İmam Ali’den sözler -8-
Allah'ın yarattıklarını gördüğü halde, O'nun hakkında şüpheye düşen kişiye şaşarım!
31.07.2025 00:32:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





"Kendisinden kaçtığı yoksulluğa doğru koşan cimriye şaşarım! Talep ettiği zenginlik elinden çıkıp gider; dünyada fakirler gibi yaşar; ahirette zenginler gibi hesaba çekilir. Dün bir meni parçasıyken yarın leş olacak kibirlenen kişiye şaşarım!
Allah'ın yarattıklarını gördüğü halde, O'nun hakkında şüpheye düşen kişiye şaşarım! Ölüleri gördüğü halde ölümü unutan kişiye şaşarım! İlk yaratılışı gördüğü halde, ikinci kez yaratılmayı inkâr edene şaşarım! Beka (ahiret) yurdunu terk edip fani dünyayı imar edene şaşarım!"
"Amelde kusur eden, üzüntüye duçar olur; malında ve canında Allah için bir pay ayırmayan kimseye, Allah'ın ihtiyacı yoktur."
"Soğukların evvelinde kendinizi ondan koruyun; sonunda ise onu karşılayın. Zira soğuklar insanın bedenine ağaçlara yaptığını yapar; evveli yakar (yaprakları döker), sonunda ise yeşertir."
"Yaratanın senin yanındaki büyüklüğü, yaratıkları gözünde küçültür."
Sıffin'den dönüşünde, Kufe dışındaki mezarlığı gördüğünde şöyle buyurdu: "Ey, korkunç diyarının, ıssız yerlerin, karanlık kabirlerin halkı!
Ey toprakta yatanlar, ey garipler, ey yalnızlar, ey korkuya uğrayanlar! Siz, bizden önce giden, biz ise sizi izleyen ve size kavuşacak olanlarız. Bıraktığınız evlere gelince; başkaları o evlerde oturdular.
Eşlerinize gelince; başkalarıyla evlendiler. Mallarınıza gelince; başkaları arasında taksim edildi. Bizde olan haber bu; Sizden ne haber!" Sonra ashabına dönerek şöyle buyurdu: "Bilin ki, eğer konuşmalarına izin verilseydi, size; "En hayırlı azık takvadır."(Bakara: 197) diye haber verirlerdi."
Bir adamın dünyayı yerdiğini duyunca şöyle buyurdu: "Ey dünyayı kötüleyen, aldatıcılığına kanan, boş şeylerine kapılan kişi! Dünyaya aldandıktan sonra mı onu kötülüyorsun?! Sen mi dünyayı suçluyorsun, yoksa o mu seni suçluyor?! O seni ne zaman azıttı, aldattı!
Toprakta çürüyen atalarının helak olduğu yerle mi, yoksa toprak altındaki analarının içinde yattığı yerlerle mi aldattı seni?! Kaç kez iki elinle onların tedavisi için uğraştın, onların bakımını yaptın ve onların şifa bulmasını diledin?
Tabiplerden onların ilaçlarının faydasını sordun, ama sabahleyin ilaçların onları iyileştirmedi. Ağlamaların, onların derdine derman olmadı. Korkun, onların hiçbirine fayda sağlamadı.
Onun hakkında isteğine ulaşmadın (devasını aradın, çare olmadı). Gücünle ölümü ondan uzaklaştıramadın. Dünya, onunla sana örnek verdi. Onun helakiyle senin helakini gösterdi.
Dünya, ona doğru davranana doğruluk yurdu, ondan bir şey anlayana afiyet yurdu, ondan azık toplayana zenginlik yurdu ve onunla öğüt alana öğüt yurdudur.
Dünya, Allah dostlarının secde yeri (mescidi), meleklerinin namazgâhı, vahyinin iniş yeri ve dostlarının ticaret yurdudur. Onlar, orda çalışmalarıyla rahmeti elde ettiler, cenneti kazandılar. Dünya, ayrılacağını bildirdiği, uzaklaşacağını ilan ettiği, kendisinin ve ehlinin faniliğini anlattığı halde onu kınayan kimdir?
Oysa dünya belasıyla belayı onlar için örnek vermiştir; neşesiyle onları neşeye teşvik etmiştir. Meyillendirmek, korkutmak, sakındırmak ve uyarmak için geceyi afiyetle sabahlar, gündüzü ise felaket ve faciayla akşamlar.
Bu yüzden bazıları pişmanlık sabahı dünyayı kınar, bazısı ise kıyamet günü onu över. (Zira) dünya, (ahireti) onlara hatırlatmış, onlar da onu hatırlamışlardır (düşünüp öğüt almışlardır); dünya onlara haber vermiş, onlar da tasdik etmişlerdir; dünya onlara öğüt vermiş, onlar da öğüt almışlardır."
"Allah'ın her gün şöyle diyen bir meleği vardır; "Ölmek için doğun, yok olmak için toplayın, harap olması için yapın."
"Dünya kalmak yurdu değil, geçiş yurdudur. Orada iki tip insan vardır: Biri özünü (nefsi isteklere) satarak kendisini helak eder; diğeri de özünü (Allah'a) satarak kendini (azaptan) kurtarmış olur."
"Dost, kardeşini üç halde korumadıkça sadık dost olamaz: Sıkıntıda, gıyabında ve ölümünde."
"Kendisine dört şey verilen kimse, dört şeyden mahrum kalmaz: Dua verilen kimse icabetten; tövbe ihsan edilen kimse kabulden; istiğfar verilen kimse mağfiretten; şükür verilen kimse nimetin artmasından."
"Namaz, takvalı kimsenin Allah'a yaklaşmak vesilesidir. Hac, her güçsüzün cihadıdır. Her şeyin bir zekâtı vardır; bedenin zekâtı da oruçtur. Kadının cihadı kocasına güzel itaat etmesi (veya kendisini onun için süslemesidir)."
"Rızkı sadaka vermekle inmesini dileyin."
"İlahi mükâfata yakin eden, bağışta cömert davranır."
"Yardım (rızık) ihtiyaç miktarınca iner."
"İktisatlı davranan, muhtaç olmaz."
"Dostluk, aklın yarısıdır."
"Üzüntü ve kader, ihtiyarlığın yarısıdır." (Neh'cul Belağa'dan)
Allah'ın yarattıklarını gördüğü halde, O'nun hakkında şüpheye düşen kişiye şaşarım! Ölüleri gördüğü halde ölümü unutan kişiye şaşarım! İlk yaratılışı gördüğü halde, ikinci kez yaratılmayı inkâr edene şaşarım! Beka (ahiret) yurdunu terk edip fani dünyayı imar edene şaşarım!"
"Amelde kusur eden, üzüntüye duçar olur; malında ve canında Allah için bir pay ayırmayan kimseye, Allah'ın ihtiyacı yoktur."
"Soğukların evvelinde kendinizi ondan koruyun; sonunda ise onu karşılayın. Zira soğuklar insanın bedenine ağaçlara yaptığını yapar; evveli yakar (yaprakları döker), sonunda ise yeşertir."
"Yaratanın senin yanındaki büyüklüğü, yaratıkları gözünde küçültür."
Sıffin'den dönüşünde, Kufe dışındaki mezarlığı gördüğünde şöyle buyurdu: "Ey, korkunç diyarının, ıssız yerlerin, karanlık kabirlerin halkı!
Ey toprakta yatanlar, ey garipler, ey yalnızlar, ey korkuya uğrayanlar! Siz, bizden önce giden, biz ise sizi izleyen ve size kavuşacak olanlarız. Bıraktığınız evlere gelince; başkaları o evlerde oturdular.
Eşlerinize gelince; başkalarıyla evlendiler. Mallarınıza gelince; başkaları arasında taksim edildi. Bizde olan haber bu; Sizden ne haber!" Sonra ashabına dönerek şöyle buyurdu: "Bilin ki, eğer konuşmalarına izin verilseydi, size; "En hayırlı azık takvadır."(Bakara: 197) diye haber verirlerdi."
Bir adamın dünyayı yerdiğini duyunca şöyle buyurdu: "Ey dünyayı kötüleyen, aldatıcılığına kanan, boş şeylerine kapılan kişi! Dünyaya aldandıktan sonra mı onu kötülüyorsun?! Sen mi dünyayı suçluyorsun, yoksa o mu seni suçluyor?! O seni ne zaman azıttı, aldattı!
Toprakta çürüyen atalarının helak olduğu yerle mi, yoksa toprak altındaki analarının içinde yattığı yerlerle mi aldattı seni?! Kaç kez iki elinle onların tedavisi için uğraştın, onların bakımını yaptın ve onların şifa bulmasını diledin?
Tabiplerden onların ilaçlarının faydasını sordun, ama sabahleyin ilaçların onları iyileştirmedi. Ağlamaların, onların derdine derman olmadı. Korkun, onların hiçbirine fayda sağlamadı.
Onun hakkında isteğine ulaşmadın (devasını aradın, çare olmadı). Gücünle ölümü ondan uzaklaştıramadın. Dünya, onunla sana örnek verdi. Onun helakiyle senin helakini gösterdi.
Dünya, ona doğru davranana doğruluk yurdu, ondan bir şey anlayana afiyet yurdu, ondan azık toplayana zenginlik yurdu ve onunla öğüt alana öğüt yurdudur.
Dünya, Allah dostlarının secde yeri (mescidi), meleklerinin namazgâhı, vahyinin iniş yeri ve dostlarının ticaret yurdudur. Onlar, orda çalışmalarıyla rahmeti elde ettiler, cenneti kazandılar. Dünya, ayrılacağını bildirdiği, uzaklaşacağını ilan ettiği, kendisinin ve ehlinin faniliğini anlattığı halde onu kınayan kimdir?
Oysa dünya belasıyla belayı onlar için örnek vermiştir; neşesiyle onları neşeye teşvik etmiştir. Meyillendirmek, korkutmak, sakındırmak ve uyarmak için geceyi afiyetle sabahlar, gündüzü ise felaket ve faciayla akşamlar.
Bu yüzden bazıları pişmanlık sabahı dünyayı kınar, bazısı ise kıyamet günü onu över. (Zira) dünya, (ahireti) onlara hatırlatmış, onlar da onu hatırlamışlardır (düşünüp öğüt almışlardır); dünya onlara haber vermiş, onlar da tasdik etmişlerdir; dünya onlara öğüt vermiş, onlar da öğüt almışlardır."
"Allah'ın her gün şöyle diyen bir meleği vardır; "Ölmek için doğun, yok olmak için toplayın, harap olması için yapın."
"Dünya kalmak yurdu değil, geçiş yurdudur. Orada iki tip insan vardır: Biri özünü (nefsi isteklere) satarak kendisini helak eder; diğeri de özünü (Allah'a) satarak kendini (azaptan) kurtarmış olur."
"Dost, kardeşini üç halde korumadıkça sadık dost olamaz: Sıkıntıda, gıyabında ve ölümünde."
"Kendisine dört şey verilen kimse, dört şeyden mahrum kalmaz: Dua verilen kimse icabetten; tövbe ihsan edilen kimse kabulden; istiğfar verilen kimse mağfiretten; şükür verilen kimse nimetin artmasından."
"Namaz, takvalı kimsenin Allah'a yaklaşmak vesilesidir. Hac, her güçsüzün cihadıdır. Her şeyin bir zekâtı vardır; bedenin zekâtı da oruçtur. Kadının cihadı kocasına güzel itaat etmesi (veya kendisini onun için süslemesidir)."
"Rızkı sadaka vermekle inmesini dileyin."
"İlahi mükâfata yakin eden, bağışta cömert davranır."
"Yardım (rızık) ihtiyaç miktarınca iner."
"İktisatlı davranan, muhtaç olmaz."
"Dostluk, aklın yarısıdır."
"Üzüntü ve kader, ihtiyarlığın yarısıdır." (Neh'cul Belağa'dan)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.



















































































