Hz. Muhammed (sav) Efendimiz buyurdular ki, "Allah bir kulunu sevdiği zaman, onu belaya müptela kılar; kıldığı zaman da ona sabretmesini öğretir"
Hakk'a kulluk yolundaki konaklardan biri de sabırdır. İmanın yarısı olarak kabul edilen sabır, sırat-ı müstakîm üzere istikrarla yürüyebilmek için zarurî olan dayanma gücüdür. Bu manada bütün ahlaki değerlere erişmede ve kötülüklerden arınmada sabır, temel taşı görevini icra eder. Kur'an-ı Kerim bu güzel ahlaka şöyle dikkat çeker:"Muhakkak biz, sabredenlerin mükafatını yapmakta oldukları şeylerin daha güzeliyle vereceğiz" (Nahl/96). Peygamberimiz de birçok defa sabırlı olmaya dikkat çekmişlerdir: "Sabır, imanın yarısıdır" (Tirmizi: Davat,86; İbn Mace: Sıyam, 44). "Sabır, cennet hazinelerinden bir hazinedir" (Taberani).Birgün Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), Ensar'ın bulunduğu bir meclise teşrif etti; "Siz mü'minler misiniz?" diye sordu. Bu sual karşısında herkes sustu; adeta dillerini yutmuşlardı. Hz. Ömer (ra), "Evet, mü'minleriz ey Allah'ın elçisi" dedi. Peygamberimiz, "O halde imanınızın belirtisi ve alameti nedir?" diye ikinci bir sual yönelttiler. Onlar hep beraber, "Genişlikte şükreder darlıkta sabreder ve de takdire rıza gösteririz" dediler. Bunun üzerine Resulullah (sav), "Kâbe'nin Rabb'ine yemin olsun ki, sizler mü'minsiniz" buyurdu.Diğer bir hadisi şerifte, "Çoğu zaman, hoşlanmadığınız şeye sabretmekte büyük hayırlar saklıdır" (Tirmizi) buyurulmuştur.Her nimet ve makam ancak sabırla elde edilir. Allah'a itaat ve kulluk ancak sabırla gerçekleşir. Günahlardan uzak kalmak için de sabır zaruret arzeder. Asr Suresi'nde sabrı ve Hakk'ı tavsiye etmek birbirlerine atfedilerek zikrolunmuş ve hüsrandan kurtulmanın reçetesi olarak takdim edilmiştir. Ayeti Kerimede şöyle buyrulur: "Ancak sabredenlere, ecirleri hesapsız ödenecektir" (Zümer/10).Nitekim, Kur'an-ı Kerim, Hz. Eyyüb'ü (as), sabrı, Hakk'a olan yakarışı ve yakınlığı sebebiyle övmektedir; "Biz onu hakikaten sabırlı bulduk. O ne güzel bir kuldur. Gerçekten o, daima Hakk'a dönen bir kul idi" (Sa'd/44).
Peygamberimiz (sav) buyurdular: "Serveti kaybolmayan, vücudu hastalanmayan kulda hayır yoktur. Allah Teala bir kulu sevdiği vakit, onu belaya müptela kılar; kıldığı zaman da ona sabretmesini öğretir" (İbn. Ebi'd-Dünya).
Hakk'a kulluk yolundaki konaklardan biri de sabırdır. İmanın yarısı olarak kabul edilen sabır, sırat-ı müstakîm üzere istikrarla yürüyebilmek için zarurî olan dayanma gücüdür. Bu manada bütün ahlaki değerlere erişmede ve kötülüklerden arınmada sabır, temel taşı görevini icra eder. Kur'an-ı Kerim bu güzel ahlaka şöyle dikkat çeker:"Muhakkak biz, sabredenlerin mükafatını yapmakta oldukları şeylerin daha güzeliyle vereceğiz" (Nahl/96). Peygamberimiz de birçok defa sabırlı olmaya dikkat çekmişlerdir: "Sabır, imanın yarısıdır" (Tirmizi: Davat,86; İbn Mace: Sıyam, 44). "Sabır, cennet hazinelerinden bir hazinedir" (Taberani).Birgün Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), Ensar'ın bulunduğu bir meclise teşrif etti; "Siz mü'minler misiniz?" diye sordu. Bu sual karşısında herkes sustu; adeta dillerini yutmuşlardı. Hz. Ömer (ra), "Evet, mü'minleriz ey Allah'ın elçisi" dedi. Peygamberimiz, "O halde imanınızın belirtisi ve alameti nedir?" diye ikinci bir sual yönelttiler. Onlar hep beraber, "Genişlikte şükreder darlıkta sabreder ve de takdire rıza gösteririz" dediler. Bunun üzerine Resulullah (sav), "Kâbe'nin Rabb'ine yemin olsun ki, sizler mü'minsiniz" buyurdu.Diğer bir hadisi şerifte, "Çoğu zaman, hoşlanmadığınız şeye sabretmekte büyük hayırlar saklıdır" (Tirmizi) buyurulmuştur.Her nimet ve makam ancak sabırla elde edilir. Allah'a itaat ve kulluk ancak sabırla gerçekleşir. Günahlardan uzak kalmak için de sabır zaruret arzeder. Asr Suresi'nde sabrı ve Hakk'ı tavsiye etmek birbirlerine atfedilerek zikrolunmuş ve hüsrandan kurtulmanın reçetesi olarak takdim edilmiştir. Ayeti Kerimede şöyle buyrulur: "Ancak sabredenlere, ecirleri hesapsız ödenecektir" (Zümer/10).Nitekim, Kur'an-ı Kerim, Hz. Eyyüb'ü (as), sabrı, Hakk'a olan yakarışı ve yakınlığı sebebiyle övmektedir; "Biz onu hakikaten sabırlı bulduk. O ne güzel bir kuldur. Gerçekten o, daima Hakk'a dönen bir kul idi" (Sa'd/44).
Peygamberimiz (sav) buyurdular: "Serveti kaybolmayan, vücudu hastalanmayan kulda hayır yoktur. Allah Teala bir kulu sevdiği vakit, onu belaya müptela kılar; kıldığı zaman da ona sabretmesini öğretir" (İbn. Ebi'd-Dünya).