logo
23 NİSAN 2024

Anadolu'nun manevi mimarı

07.06.2014 00:00:00
Allah-u Teala'nın muradını kavramak ve Kur'ani hayatı yaşamak üzere Efendimizin (s.a.a.) nuruna, Efendimizin nurundan o sonsuz umman ülkesinden nasiplenmek için de Ehl-i Beyt kapısından -velayetin şahı İmamı Ali'den- istifadeden geçer. "Ben ilmin şehriyim Ali ise onun kapısıdır." (Tirmizi, el-Cami'us-Sağir 1/415, Sevaiku'l-Muhrik 73; Tehzibu't-Tehzib 6/320; Müstedrek-i Hâkim 3/126)). Bu kapıyı açmak için de yine onların evlatları olan İmamlar da bu kapıya adeta anahtar olmuşlardır. Onlara varan dostları, yarenleri, müntesipleri, talebeleri, halifeleri de bu yolun tariklerini oluşturur.Hacı Ömer Hüdai Baba'da hem yol olarak, hem soy olarak Ehl-i Beyt nurundan ziyadesiyle beslenmiş, onlarca kamil mürşid yetiştirmiş, sayısız talebeleriyle bir gönül üstadı ve eğitmenidir. Sosyolojik açıdan ele aldığımızda ise yaşadığı yıllar Harput'tan halkın ovaya yerleştiği Elazığ'ın o zamanki adıyla Mamüratül Aziz olan beldenin kurulma yıllarına rastlar. Halk fakr ü sefalet içerisine ovaya yani Mamüratül Aziz'e (Elaziz'e) yerleşirken onları terbiye ve irşad vazifesini üstlenmiş adeta yeni imar olunan bu şehrin manevi mimarı olmuştur.Eğitim açısından büyük bir mürebbi ve irşad sahibidir. Hırsızların, şakilerin, ayyaşların, eşkıyaların evliya olduğu destansı hayat gerçekliklerini yansıtır. Divanıyla, Risalesi'yle, Vasiyyetname'siyle, tasavvufi anlayışıyla, usul, zikir ve devranıyla, Kadirilik yolu esaslarıyla taliplerini irşad eden Hacı Ömer Hüdai, Anadolu'nun Hoca Ahmet Yesevi'den kalan mimarlarının 19.yy üstadıdır. İslami ilimlerdeki büyük derinliği, takvası, zühd hayatı, teslimiyeti ve Allah aşkı ile büyük bir mahviyet içindedir. Onun hayatında Rabbine kul olma, Rasulüne itaat ve insanları kurtarma gayretinden başka amaç görülmez. Bu yüzden Hacı Ömer Hüdai'yi gönül mimarı, insan mimarı, büyük bir coğrafyanın mimarı yönleriyle tanırken, Erzurum'dan Arapkir'e, Harput'tan Medine'ye Erzincan'dan Merv'e yetiştirdiği talebe ve halifeleri vardır.Hacı Ömer Hüdai Baba, 1821 (1237) yılında Harput'un Mürü köyünde doğdu. Babası Kaymazzade İbrahim Efendi'dir. Nesilleri Hz. Hüseyin vasıtasıyla Peygamber Efendimiz'e (s.a.a.) ulaşmaktadır. Lakapları, "Kaymakamzade" diye söylenir. İlk gençlik çağlarında Kuran-ı Kerim'i hatmetmiş ve Peygamberimizden ve salihlerden etkili dualar ve Delail-i Şerif okumaya devam ederek, maneviyat önderlerinin sohbetlerinden feyz ve ilham almıştır. Genç yaşta gönüllü olarak Erzurum askerlik ocağına kaydoldu. Kısa zaman sonra kırk serdarlığa kadar yükseldi. Askerlerine iyi davranır, rahat yerlerde yatırırdı. Kendisi de düşman bildiği nefsiyle mücadeleye giriştiği için çakıl taşlarının üzerinde yatardı. Kaputunu başına çeker, sabaha kadar Cenab-ı Hakka'a taat ve ibadette bulunur, durmadan ağlayıp, zikrullah ile meşgul olurdu. Allah'a (c.c.) sık sık şöyle dua ederdi:"Ey ulu Rabbim! Senin merhametin sonsuz deryadır. Şu yatan kullarının hüzün ve kederlerini bertaraf eyle. Onları hüzün ve kederlerini ben mücrim kulunu kerem kıl. Ey Alemlerin Rabbi olan Allah'ım! Onları ve cümle kullarını cevr ü cefadan uzak eyle. Kulların her iki dünyanın iyiliklerini ve güzelliklerini lütuf ve ihsan eyle. İki cihanda zevk ü sefalar içinde yaşamalarını nasib eyle." Hacı Ömer Hüdai Hazretleri, askeri vazifesi icabı Erzincan'a gider. Terzi Baba'nın sohbet ve vaazlarında bulunurdu. Bir gece rüya aleminde kendisine, "Bu kadar zaman paşalık yaptın. Bundan sonrada manevi paşalık yapsan olmaz mı?" diye hitap edilir. Bunun üzerine derhal Muhammed Vehbi Hayyat'ın (Terzi Baba) dergahına gider. Terzi Babada onu irşad ve sülukunu tamamlamak için halifesi Arapgirli Ömer Nurani (Ruhani) Hazretlerine gönderir. Askerlik görevinden ayrılarak Arapgir'in yollarına düşen Hacı Ömer Hüdai Baba Hazretleri, yıllarca Ömer Nurani Hazretlerine hizmette bulunur. Yolda giderken kaynayan aşk ve sevginin yüksek etkisiyle güçsüz kalmış ve içtenlikle yardım istemek için "İmdat ya Gavs-ı Azam" demiş ansızın görünen iki korkunç kurt kendisine doğru gelerek ayakların yüzlerini sürerek hal diliyle birtakım işaretlerde bulunarak saygılarını sunmuşlar ve devletlinin yüce bir makama ulaşacağını hal diliyle anlatarak gitmişlerdir. Arapgirli Ömer Nurani Baba Halifesi Ömer Hüdayi'ye icazetnamesi olmasına, bekabillah makamına ermesine ve irşad vazifesinde olmasında rağmen "hamdım, piştim, yandım" makamlarının üst basamaklarına ulaşması için aynen devrin Mevlana'sı gibi Şems'ini bulmak üzere onu tam yakacak büyük ve kamil mürşid meşayıh-ı Kadriyye'den Dede Osman Avni Baba Urfevi'ye gitmesi gerektiğini manevi tahsilinin geri kalan kısmını onun tarafından ikmal edileceğini işaret ve tavsiyede bulundu. Ömer Hüdai Baba bu emre istinaden Dede Osman Avni Baba'yı bulmak için derhal Urfa'ya gitti. Sokağın birinden geçerken bir evden zikir sesi duyar, bir süre sesi dinler ve içeri girer. Gözleri âma bir bir veli zat zikir yönetmektedir. Zikir bittikten sonra "Misafirimiz şöyle gelsin" der. Ömer Hüdai Baba'ya bir takım sualler sorar. Kendisinin imtihanda olduğunu hisseder ama sesini çıkarmaz. Bu yaşlı Veli, "Senin her şeyin tamam ama bir şeyin eksik" der. Hacı Ömer Hüdai Baba "nedir o eksik olan" diye sorar. "Senin feyzin eksik" der. Hacı Ömer Hüdai Baba, "Onu da sen ver" diyerek hiddetlenir. "Niye kızıyorsun Hacı Ömer, senin nasibin Urfa'da feyzini de Dede Osman'dan alacaksın demediler mi" deyince, Dede Osman Avni Baba'nın hemen eline sarılarak af diler. Dede Osman, "Merak etme Hacı Ömer feyzini tez alıp gideceksin" diyerek müjdeler. Bir müddet sonra Dede Osman Avni Baba, Ömer Hüdai Baba'yı hacca gönderir. Borlu Kuddusi Baba ile Halep, Şam ve hicaz yollarında şeyhinin teveccühüyle çok defalar manevi fütuhatlara nail olur.Hac farizası için Arafat'ta bulunduğu sırada bir gece rüyasında Hz. Fatıma anamızı gördü. "Ya Ömer, git de baban Resûlullah'ın kabristanından akan rahmet suyundan iç, ellerini yüzünü yıka" dedi. O da, "Ey Nebiy-yi Zişan'ın kızı, Resûlullah'ın kabristanında rahmet suyu yoktur ki içeyim" cevabını verir. Hacı Ömer Hüdai Baba'nın ellerinden tutan Hz. Fatıma (r.anha) Validemiz, onu doğruca babası Fahri-i Kainat Efendimiz'in Kabr-i Saadetlerine götürdü. Hüdai Baba, türbeye girince hayretler içinde kaldı. Çünkü Resûlullah'ın (s.a.a.) kabrinin ayak dibinde nurani bir su akıyor, bakanların gözlerini kamaştırıyordu. Fatıma Validemiz, eğilip avuçladığı suyu Hacı Ömer Hüdai Baba'ya içirdi. Onun ellerini ve yüzünü yıkadı. Sonra, "Yavrum Ömer, nasibini aldın" der ve ortadan kaybolur, aynı anda uyanan Şeyh, vücudunun titrediğini, içinin ferahlamış olduğunu, dilinin "Allah" esmasını zikrettiğini görür.
 
Arda Karani / diğer yazıları
Erbil ziyareti Metiner'i heyecanlandırdı
'Erdoğan’ı Kürtsüz bırakma operasyonu'
Havaların ısınmasıyla yine ortaya çıktı
Yılın ilk kene vakası görüldü
Arapça soru sorulunca Türkçesini istedi
Erbaş, Arapça bilmiyor mu?
Barzani'den Erdoğan'a teşekkür
'Zor zamanlarımızda yardım etti'
Milli irade 104 yıl önce hakim oldu
23 Nisan kutlu olsun
8 gün önce intihar etmişti
Mezarını açıp cesedi ateşe verdi!
Yatırım değil dizi tavsiyesi verdi
'İzlemeyen kalmasın'
Yükselirse, işi zor
Biden'ın geleceği petrol fiyatlarına bağlı
Vergileri indirin
Çin'in Ankara Büyükelçisi'nden tuhaf istek
Şampiyonluk yarışında önemli kayıp
Fenerbahçe son dakika penaltısı ile yıkıldı
Bahçeli’nin Mehmet Şimşek çıkışının şifreleri
Mesaj Erdoğan'a mı verildi?
Irak'la yeni dönem başladı
24 anlaşma imzalandı
Şimşek'e 'yerel halk' tepkisi
'Müfsit zihniyet'
AKP'nin IMF'siz IMF programına tepki gösterdi
'Anlamadıkları şey şu...'
Görüşmede İlber Ortaylı da hazır bulundu
İmamoğlu, Steinmeier'i ağırladı
Erbil ziyareti Metiner'i heyecanlandırdı
'Erdoğan’ı Kürtsüz bırakma operasyonu'
Havaların ısınmasıyla yine ortaya çıktı
Yılın ilk kene vakası görüldü
Arapça soru sorulunca Türkçesini istedi
Erbaş, Arapça bilmiyor mu?
Barzani'den Erdoğan'a teşekkür
'Zor zamanlarımızda yardım etti'
Milli irade 104 yıl önce hakim oldu
23 Nisan kutlu olsun
8 gün önce intihar etmişti
Mezarını açıp cesedi ateşe verdi!
Yatırım değil dizi tavsiyesi verdi
'İzlemeyen kalmasın'
Yükselirse, işi zor
Biden'ın geleceği petrol fiyatlarına bağlı
Vergileri indirin
Çin'in Ankara Büyükelçisi'nden tuhaf istek
Şampiyonluk yarışında önemli kayıp
Fenerbahçe son dakika penaltısı ile yıkıldı
Bahçeli’nin Mehmet Şimşek çıkışının şifreleri
Mesaj Erdoğan'a mı verildi?
Irak'la yeni dönem başladı
24 anlaşma imzalandı
Şimşek'e 'yerel halk' tepkisi
'Müfsit zihniyet'
AKP'nin IMF'siz IMF programına tepki gösterdi
'Anlamadıkları şey şu...'
Görüşmede İlber Ortaylı da hazır bulundu
İmamoğlu, Steinmeier'i ağırladı
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.