‘Allah, zatını çok zikredeni sever’
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bir kimse, Allah için tevazu sahibi olursa, yükseltir. Kibirli kişiyi de düşürür. Allah, zatını çok zikredeni sever. Sevince de, işiten kulağı, gören gözü, tutan eli olur”
19.11.2023 10:01:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş





İmam Gazali Hazretleri şöyle anlatıyor:
Peygamber Efendimiz, bir hadis-i şerifinde şöyle buyurur: "Allah Teâlâ dünyayı, hem sevdiğine, hem de sevmediğine verir. Ama imanı yalnız sevdiğine nasip eder."
Yine buyurur: "Bir kimse, Allah için tevazu sahibi olursa, yükseltir. Kibirli kişiyi de düşürür. Allah zatını çok zikredeni sever. Sevince de, işiten kulağı, gören gözü, tutan eli olur."
Zeyd b. Eşlem Hz. şöyle diyor: "Allah Teâlâ, kulunu çok sever. Bu sevgi, öyle bir hale gelir ki, şu İlâhî hitabı almasına vesile olur: Ne dilersen yap, seni bağışladım."
Çok dinlediğimiz bir kudsî hadisi tekrar etmeden geçemeyeceğiz: "Kul, devamlı nafile ibadetlerle Bana yaklaşır. Öyle ki onu severim.
Sevince de, eli olurum Benimle tutar, kulağı olurum Benimle işitir."
Allah Teâlâ'nın sevgi alâmeti çoktur. O bir kimseyi severse, onu zatından gayrına yabancı kılar. Sevdiği kul ve sebepler arasında varlığını tecelli ettirir.
Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulur: "Allah bir kulunu severse tecrübe eder. Sonunda fazla severse, zatına has kılar."
Zatına has kılmanın manası sorulunca da şöyle buyruldu: "Bağlanabileceği ehlini, malını elinde bırakmaz."
Hz. İsa'ya (a.s.) neden seyahat için bir merkep tedarik etmediği sorulduğunda şöyle demiş: "Ben, Allah Teâlâ'nın bana zatını unutturup, merkeple meşgul etmesini istemem."
Bir haberde şöyle buyrulur:
"Allah bir kulunu severse tecrübe eder. Sabırlı bulursa, halktan ayırır. Razı olursa, zatı için seçer."
Diyorlar ki, kulda Allah sevgisi şöyle tezahür eder: Allah'ın sevdiğini, nefsanî isteklerine tercih etmek... Daima Hakkı anmak ve hiç gafil olmamak... Ona münacat etmeyi daha fazla sevip, gayrı ile uğraşmayı bırakmak...
Rıza halinin faziletine gelince...
Rıza makamının yüceliğini şu ayet-i kerime çok güzel anlatır: "Allah onlardan, onlar da Allah'tan razı." (Maide, 119).
Bir hadis-i şerifte ise, rıza halinin yüceliği başka yönden açıklanır: "Allah müminlere tecelli eder ve şöyle buyurur: Arzunuzu Bana bildiriniz." Müminler şu talepte bulunur: "Rızanı."
Onların rıza halini istemelerinin sebebi vardır. İşin neticesini görmüş ve fazilet bakımından üstünlüğünü anlamışlardır.
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den…)
Peygamber Efendimiz, bir hadis-i şerifinde şöyle buyurur: "Allah Teâlâ dünyayı, hem sevdiğine, hem de sevmediğine verir. Ama imanı yalnız sevdiğine nasip eder."
Yine buyurur: "Bir kimse, Allah için tevazu sahibi olursa, yükseltir. Kibirli kişiyi de düşürür. Allah zatını çok zikredeni sever. Sevince de, işiten kulağı, gören gözü, tutan eli olur."
Zeyd b. Eşlem Hz. şöyle diyor: "Allah Teâlâ, kulunu çok sever. Bu sevgi, öyle bir hale gelir ki, şu İlâhî hitabı almasına vesile olur: Ne dilersen yap, seni bağışladım."
Çok dinlediğimiz bir kudsî hadisi tekrar etmeden geçemeyeceğiz: "Kul, devamlı nafile ibadetlerle Bana yaklaşır. Öyle ki onu severim.
Sevince de, eli olurum Benimle tutar, kulağı olurum Benimle işitir."
Allah Teâlâ'nın sevgi alâmeti çoktur. O bir kimseyi severse, onu zatından gayrına yabancı kılar. Sevdiği kul ve sebepler arasında varlığını tecelli ettirir.
Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulur: "Allah bir kulunu severse tecrübe eder. Sonunda fazla severse, zatına has kılar."
Zatına has kılmanın manası sorulunca da şöyle buyruldu: "Bağlanabileceği ehlini, malını elinde bırakmaz."
Hz. İsa'ya (a.s.) neden seyahat için bir merkep tedarik etmediği sorulduğunda şöyle demiş: "Ben, Allah Teâlâ'nın bana zatını unutturup, merkeple meşgul etmesini istemem."
Bir haberde şöyle buyrulur:
"Allah bir kulunu severse tecrübe eder. Sabırlı bulursa, halktan ayırır. Razı olursa, zatı için seçer."
Diyorlar ki, kulda Allah sevgisi şöyle tezahür eder: Allah'ın sevdiğini, nefsanî isteklerine tercih etmek... Daima Hakkı anmak ve hiç gafil olmamak... Ona münacat etmeyi daha fazla sevip, gayrı ile uğraşmayı bırakmak...
Rıza halinin faziletine gelince...
Rıza makamının yüceliğini şu ayet-i kerime çok güzel anlatır: "Allah onlardan, onlar da Allah'tan razı." (Maide, 119).
Bir hadis-i şerifte ise, rıza halinin yüceliği başka yönden açıklanır: "Allah müminlere tecelli eder ve şöyle buyurur: Arzunuzu Bana bildiriniz." Müminler şu talepte bulunur: "Rızanı."
Onların rıza halini istemelerinin sebebi vardır. İşin neticesini görmüş ve fazilet bakımından üstünlüğünü anlamışlardır.
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den…)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.