ANALİZ: Karadeniz'de selden kurtuluş yok mu?
Geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da aşırı yağışların oluşturduğu seller ve heyelanlar Artvin'den Bartın'a Karadeniz Bölgesi'ni vurdu. Bu yılki bilanço ağır oldu zira sadece Batı Karadeniz'de 59 vatandaşımızı kaybettik. Bunların 49'u Kastamonu'da, 9'u Sinop'ta, 1'i Bartın'da. Kastamonu'da 61, Sinop'ta 15, toplam 76 kayıp ihbarı var. Peki, seller ve heyelanlar Karadeniz Bölgesi'nin değişmez talihi mi?
15.08.2021 12:33:00
RECEP BAHAR / ANALİZ
Son 20 yılda belirginleştiği üzere insanlığın tabiata yönelik yıkım ve tahribatının karşılığı olarak sıklaşan ve gittikçe şiddetlenen doğa olaylarına ve afetlere tanıklık ediyoruz. Ancak Karadeniz Bölgesi söz konusu olduğunda 100 yıl önceki tablodan farklı bir durum yaşanmıyor. Geçen ay önce Rize'de, ardından Artvin'de ölümlü sel hadiseleri yaşandı. İki ilimizde 8 vatandaşımızı kaybettik. Rize'de Güneysu, Artvin'de ise Arhavi ilçeleri sellerden en çok etkilenen yerleşim birimleriydi.
Bu kez Kastamonu ve Sinop etkilendi
Bu hafta ise aşırı yağışlar Kastamonu, Bartın ve Sinop'u vurdu. Sel felaketinden en fazla etkilenen yer, en çok can kaybının görüldüğü ve kayıp başvurusunun yapıldığı Kastamonu'nun Bozkurt ilçesi oldu. Öyle büyük bir felaket ki, Bozkurt ilçesindeki sel suları deniz kenarındaki Abana sahilini kahverengiye boyadı! İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Bozkurt'taki sel felaketi için, "Benim gördüğüm en ağır sel felaketi burası... Giresun Dereli'de karşı karşıya kaldığımız felaketin 5 misli diyebiliriz. 850 kişiyi kurtardık. Arama, kurtarma çalışmalarında sona geldik diyebilmem mümkün" ifadelerini kullandı. İlçenin neden bu kadar büyük bir yıkımla karşılaştığı konusunda çeşitli iddialar var. HES kapaklarının patladığı, tomrukların köprüleri tıkadığı ve felaketten kısa süre önce yapılan anonslarla halkın yanlış yönlendirildiği öne sürülüyor. Ancak Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürü Kaya Yıldız, Cumartesi günü helikopterle gazeticilere bölgedeki HES'i gösterdi ve "Taşkın ve sel afetleri meydana geldiği zaman, yukarı havzada bir HES var ve 'HES patladı' şeklinde asılsız haberler veya asılsız yorumlar yapılıyor. Böyle bir şey kesinlikle söz konusu değil. Barajı olmayan, sadece nehirden suyu ufak bir kabartma yapısıyla alıp santrale taşıyan yapılar. Zaten bu nedenden dolayı depolaması olmadığı için havuzları da çok küçük. Herhangi bir risk teşkil etmiyor" diye konuştu. Kardeniz'de dereler üzerine kurulu HES'lerin tamamına yakını böyle. Havuzdan su alınıyor, yamaçtan yukarı pompalanıyor, aşağıya inen su türbine çarptırılıp elektrik üretiliyor.
Ana sorun, dere yatakları
Selin büyük yıkıma yol açtığı Bozkurt, Kastamonu'na bağlı, 5400 nüfuslu bir ilçe. Yağış nedeniyle ilçe merkezinden geçen Ezine Çayı taştı. Çayın taşmasıyla birlikte meydana gelen selde, su seviyesi bazı bölgelerde 4 metreye kadar yükseldi. Araçlar sel sularında sürüklendi. Maalesef Karadeniz'de sel felaketinden etkilenen yerleşim birimlerinin tamamının ortasından ya çay, ya da dere geçiyor. Bölgede ortasından akarsu geçip de bugüne kadar sel ile karşılaşmayan ilçe ya da belde yok gibi! Bölgedeki ilçelerin önemli bir bölümü 'düz alan'a sahip olduğu için dere yatağına kurulmuş. Ne de olsa yamaca inşaat yapmak maliyetli! Karadeniz'in bu sorununu bugünden yarına çözmek de mümkün değil zira dere yataklarına yapılmış on binlerce bina var. Üstelik bir bölümü de yeni proje. Ne yapılabilir? Bundan böyle dere yataklarına yeni bina yapılmasına geçit verilmemeli, dereler daha güçlü bir şekilde ıslah edilmeli, binaların bodrum hatta zemin katları iskana kapatılmalı. Örneğin geçen ay Kapisre Deresi'nin taşması sonucu Arhavi felaketi yaşadı. Giresun'da 22 Ağustos 2020'de 11 vatandaşımızı kaybettiğimiz Dereli ilçesindeki felaketin nedeni de kentin ortasından geçen derenin etrafına binalar dikilmesiydi! Güneysu'da ise vefatlar çay bahçelerinin suya doyması sonucu oluşan heyelan sonucu yaşandı. Rize'deki çaylıklar maalesef heyelana dayanıklı değil. Oysa Trabzon'da çaylıklarda ağaçlar yer alıyor, Rize'de ise yer almıyor! Şimdi buna çare aranıyor.
Felaketin sebebi tomruklar
Sel sularının Bozkurt ilçesini ilk olarak vurduğu anda çekilen görüntüler bir başka iddiayı daha gündeme getirdi. Çünkü selin ilk anlarında bir köprünün altında tıkanan ağaç ve tomruk parçalarının barajlanma etkisi ile köprüyü tıkadığı ve sel sularının burada iyice kuvvetlenerek ilçeye yöneldiği görülüyordu. İçişleri Bakanı Soylu da bu duruma dikkat çekti. Soylu, "Burada bir köprü var. Yukardan aşağı gelen tomruklar köprü önünde barajlama yapıyor. Ondan sonra hem sağa hem sola ciddi bir şekilde şehrin içerisine akım oluyor. O rüsubat ve tomruk böyle bir sürecin oluşmasına sebebiyet veriyor" ifadelerini kullandı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç da tomrukların köprüleri tıkamasına dikkat çekti. Ali Öztunç "Yukarıda vadinin başına bir tomruk deposu kurmuşlar. O gelen tomruklar aşağı inmiş ve köprüleri tıkamış. Köprüler doğal baraj görevi görmüş, bir anda patlamış ve şehir bu hale gelmiş" dedi. Sel felaketi sırasında, birçok kişi binalarda mahsur kaldı. Ezine Çayı kenarında bulunan 8 katlı Ölçer Apartmanı çöktü. Yanında bulunan iki binada ise büyük hasar oluştu.
Vatandaşı yanıltan anons
Çöken Ölçer Apartmanı'ndayken sel sularında kaybolanlar arasında, yaz tatili için anneleriyle İstanbul'dan babaanne ve dedelerini ziyarete gelen 12 yaşındaki ikizler Ecrin ve İclal Yücel de vardı. Arzu Yücel, belediyeden yapılan "Araçlarınızı çayın kenarından kaldırın" anonsu üzerine aracını çekmek için apartmandan çıkması sayesinde kurtuldu. Yücel çifti açıklamalarında, felaketin hemen öncesinde yanlış yönlendirildiklerini söyledi ve ilçedeki yanlış yapılaşmaya dikkat çekti.
Arzu Yücel, şunları söyledi: "5'inci katta oturuyorduk. Yaz tatili için geldik buraya. Bize evi boşalttırmadılar. 11.30'da belediyenin arabası geldi, anons ettiler. 'Çay taşabilir' dendi. Dışarı çıktım. 12.00'de çay taştı. Akşam 17.30'a kadar dışarıda bekledim. Çocuklarıma el salladım, balkonda idiler, bize bakıyordu, el sallıyorduk. 'Bina yeni, çökmez' dediler. Telefonla konuştuk, bana balkondan el salladılar; 'Anne biz iyiyiz, merak etmeyin, kendinize bakın' dediler. Her şeyleri gördü gözlerim. Hiçbir şeyler yapamadık biz. Bize 'Arabaları yükseğe çıkarın' dediler, 'Canlarınızı, evlatlarınızı kurtarın' demediler. 5 dakika içinde ben onların hepsini alırdım".
Baba Ramazan Yücel de "Bizim binamız 3 yıllık bir bina. 'Yeni bina, yıkılmaz' dediler. Bu inşaatlara nasıl izin veriliyor? 3 yıllık bir bina nasıl bu hale geliyor? Neden 'arabanızı alın' deniyor da binaları boşaltın' denmiyor" dedi.