"Geliri sizden yüksek olanlara değil aşağı olanlara bakınız. Allah'ın üzerinizdeki nimetini hor görmemeniz için yapacağınız en uygun şey budur" Peygamberimiz (s.a.s.), hırs ve ihtirasa kapılmanın tehlikesine şöyle işaret eder: "Allah'a yemin ederim ki, benden sonra şirke döneceğinizden endişe etmem. Ancak ihtirasa kapılıp menfaat yüzünden birbirinizle didişmenizden korkarım." (Tecrid, c. IV, s. 513, H. No: 661)İnsana düşen, kazanmak için çalışıp tembellik yapmamaktır. Çünkü insanın kendi alınteriyle kazandığından daha değerli başka bir geliri yoktur. Peygamberimiz çalışmanın önemini şöyle dile getirir:"Hiçbir kimse kendi elinin emeği ile kazandığından daha hayırlı bir lokma asa yiyemez." (Tecrid, c. VI, s. 369, H. No: 967).Kanaat ile tevekkül, birbirleriyle yakından ilgili olan iki ahlâkî fazilettir. Tevekkül de; insanın gerçekleştirmek istediği bir iş için gereken her şeyi yapıp, sonucu Allah'tan beklemesi halidir.Yüce Allah şöyle buyurur: "...Allah'a tevekkül edene Allah kafidir. Allah emrini yerine getirendir. Allah, her şey için bir ölçü tayin etmiştir." (Talak, 3).Tevekkül İslâmî bir zihniyetin ifadesi durumundadır. İslâm'da herşeyi bilen, herşeye güç yetiren ancak Allahtır. Dolayısıyla insan; yakın vadede kendi kendisi için faydalı gördüğü bir işin uzak vadedeki sonucunu tam olarak hesaplayamaz. Bu sebepten tevekkül eden insan, faydalı gördüğü bir işi gerçekleştirmek için gereken her şeyi yapmak zorundadır.Hz. Peygamber kanaat ve tevekkül sahibi olabilmenin pratik yollarını şöyle göstermiştir: "Geliri sizden yüksek olanlara değil aşağı olanlara bakınız. Allah'ın üzerinizdeki nimetini hor görmemeniz için yapacağınız en uygun şey budur." (Tirmizi, 38. Kitabu Sıfati'l-Kıyame, Bab: 58, H.No: 2513)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.