İnsanoğlunun varoluş sebebi Rabbini tanıyıp sevmesidir. İslam dininin temelinde Allah'a olan sevgi, ibadetlerle ispatlanması gerekir. Cenab-ı Vacib'ul-Vücut Hz. dünyevi zevk ve sevgileri, Zat'ını sevmemiz ve O'na kavuşmak için birer basamak olarak koymuştur. Türk ve İslam dünyasında sevgisini zirvede yaşayan ve O'na kavuşmayı arzu eden bir çok Allah aşığı büyük zatlar gelip geçmiştir. Kendi dünyamızdan örnek verecek olursak; Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaşi Veli gibi daha ismini sayamadığımız Türkiye'de sayısız Allah dostu bulunmaktadır. Her biri Cenab-ı Hakka olan sevgisinden birçok inkılaplar yapmış ve arkasından birçok insanları sürüklemiş ve nihayetinde onlarla olanlar da, onların rengine boyanmıştır. Ayet-i kerimelerde "Allah onları, onlar da Allah'ı severler" (Maide 54), "İman edenlerin Allah sevgileri herşeyden sağlamdır" (Bakara 165) buyurulmaktadır. Cenab-ı Hakkın bu sözleri O'na olan sevgiyi ortaya koymakla birlikte, sevgilerin kademeli olduğunu da bize bildirmektedir. Hz. Peygamber (sav) de birçok hadisinde Allah'ı sevmeyi imanın şartından saymıştır. Nitekim Ebu Ruzayn'dan rivayetle, "Ya Rasulüllah iman nedir?" sorusuna "İman Allah ve Rasulünün senin için her şeyden daha sevimli olmalarıdır" buyurmuştur. Bir başka hadisinde, "Kul, Beni, ailesinden, kendisinden, malından ve tüm insanlardan daha çok sevmedikçe iman etmiş olamaz" buyurmuştur. Bu hadisten hareketle şöyle söyleyebiliriz: Peygamberimizi sevmeyen, O'nun yoluna canını veren, O'na aşık olanları sevmedikçe bizlerin de imanı kemale ermemiştir. Nitekim bizim ecdadımız Peygamberin (sav) yolunda canını feda etmiş, O'na olan aşkından birçok çileler çekmiştir. Örneğin Yunus Emre kendini Allah'a adayan Taptuk Emre Hz. kapısına 40 yıl tek bir eğri odun taşımamıştır. Ve kendi de irşad edildikten sonra hayatını Allah'a adamış büyük bir Hak dostudur. Hz. Mevlana da ondan farklı değildir. Yunus gibi Allah'a olan aşkını şiirlere dökmüş ve iman ehli olmayan insanların bile hayranlığını kazanmıştır. Hatta o büyük ummanı kendilerine mal etmeye çalışmışlar ve ona birçok yakıştırmalarda bulunmuşlardır. Ama boşa gayret; o bizimdir, kimselere vermeyiz.Söz Hz. Mevlana'dan açılmışken, rubailerinden birkaç tanesini aktaralım: "Aşk geldi, damarımda kan kesildi, beni kendimden aldı, sevgiliyle doldurduBedenimin bütün cüz'lerini Sevgili kapladıBenden kalan bir ad. Ondan ötesi hep O?""Bizim Peygamberimizin yolu, aşk yoludurBiz aşk çocuklarıyız, aşk bizim anamızdırAşksız olma ki ölü olmayasın, aşkta öl ki diri kalasın?"Rabbimizden dileğimiz ve duamız; bu ecdada yaraşır torunlar olmamızdır. Sözlerimizi Hz. Mevlana'nın Rabbine olan hasret dolu sözleriyle noktalayalım:"Dinle neyi bak hikayet etmedeHep ayrılıklardan şikayet etmede?"
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hayriye Bektaş / diğer yazıları
- Askerlik, bu kadar ucuz mu? / 26.11.2011
- Zilhicce bereketinden gafil olmayalım / 12.11.2010
- Ölümden sonra başımıza gelecek haller / 23.07.2010
- Allah aşkı / 24.10.2008
- Fakirliğin fazileti / 16.10.2008
- Tevekkül / 10.10.2008
- Mahşer yeri / 29.05.2008
- Sur'a Üfürülmesi ve Kıyamet günü / 25.05.2008
- İstiğfarın fazileti / 15.05.2008
- Zilhicce bereketinden gafil olmayalım / 12.11.2010
- Ölümden sonra başımıza gelecek haller / 23.07.2010
- Allah aşkı / 24.10.2008
- Fakirliğin fazileti / 16.10.2008
- Tevekkül / 10.10.2008
- Mahşer yeri / 29.05.2008
- Sur'a Üfürülmesi ve Kıyamet günü / 25.05.2008
- İstiğfarın fazileti / 15.05.2008