Prof. Dr. Haydar Baş- Bana göre bir insanın gözünde büyük olarak Allah ve Resulü'nden sonra koyması gerektiği anasıdır. Çünkü anne cennete giden yol onların ayakları altından geçer. Bu bir hadis-i şeriftir. Bu çok büyük bir mesajdır. Ananın ayağının altı öpülür. Bir hadis-i şerifte de Allah'tan başkasına secde edilse kadınlar kocalarına secde ederdi, bildiriliyor. Allah'tan sonra bir insanın eğilmesi gerektiği en üstün varlık anadır. Ayak bir insanın en alçak mertebesidir. Eğer cennete oradan giriliyorsa orayı öpeceksin, oraya kafanı koyacaksın ki Hakk'a vuslat edebilesin.
"Annemin varisi tüm anneler"
Ben, rahmetli anamın erkek tek evladı idim. Annemle bir arkadaştık. Keza babamla da öyle idi. Aramızda her türlü meseleyi konuşabilirdik. Onların çektiği mahrumiyet, çileyi düşünmek bile büyük bir hadisedir. Bizim bölgede kadınlar çok çile çekerler. Sabahleyin erkenden bağına bahçesine gider. O zamanlar tütün vardı. Kadıncağız tütünü kırardı. Dama kor, ipe dizerdi. Bütün bunları yapan ekseriyetle kadındı. Erkek de ilgilenirdi. Ama onun belli bir saati vardır. Onun dışında ayrılır. Bütün yük ananın sırtındadır. Tütünün zifiri o kadar acıdır ki ellerini yıkar yıkar çıkmaz. Temizler. Çocuğunu emzirir, yedirir. Beyine hizmet eder. Temizliğini, yemeğini yapar. Bizim oradaki kadınların bu hali belki de dünyada hiç bir yerde bu derece ağırlıkta yoktur. Bu çileleri çeken insan olarak ben rahmetli annemi çok mümtaz kişilik olarak gördüm. Böyle çalışkan olmasına rağmen ayrı bir yönü vardı. Tam bir ubudiyyete imzasını atmış, zerre kadar ondan taviz vermeyen, her halinde adeta ibadetini yansıtan bir insandı. Mesela gece hangi mevsim olursa olsun gece yarısına kadar istirahatini yapar, ondan sonra sabah işrak vaktine kadar postunun başında olurdu. Rahmetli babam "Hanım! Postu çürüteceksin" derdi. İşrak vakti namazını kılar, 45-50 dakika istirahat eder, sonra yine bağına, bahçesine giderdi. İneği varsa onunla ilgilenirdi. Hayvanlarla çok iyi anlaşırdı. İşin bir maddi boyutu bir de eğitim boyutu var. Rahmetli yetim büyümüş. Dedem Sarıkamış'ta şehit oldu. Beni marşlarla büyüttü. Belki ben o marşların müzikal kaidelerini bilmem ama hepsinin metinlerini bilirim. Çünkü kulağımın dibinde hep bunları söylerdi. Eğitimim, öğretimimle birlikte mükemmel bir şahsiyet olmam nasıl mümkünse bunları bana hem nasihatle, hem hâl ile anlatıyordu. Ben de bütün meselelerimi ona anlatıyordum. Onun dediklerine uyduğum zaman yaptığım işlerde hiç yanılmıyordum. Bunu unutmak elbette hiç mümkün olamaz. Ona olan sevgim, saygım, milletimin bütün hanımlarına yansımıştır. Aynı mânâda, aynı yoğunlukta, aynı inançta milletimin annelerine, anne namzetlerine sevgim, saygım sonsuzdur. Bu söz değil bir hâldir. Onun için de siyasi hayata adımımız attığımızda rahmetli anam hayatta olsa idi en güzel hizmeti ona götürecektim. Ama şimdi annem yok. Onun yerine varis olan sevdiğim bu milletimin hanımları var. İnşaallah onlara hizmet edeceğiz. Onun için de bütün konuşmalarımızda "ev hanımları" diye başlamamızın temel esprisi budur.
Anneler günü kutlu olsun!
n Rahmetli annenizin dindarlığından açmışken bir ara onu Hac'da Beytullah'ta kaybetmişsiniz. Bu olay nasıl olmuştu?
Prof. Dr. Haydar Baş- Rahmetli ile Abdülaziz kapısından girdik. Öğle namazını kıldık. Niyetimiz de ikindi veya akşama kadar Beytullah'ta kalmaktı. Orada müezzinlik mahveli gibi bir yer vardır. "Anne! Şu direğin dibinde otur. Ben abdest tazeleyeceğim geleceğim" dedim. Ayrıldık. Aradan 20-25 dakika geçti, döndüm, annem yok. Öteye, beriye koştum, yok. Bizi ciddi de bir heyecan aldı. Sonra "Herhalde beraber kaldığımız arkadaşlarımızın hanımları annemi almışlar, eve götürmüşlerdir" kararına vardım. Aziziye mahallesinde bir evde kalıyorduk. Geldim. Annemi sordum. "Yok" dediler. Gerisin geriye tekrar Beytullah'a döndüm. Beytullah'da nerede annemi bulacaksın. Hz. Ali kapısından çıktım, bir yerde oturuyorum. Derken baktım, bir kadın, yanında annem, yanında bir ağabey var, geliyorlar. Muazzam bir sevindim, Kucaklaştık. Vakit de gecenin yarımları. "Sabahtan beri seni arıyorum. Seni bıraktığım yerdi niye durmadın?" dedim. "Direklerin dibinde ikişer rekat namaz kılıyordum" dedi. "Ne namazı kılıyordun?" dedim. "Bana şefaat etsinler diye namaz kılıyordum" dedi. "Bu kadar direk biter mi?" dedim. Uzatmayalım. Kucaklaştık. Rahmetli ile birbirimize kavuştuk. Bu vesileyle malum anneler günü var. Bütün annelerimizin anneler gününü kutluyorum. Allah böyle nice güzel günlere bütün milletimizi nasip etsin, diyorum.