Klasik tabirle artık ekonomide mızrak çuvala sığmıyor.
Durum, 'uçuşa geçtik, bizi kıskanıyorlar, çok buzdolabı satılıyor' ifadeleriyle geçiştirilemeyecek kadar vahim.
İşsizlik ve enflasyon rakamlarının düşük çıkması (kimileri buna düşük çıkarılması diyor) bile acı gerçeği gizleyemiyor.
Durum ciddi, hem de çok ciddi!
Türk Lirası dramatik bir şekilde eriyor.
Erciyes'in karlarının Ağustos sıcağına dayanma gücü bile ne yazık ki Türk Lirası'nın dayanma gücünden fazla.
Dolar, Euro, Sterlin aldı başını gidiyor.
Aslında bunlar yükselmiyor az önce de ifade ettiğimiz gibi bizim paramız değer kaybediyor maalesef.
Türk Lirası'ndaki erime öyle bir erime ki, bunu 'dış güçler bize oyun oynuyor' şeklinde izah etmek de artık mümkün değil.
Hadi Dolar'ı, Euro'yu geçtik TL birçok ülke para birimi karşısında zayıflıyor.
İşte birkaç örnek: (Yazıyı yazarkenki durum)
1 Bulgar Levası = 4.50 TL
1 Azerbaycan Manat'ı = 4.35 TL
1 Kuveyt Dinarı = 24.16 TL
1 İsrail Şekeli = 2.17 TL
1 Papua Yeni Gine Kinası = 2.13 TL
1 Gürcistan Larisi = 2.39 TL
* * *
Peki neden böyle?
Bu durumu Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş sosyal medya hesabından şu şekilde özetlemişti;
"Dolar çıktığı için ülke batmıyor, ülke battığı için dolar çıkıyor...
İhtiyaç listesi:
-Milli Ekonomi Modeli
-Eğitim
-Demokrasi
-Özgürlük
-İsraf x
-Empati!!!"
* * *
E sen elinde avucunda ne var ne yok özelleştirme adı altında devletin gelir kalemlerini bir bir elden çıkarırsan , 'paramız var ki alıyoruz' diyerek ithalatı tek yol olarak görürsen geleceğin acı nokta bu.
İlk yıllarda özelleştirmeden gelen paralarla, yurt dışından ödünç gelen sıcak parayla ve borçla bir bolluk yaşandı. Sonra paranın suyunu çekmesiyle de kaçınılmaz olarak yokluk başladı. Daha yokluk döneminin başındayız. Bakalım bu işin sonu nereye varacak?
Har vurup harman savurma politikanın bedeli ne olacak?
* * *
Dediğimiz gibi artık mızrak çuvala sığmıyor. Artık eski taktikler bile tutmuyor. Baksanıza Ayasofya'dan bile istenilen sonuç alınamadı. (AK Partililer arasında , 'Ayasofya'nın açılmasını iyi zamanlayamadık' diyenler bile mevcut.)
Ve hatta ABD Başkan Yardımcısı iken , 'Biz Türkiye ile el ve eldiven gibiyiz' diyen şimdinin ABD Başkan adayı Joe Biden'in aylar sonra servis edilen sözleri bile saman alevi gibi geçti.
Tüm bunlar iktidar kanadının seçmeni etrafında tutmak için yeni denemeler yapmaya devam edeceğini gösteriyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 50+1 oranını yakalamak için bir süredir farklı hamleler de yapılıyor. Örneğin Akşener'i Millet İttifakı'ndan koparma çalışması, CHP'yi Muharrem İnce vasıtasıyla bölme çalışması vs.
* * *
Bu tür siyasi atraksiyonlarla belki millet bir süre daha oyalanabilir ama bu mantıkla kötü gidişat durdurulamaz.
Bu durum sadece iktidar için değil muhalefet için de geçerli elbette. Bakın bu ülkenin ana muhalefet partisi CHP'nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'Gönlünüzdeki cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül'müş, doğru mu? Sizin partinizden aday olur mu? sorusuna, "Bu konuda bize gelen hiçbir şey yok. Olmayan bir konuda bir düşünce beyan etmemizin mantığı yok. Soru şu: Abdullah Gül'den neden bu kadar korkuyorlar?" şeklinde cevap verdi.
Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu'na sormak lazım, yeniden Cumhurbaşkanı olmasını istediğiniz Gül için 367 garabetini çıkarıp, Türkiye'yi bir sistem değişikliğine iten (Her ne kadar o dönem siz genel başkan olmasanız da ) sizler değil miydiniz?
Şimdi ne oldu da sıkı birer Gül'cü oldunuz?
- ABD ve AB açlıktan kırılıyor! / 23.09.2022
- Kandırıldık / 19.09.2022
- Gariban Türk’e Survivor gibi memleket / 16.09.2022
- Klasik AKP dış politikası / 12.09.2022
- Akıl tutulması / 05.09.2022
- İslam dünyası! / 18.05.2021
- İftar / 07.05.2021
- Çöküş / 03.05.2021
- Tam kapanma dediysek, mesela yani / 30.04.2021