Nice zamandan beridir ki Ankara'dan, ülkenin Başkentinden seksen bir vilayete hep ferman üstüne ferman gelir de hasretle beklenen derman bir türlü gelmez.
Fermanlar gelsin, baş-göz üstüne ama her türlü derdimize derman olacak türden fermanlar gelsin.
Çoğu zaman hakkımızda yayınlanan fermanları, söz konusu fermana konu olan iş başladıktan sonra duyarız.
Bilmem kaç nesildir, yüz yıllardır şarıl şarıl akmakta olan çayımızın, deremizin bendinde bir sabah kepçeler, dozerler çalışmaya başlayınca duyarız ki bizim deremiz falanca firmaya HES meselesi için verilmiş.
Ankara'dan uzaklarda yaşayanlar olarak yahşi bir haber beklerken çoğu kez yaman bir fermanla karşılaşırız.
Ormanımızın dibine dayanan ve çayır biçer gibi ağaçlarımızı biçen iş makinaları çalışmaya başlayınca yine anlarız ki gıyabımızda yaman bir ferman daha yayınlanmış.
İlimizde-İlçemizde nice on yıllardan beri mesela şeker üreten fabrikanın "özelleştirildiğine" dair, ya da satıldığına dair haber duyulunca herkes anlar ki artık bölgede pancar üretimi yavaş yavaş tükenecektir.
Yani anlayacağınız, bir kez daha Ankara'dan derman yerine nice dertlere kapı aralayacak ferman gelmiştir.
En son örneği ise topyekûn seksen beş milyonun bizzat gözü önünde ve bizzat şahitliğinde ve dahi her ilden katılanlarla birlikte yaşanmıştır.
İktidar partisi Ankara'da kongre yapmak için, salgın hastalığı, günden güne kızarmakta olan Türkiye haritasını hiçe sayarak, her gün artmakta olan vefat sayılarını umursamayarak otobüs otobüs insanları taşımış ve salona lebalep doldurmuştur.
Günlük vaka sayılarının ve vefat sayılarının bugünkünden çok daha az olduğu aylarda bile şehirler arası yolcu taşıyan firmalara yüzde elli kapasite ile çalışma şartı getirilmişken, şimdi seksen bir vilayetten kongre için Ankara'ya çağrılan insanların hangi şartlarda ve nasıl yolculuk yaptıklarına yayınladıkları görüntülerden şahit olduk.
Kongre yapılan salonun içi ve dışı insan sağlığı ve hayat-memat açısından bakınca tam bir rezalet, tam bir sorumsuzluk örneği idi.
Yapılan eleştirilere cevap vermek için kıvranan, kırk dereden su getirmeye çalışan parti sözcülerinin söyledikleri ise resmen koca bir millet ile alay etmenin daniskası idi.
Bir seneden beri iktidarın ilan ettiği hiç bir pandemi kuralına uymadan yapılan kongre sonrası Ankara'dan memleketin dört bir tarafına otobüs otobüs potansiyel kovid-19 adayları gönderildi.
Yirmi seneden beri hep olduğu gibi, ne yazık ki bir kere daha Ankara'dan seksen bir vilayete derman yerine demet demet dertler gönderildi.
Kimi partizan arkadaşlar, dillerinin ucuyla 'gerçekten bu iş yanlış olmuştur' diyerek bu vebalden kurtulamayacaklarını, bu yanlışları hep yapan bu kadroya destek verdikleri için ne büyük yanlış yaptıklarını yakında anlayacaklardır.
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024