Allah dostunun amelleri temiz, makamları âlidir.
Cenab-ı Hak buyurur ki: "Hayır! And olsun, ebrarın (salihlerin) kitabı, illiyyun'dadır. İlliyyun nedir bilir misin? (O illiyyun'daki kitap) içinde ameller yazılmış bir kitaptır. Onu mukarrebun (Allah'a yakın olanlar) görür (müşahede eder). Şüphesiz ebrar (salihler, cennette) nimet içindedirler. Orada koltuklar üzerinde (etrafa) bakarlar. Onların yüzünde nimetlerin sevincini görürsün. Onlara mühürlü halis bir içecekten içilir ki, sonu misktir. (İçildikten sonra misk gibi kokar). İşte yarışanlar ancak bunun için yarışsınlar." (Mutaffifin, 18-26).
Allah onları, onlar da Allah'ı severler.
"Ey iman edenler! İçinizden kim dininden dönerse şunu iyi bilsin; Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki Allah onları sever, onlar da Allah'ı sever. Mü'minlere karşı çok alçak gönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve izzet sahibidirler. Allah yolunda mücadele ederler. Hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar. İşte bu Allah'ın ihsanıdır. Onu dilediği kimseye verir. Allah ihsanı geniş olan ve her şeyi hakkıyla bilendir." (Maide, 54).
Onlar yaşadığı zaman içerisinde insanların en hayırlılarıdır. Allah onlardan razı, onlar da Allah'tan razıdır.
Cenab-ı Hak buyurur ki: "İman edip salih amel işleyenler var ya, şüphesiz halkın en hayırlısı onlardır. Rableri katında onların mükafatı, altlarından ırmak akan cennetlerdir. Orada ebedi olarak kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. Bu (sıfat ve mükafat) Rablerinden korkan O'na layıkı ile saygı gösteren içindir." (Beyyine, 7-8).
Allah-u Teâlâ tarafından onlara özel bir nur, özel bir ilim verilmiştir. Onlar bu hal ile yaşar, bu hal ile ruhlarını teslim ederler. Bu nur ile de mahşere gelirler.
Cenab-ı Hak buyurur ki: "Allah iman edenlerin dostudur, onları (dalalet ve gaflet) karanlıklarından (hidayet ve marifet) nurlarına çıkarır." (Bakara, 257).
"(Kalbi) ölü iken dirilttiğimiz ve kendisine insanlara arasında peşinden yürüyeceği bir nur verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde kalıp hiç ondan çıkamayan kimse gibi olur mu?" (En'am, 122).
"O gün inanan erkekleri ve inanan kadınları nurları önlerinden ve sağlarından koşarken görürsün, (kendilerine), 'Bugün müjdeniz, altlarından ırmaklar akan, içlerinde ebedi kalacağınız cennetlerdir' denilir. İşte büyük kurtuluş budur." (Hadid, 12).
"Rablerinden korkan (muttakiler) bölük bölük cennete sevk edilirler. Oraya varıp kapılar açıldığında bekçiler onlara, 'Selam size! Tertemiz geldiniz (haliniz ne kadar hoş). Artık ebedi kalmak üzere girin buraya' derler." (Zümer, 73).
Onlar canlarını Allah-u Teâlâ'ya feda etmiş ve O'nun zikrinde fani olmuş kimselerdir.
Cenab-ı Hak buyurur ki: "İnsanlardan öyleleri vardır ki, Allah'ın rızası için nefsini (ve malını) feda eder." (Bakara, 20).
"Onlar, herhangi bir ticaret ve alışverişin kendilerini Allah'ı zikretmekten, namazı kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoyamadığı erlerdir. (Onlar) yüreklerin ve gözlerin (dehşetten) ters döneceği günden korkarlar." (Nur, 37).
"(O temiz akıl sahipleri) ayakta (yürürken) otururken ve yanları üzere yatarken (bütün hal ve zamanlarında) Allah'ı zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışını tefekkür ederler (ve şöyle dua ederler): Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru." (Âl-i İmran, 161).
Evet açık ve net bir şekilde görüyoruz ki; Cenab-ı Hak, her mü'mine bu sadık kullarıyla beraber olmayı ve onlardan muhabbet, ihlas, edep, zikir ve takva derslerini öğrenmeyi emretmekte ve şöyle ferman buyurmaktadır:
"Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve sadıklarla beraber olun." (Tevbe, 119).
Resûlullah (s.a.v), "Tahkik (muhakkak) Hak Teâlâ bu ümmete ba's eder, gönderir. Her yüz yılda (yüz senede) bir kimse din işlerini yeniler, tazeler, (ba's eder)" diye buyurmuştur.
Peygamberimizin (s.a.v.) bahsettiği gibi ba's eden, bu ümmette mevcuttur. Nitekim Kur'ân-ı Kerim'de, "İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa eren onlardır." (Âl-i İmran, 104) buyurulur. Bunlar ehl-i haktır. Bu kimseler din işlerini yeniler ve tazeler.
(devam edecek...)
Cenab-ı Hak buyurur ki: "Hayır! And olsun, ebrarın (salihlerin) kitabı, illiyyun'dadır. İlliyyun nedir bilir misin? (O illiyyun'daki kitap) içinde ameller yazılmış bir kitaptır. Onu mukarrebun (Allah'a yakın olanlar) görür (müşahede eder). Şüphesiz ebrar (salihler, cennette) nimet içindedirler. Orada koltuklar üzerinde (etrafa) bakarlar. Onların yüzünde nimetlerin sevincini görürsün. Onlara mühürlü halis bir içecekten içilir ki, sonu misktir. (İçildikten sonra misk gibi kokar). İşte yarışanlar ancak bunun için yarışsınlar." (Mutaffifin, 18-26).
Allah onları, onlar da Allah'ı severler.
"Ey iman edenler! İçinizden kim dininden dönerse şunu iyi bilsin; Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki Allah onları sever, onlar da Allah'ı sever. Mü'minlere karşı çok alçak gönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve izzet sahibidirler. Allah yolunda mücadele ederler. Hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar. İşte bu Allah'ın ihsanıdır. Onu dilediği kimseye verir. Allah ihsanı geniş olan ve her şeyi hakkıyla bilendir." (Maide, 54).
Onlar yaşadığı zaman içerisinde insanların en hayırlılarıdır. Allah onlardan razı, onlar da Allah'tan razıdır.
Cenab-ı Hak buyurur ki: "İman edip salih amel işleyenler var ya, şüphesiz halkın en hayırlısı onlardır. Rableri katında onların mükafatı, altlarından ırmak akan cennetlerdir. Orada ebedi olarak kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. Bu (sıfat ve mükafat) Rablerinden korkan O'na layıkı ile saygı gösteren içindir." (Beyyine, 7-8).
Allah-u Teâlâ tarafından onlara özel bir nur, özel bir ilim verilmiştir. Onlar bu hal ile yaşar, bu hal ile ruhlarını teslim ederler. Bu nur ile de mahşere gelirler.
Cenab-ı Hak buyurur ki: "Allah iman edenlerin dostudur, onları (dalalet ve gaflet) karanlıklarından (hidayet ve marifet) nurlarına çıkarır." (Bakara, 257).
"(Kalbi) ölü iken dirilttiğimiz ve kendisine insanlara arasında peşinden yürüyeceği bir nur verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde kalıp hiç ondan çıkamayan kimse gibi olur mu?" (En'am, 122).
"O gün inanan erkekleri ve inanan kadınları nurları önlerinden ve sağlarından koşarken görürsün, (kendilerine), 'Bugün müjdeniz, altlarından ırmaklar akan, içlerinde ebedi kalacağınız cennetlerdir' denilir. İşte büyük kurtuluş budur." (Hadid, 12).
"Rablerinden korkan (muttakiler) bölük bölük cennete sevk edilirler. Oraya varıp kapılar açıldığında bekçiler onlara, 'Selam size! Tertemiz geldiniz (haliniz ne kadar hoş). Artık ebedi kalmak üzere girin buraya' derler." (Zümer, 73).
Onlar canlarını Allah-u Teâlâ'ya feda etmiş ve O'nun zikrinde fani olmuş kimselerdir.
Cenab-ı Hak buyurur ki: "İnsanlardan öyleleri vardır ki, Allah'ın rızası için nefsini (ve malını) feda eder." (Bakara, 20).
"Onlar, herhangi bir ticaret ve alışverişin kendilerini Allah'ı zikretmekten, namazı kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoyamadığı erlerdir. (Onlar) yüreklerin ve gözlerin (dehşetten) ters döneceği günden korkarlar." (Nur, 37).
"(O temiz akıl sahipleri) ayakta (yürürken) otururken ve yanları üzere yatarken (bütün hal ve zamanlarında) Allah'ı zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışını tefekkür ederler (ve şöyle dua ederler): Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru." (Âl-i İmran, 161).
Evet açık ve net bir şekilde görüyoruz ki; Cenab-ı Hak, her mü'mine bu sadık kullarıyla beraber olmayı ve onlardan muhabbet, ihlas, edep, zikir ve takva derslerini öğrenmeyi emretmekte ve şöyle ferman buyurmaktadır:
"Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve sadıklarla beraber olun." (Tevbe, 119).
Resûlullah (s.a.v), "Tahkik (muhakkak) Hak Teâlâ bu ümmete ba's eder, gönderir. Her yüz yılda (yüz senede) bir kimse din işlerini yeniler, tazeler, (ba's eder)" diye buyurmuştur.
Peygamberimizin (s.a.v.) bahsettiği gibi ba's eden, bu ümmette mevcuttur. Nitekim Kur'ân-ı Kerim'de, "İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa eren onlardır." (Âl-i İmran, 104) buyurulur. Bunlar ehl-i haktır. Bu kimseler din işlerini yeniler ve tazeler.
(devam edecek...)
Gülsüm Kavak / diğer yazıları
- 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun -2- / 29.08.2021
- 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun -1- / 28.08.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-IV / 23.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-III / 22.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-II / 19.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-I / 18.02.2021
- Sevgi ispat ister / 12.10.2020
- Muharrem ayı ve oruç / 23.08.2020
- Prof. Dr. Haydar Baş ve ulusal egemenlik / 25.04.2020
- O, herkesten farklıydı / 23.04.2020
- 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun -1- / 28.08.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-IV / 23.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-III / 22.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-II / 19.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-I / 18.02.2021
- Sevgi ispat ister / 12.10.2020
- Muharrem ayı ve oruç / 23.08.2020
- Prof. Dr. Haydar Baş ve ulusal egemenlik / 25.04.2020
- O, herkesten farklıydı / 23.04.2020