sayede daha iyiler, daha doğrular, daha güzeller ortaya çıkıp birlik, huzur ve başarı sağlanacaktır. Eskilerin buna ilişkin güzel bir sözü vardır: "Barika-i hakikat, müsademe-i efkardan doğar". Herkesi medeni biçimde fikirlerini yazılarında açıkça ifade etmeye çağırıyorum. Ayrıca herkesi medeni biçimde lehte ve aleyhteki tüm fikirleri olgunlukla karşılamaya çağırıyorum. Son olarak da aleyhteki fikirleri yine medeni biçimde cevaplamaya çağırıyorum. Bunların özeti " fikirlerin özgürce ifadesi ve hoşgörü" olmuyor mu?.Bugün ; her şeyden önce buna ihtiyaç var.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012