Arap Baharı'yla karıştırılan ülkeler Türkiye'ye düşman oluyor. Libya ve Suriye'deki ekonomik kaybı milyarlarca doları bulan Türkiye şimdi aynı kaderi Mısır'la da yaşıyor
30.07.2013 00:00:00
HABER MERKEZİMısır'da askeri müdahale sonrası kurulan yeni yönetimle ABD'den Avrupa Birliği'ne kadar neredeyse bütün dünya ülkeleri tanıdı. Türkiye ise burnunun dikine gitmekte ısrar ediyor. Türkiye'nin Mısır'la ilgili açıklamalarından rahatsız olan Mısır'ın yeni yönetimi, birkaç kez Türkiye'yi uyarmıştı. Uyarıları ciddiye alınmayan Mısır, Türkiye'ye yönelik bazı kararlar alıyor. Son alınan karara göre Mısır'ın İskenderiye, Hurgada ve Şarm eş-Şeyh kentlerine gitmek isteyen Türk vatandaşları sınır kapılarından alınabilen vize kolaylığından yararlanamayacak. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Türkiye'nin Kahire Büyükelçiliği, Mısır yönetiminin, 20-45 yaş arası Türk vatandaşlarına İskenderiye, Hurgada ve Şarm Eş-Şeyh kentlerinde tek giriş pul vize uygulamasını 26 Temmuz itibari ile durdurduğunu açıkladı. Mısır'ın Türk vatandaşlarına bazı kentlerde tek girişli vize uygulamasını kaldırması, başta Türkiye olmak üzere çeşitli ülkelerden Mısır'a gelmek isteyen Türk vatandaşlarının havaalanlarından geri çevrilmesine yol açtı. Mısır makamları ise Türk vatandaşlarına yönelik vize uygulamasında herhangi bir değişiklik olmadığını belirtti. Mısır Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, havaalanında vize alma uygulamasının, turizmi canlandırmak için kafilelere yönelik bir işlem olduğunu, ülkeye ferdi giriş yapanların ise Mısır büyükelçilikleri ve konsolosluklarından vize almaları gerektiğini açıkladı.Türkiye dostlarını kaybettiArap Baharı'nın başlamasıyla kaosa sürüklenen Libya, Mısır ve Suriye gibi ülkelerle Türkiye'nin ilişkileri çok iyi bir seviyedeydi. Şimdi ise bütün bu ülkelerle Türkiye'nin arası bozulmuş durumda. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Dışişleri Bakanı olmasıyla dış politikada uygulanmaya başlayan "sıfır sorun" politikası Türkiye'nin dış politikasını adeta sıfırla çarpmış durumda. Gelinen nokta Davutoğlu'nun politikasının çöktüğünü gösteriyor. Libya'da Kaddafi döneminde milyarlarca dolarlık ihaleler alan Türkler şimdi Batılı şirketlerin kırıntılarıyla yetinmek zorunda kalıyor. Suriye üzerinden elde ettiği milyarlarca liralık gelirini kaybeden Türkiye'nin aynı zamanda kuzey Suriye'deki PYD yapılanmasıyla da başı dertte. Libya ve Suriye üzerindeki çıkarlarını kaybeden Türkiye şimdi de aynı kaderi Mısır konusunda yaşıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İhracat azalıyor, ithalat katlanıyor
Sorun derinleşiyor, atölyeler kapanıyor
'Önce Atamızdan sonra Türk halkından özür dilesin'
AKP İlçe Başkanı'nın İzmir Marşı çalmasına engel olduğu bando şefi oturma eylemi başlattı
İzmir'de 18 Mart etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilen törende AKP Torbalı ilçe başkanının kendisine İzmir Marşı'nın çaldırılmadığını azarlandığını iddia eden bando şefi Aytekin Özen istifa etti. Özen, AKP'li başkan halktan özür dileyene dek Atatürk portresiyle oturma eylemi başlattı.
19.03.2024 10:19:00 / Güncelleme: 19.03.2024 10:25:05 Haber Merkezi
Erdoğan'dan yeni görevden alma ve atamalar
Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan atamalar hakkındaki kararlar Resmi Gazete'de yayımlandı.
19.03.2024 07:28:00 / Güncelleme: 19.03.2024 07:39:52 İhlas Haber Ajansı
Resmi Gazete'de yayımlanan karar ile birlikte, Devlet Arşivleri Başkanlığında açık bulunan Başkan Yardımcılığına Murat Yıldız, Milli Saraylar İdaresi Başkanlığında açık bulunan Başkan Yardımcılığında ise Abdülhamit Tüfekçioğlu atandı.
Milli Eğitim Bakanlığı Rize İl Milli Eğitim Müdürü Engin Emen görevden alınırken yerine ise Yusuf Tüfekçi getirildi.
Atamalar, 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2 ve 3'üncü maddeleri gereğince gerçekleştirildi.
Sağlık Bakanlığında ise Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğüne Şali Yıldırım, Sağlık Yatırımları Genel Müdürlüğüne ise Rıza Uçan 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2, 3 ve 4'üncü maddeleri gereğince atandı.
Adalet Bakanından 9. Yargı Paketi açıklaması
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 9. Yargı Paketi'ne ilişkin çalışmaların sürdüğünü belirterek, "Seçim sonrası Meclis'imizin takdirine taslak çalışmamızı sunacağız." dedi.
18.03.2024 21:11:00 / Güncelleme: 18.03.2024 21:16:44 Anadolu Ajansı
Ankara Hakimevi'nde basın kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya gelen Bakan Tunç, hukuk devletlerinde basının dördüncü kuvvet olduğunu, kamunun denetimi ve doğru bilgilendirmesi için basının önemli bir görevi ifa ettiğini vurguladı.
Basın kuruluşlarının başta 15 Temmuz darbe girişimi olmak üzere demokrasinin yanında durduğunu belirten Tunç, "Basının demokrasinin yaşatılması, hukuk devletinin güçlendirilmesi anlamında görevi yadsınamaz." dedi.
Tunç, adaletin tecellisinin hukuk devletinde mümkün olduğunu, bunun için de yargının tarafsız ve bağımsız olması gerektiğini ifade ederek, buna ilişkin mevzuat iyileştirilmesi anlamında çok önemli reformlara imza atıldığını anlattı.
Türkiye'nin 2009'dan itibaren planlı bir reform stratejisine girdiğini belirten Tunç, son Yargı Reformu Stratejisi Belgesi kapsamında da 8 yargı paketinin yasalaştığını anımsattı.
8. Yargı Paketi'nde önemli düzenlemelerin gerçekleştirildiğini belirten Tunç, şunları kaydetti:
"9. Yargı Paketi'mizin hazırlıkları devam ediyor. Meclis'in takvimi nedeniyle o pakette yer alamayan birçok husus var. Özellikle Ceza Muhakemesi Kanunu'yla ilgili, cezasızlık algısıyla ilgili bazı yasal düzenleme ihtiyaçları var. Bununla ilgili taslak çalışmalarımızı milletvekillerimizin takdirine sunacağız. Meclis açıldığında, seçim sonrası Meclis'imizin takdirine taslak çalışmamızı sunacağız."
"İnşallah Türkiye Yüzyılı'nın başlangıcında yeni anayasayı da bu ülkeye yapmak nasip olur"
Adalet Bakanı Tunç, Anayasa'da da reform niteliğinde değişiklikler yapıldığını, hak arama hürriyetine ilişkin önemli düzenlemeler getirildiğini belirtti.
Anayasa'da yapılan değişikliklerin darbeci, vesayetçi ruhu tam anlamıyla kaldırmadığını dile getiren Tunç, "Bu değişiklikler, yeknesaklığı bozdu. Bu bozukluk devletin kurumları, yargı kurumları arasında görüş farklılıklarına, bazı olaylarda farklı sonuçlara varmalarına neden olabiliyor. O nedenle yeknesaklığın ortadan kaldırılması hem darbeci ve vesayetçi ruhun tamamen terk edilmiş olması ve Anayasa'mızın darbeciler tarafından yazılmış olması bile yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğunun açık göstergesidir." ifadelerini kullandı.
Herkesin "yeni bir anayasaya mutlaka ihtiyaç vardır" görüşünü paylaştığını aktaran Tunç, "O zaman milletimize olan bu borcumuz, parlamentoda bu uzlaşma ile inşallah gerçekleşir ve Türkiye Yüzyılı'nın başlangıcında yeni anayasayı da bu ülkeye yapmak nasip olur." dedi.
Yuva köyü davasında sanıklar ikinci kez hakim karşısında
Bolu'nun Yuva köyünde 1 kişinin öldüğü, 147 kişinin de tedavi görerek taburcu olduğu su kaynaklı zehirlenmelere ilişkin 5 sanıklı davanın ikinci duruşması yapıldı. Sanıkların tutuksuz yargılanmasına ve davanın genişletilmesine karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
18.03.2024 19:48:00 İhlas Haber Ajansı
Bolu'da 2022 yılında 1 kişinin hayatını kaybettiği, 147 kişinin de tedavi görerek sağlığına kavuştuğu zehirlenme olayıyla ilgili davanın ikinci duruşması görüldü.
Olayın ardından 5 sanık hakkında hazırlanan 14 sayfalık iddianame, Bolu 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmişti. 85 kişinin suç duyurusunda bulunduğu iddianame çerçevesinde İl Özel İdaresi Su ve Kanal Hizmetleri Müdürü M.A.A., İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Ü.B. ve köy muhtarı M.E. hakkında 'taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma' suçundan 15 yıl hapis cezası talep edilirken, hemşireler B.K. (41) ve F.İ. (42) hakkında da 'görevi kötüye kullanma' suçundan dava açılmıştı. Davanın ikinci duruşması Bolu 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmada, tutuksuz yargılanan sanıklar Yuva köyü muhtarı M.E., İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Müdürü Ü.B. ve İl Sağlık Müdürlüğü'nde görevli hemşire B.K. ile avukatlar ve müştekilerin bir kısmı hazır bulundu.
Zehirlenme vakalarının yaşandığı dönemde yaşamını yitiren Eyüp Ertem'in (49) E. Coli enfeksiyonuna maruz kaldığı ve ölümünün de E. Coli enfeksiyonuna bağlı olarak gelişen 'invaziv enterokolit, sepsis, septik şok, tipik hemolitik üremik sendrom' ile gelişen komplikasyonlar sonucu gerçekleştiği kaydedildi. Hastanelere sevk edilen bazı hastalarda kanlı ishalle ortaya çıkan, anemi ve akut böbrek yetmezliğiyle seyreden 'Hemolitik Üremik Sendrom' tanısı konulduğu da belirtildi.
'Bilirkişi heyetinde herhangi bir araştırma yapılmamıştır'
Zehirlenen ailelerin avukatı Tunahan Sarıalan, 'Dosya çerçevesinde hazırlanan bilirkişi raporu yeterli değildir. Bilirkişi heyetinde İl Sağlık Müdürlüğü'nden personel bulunmaktadır. Tarafsızlık ilkesine aykırıdır. Akabinde zehirlenmenin sebebi tavuk dışkısı olarak geçmektedir. Ancak buna ilişkin bilirkişi heyetinde herhangi bir araştırma yapılmamıştır. Yayla suyu denilerek üzerinden geçilmiştir. Teknik kurallara uygun bir mantık çerçevesine oturtulmamıştır. Yayla suyu 4 farklı mahalleye gitmektedir, sadece bir mahallede zehirlenme yaşanmıştır. Tavuk dışkısına göre araştırma yapılması gerekmektedir. Tavuk dışkısına dair bir araştırma yapılmasının akabinde, tarafsız farklı şehirlerden bilirkişi heyeti oluşturularak, dosyanın bilirkişiye tebliğ edilmesini talep ederiz' dedi.
Avukatın yeniden bilirkişi raporu oluşturulması talebi, davanın ilerleyen aşamada genişletileceği belirtilerek reddedildi. Sanıkların tutuksuzluk hallerinin devamına karar veren mahmeke, duruşmayı eksikliklerin giderilmesi için ileri bir tarihe erteledi.
Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.