Türkiye üzerinde çok ciddi oyunlar tezgahlanıyor.
Bilmem hiç dikkatinizi çekti mi? Türkiye’nin bir taraftan komşu İslam ülkelerinin aleyhinde adım atması için her türlü el altından baskı yapılıyor, bir taraftan da bunu Türkiye yaptı diye açık açık deşifre ediliyor.
Tampon bölge kurması için itekleniyor ama sıra Suriye’de tampon bölge kurmaya gelince İsrail’in çekincelerinden dolayı müsaade edilmiyor. Türk siyasilerin attığı bütün adımların, kullandığı bütün söylemlerin perde arkasında ABD olmasına rağmen, ABD’li yetkililer bu konuda yokmuş gibi davranıyorlar, Türkiye’yi yalnız bırakıyorlar.
ABD’nin kontrolünde bulunan BM ve NATO da benzer bir tutum içinde Türkiye’yi Don Kişot yerine koyuyorlar. Böylece Türkiye hukuksuz bir Suriye politikasının içine çekiliyor.
Bugün birçok ülke başta ABD ve İsrail olmak üzere birçok ülkenin içişlerine müdahale ediyor ama bunu ben yaptım diye ortaya atlamıyor.
Bugün Suriye’de meşru bir yönetim vardır. Rusya, Çin gibi BM’nin beş daimi üyesinden ikisi açık bir şekilde Suriye’nin yanında yer almaktadır ve Suriye’ye yapılan tehditleri kendilerine yönelik olarak algılamaktadır. ABD, İsrail, BM, NATO ve AB ülkeleri ise her ne kadar BOP kapsamında bu ülkeyi hedef olarak görseler de, Rusya ve Çin faktöründen dolayı hukuksuz bir tutumun içine girmemeye çalışmaktadırlar.
Suriye konusunda genel tutum buyken, herkes hukuksuzluktan kaçarken, Türk siyasilerin pervasızca tutumları oldukça dikkat çekicidir. Ama dedik ya bu onların kararı değil, birileri hem perde arkasından itekliyor ve hem de yalnız bırakıyor.
Büyük fotoğrafa baktığımızda Türkiye için düşünülen kirli senaryo net olarak gözükmektedir. Türkiye ile Suriye kapıştırılmak istenmektedir.
Ama can alıcı soru şu: Suriye’nin BM nezdinde hukuksuz bir tutum içinde olduğu ispatlanmamış olmasına rağmen, niçin Türkiye hukuksuz bir tavrın içine sokulmaktadır.
Prof. Dr. Haydar Baş’ın şu sorusu bu noktada çok önemlidir:
“Yoksa Suriye gündemi ile oyalanan Türkiye için dışarıdan biçilen kılıf, Suriye’nin parçalanmasından önce Türkiye’nin bölünmesi midir?”
En önemli batı basınında, Suriye’de çatışan teröristlerin Türkiye’de eğitim gördüğü, silahlarını Türkiye’den temin ettiği, komutanların Türkiye’de olduğu, hatta Kızılay çadırlarında kaldığı, teröristlerin yaralarını Türkiye’de sardığı ve daha birçok habere rastlamak mümkündür.
Meşru ve bütün dünyanın halihazırda kabul ettiği bir yönetime baş kaldıran kişiler ister muhalif densin, ister isyancı fark etmez, o ülke için teröristtir. Ve başka bir ülke bu teröristlere yardım ve yataklık yapıyorsa hukuksuz bir davranışın içine girmiştir.
Siz bu yardıma ne derseniz deyin, uluslararası hukuka göre bunun hükmü bellidir.
Türkiye’nin bu hukuksuzluğa sürüklenmesi aklımıza Saddam’ın Kuveyt’e girmesini getirmektedir.
Kuveyt işgali öncesi Saddam ABD’nin Ortadoğu’daki önemli bir müttefikidir ve Kuveyt de gözden çıkarılabilecek bir ülkedir. Fakat Saddam’ın hamlesinden sonra bir anda her şey Saddam’ın aleyhine gelişmiştir.
Saddam bu hamlenin böyle olacağını elbette bilmiyordu. Aynen bizimkilerin Suriye konusunda atacağı herhangi bir tehlikeli adımdan sonra başlarına ne geleceğini bilmedikleri gibi…
Batı ülkeleri ve İsrail, siyasilerimizin hataları sebebiyle Türkiye konusunda açılacak olan bir fırsatı asla kaçırmak istemeyeceklerdir.
Hatta Irak işgalinden de öte bir istekle…
Bilmem hiç dikkatinizi çekti mi? Türkiye’nin bir taraftan komşu İslam ülkelerinin aleyhinde adım atması için her türlü el altından baskı yapılıyor, bir taraftan da bunu Türkiye yaptı diye açık açık deşifre ediliyor.
Tampon bölge kurması için itekleniyor ama sıra Suriye’de tampon bölge kurmaya gelince İsrail’in çekincelerinden dolayı müsaade edilmiyor. Türk siyasilerin attığı bütün adımların, kullandığı bütün söylemlerin perde arkasında ABD olmasına rağmen, ABD’li yetkililer bu konuda yokmuş gibi davranıyorlar, Türkiye’yi yalnız bırakıyorlar.
ABD’nin kontrolünde bulunan BM ve NATO da benzer bir tutum içinde Türkiye’yi Don Kişot yerine koyuyorlar. Böylece Türkiye hukuksuz bir Suriye politikasının içine çekiliyor.
Bugün birçok ülke başta ABD ve İsrail olmak üzere birçok ülkenin içişlerine müdahale ediyor ama bunu ben yaptım diye ortaya atlamıyor.
Bugün Suriye’de meşru bir yönetim vardır. Rusya, Çin gibi BM’nin beş daimi üyesinden ikisi açık bir şekilde Suriye’nin yanında yer almaktadır ve Suriye’ye yapılan tehditleri kendilerine yönelik olarak algılamaktadır. ABD, İsrail, BM, NATO ve AB ülkeleri ise her ne kadar BOP kapsamında bu ülkeyi hedef olarak görseler de, Rusya ve Çin faktöründen dolayı hukuksuz bir tutumun içine girmemeye çalışmaktadırlar.
Suriye konusunda genel tutum buyken, herkes hukuksuzluktan kaçarken, Türk siyasilerin pervasızca tutumları oldukça dikkat çekicidir. Ama dedik ya bu onların kararı değil, birileri hem perde arkasından itekliyor ve hem de yalnız bırakıyor.
Büyük fotoğrafa baktığımızda Türkiye için düşünülen kirli senaryo net olarak gözükmektedir. Türkiye ile Suriye kapıştırılmak istenmektedir.
Ama can alıcı soru şu: Suriye’nin BM nezdinde hukuksuz bir tutum içinde olduğu ispatlanmamış olmasına rağmen, niçin Türkiye hukuksuz bir tavrın içine sokulmaktadır.
Prof. Dr. Haydar Baş’ın şu sorusu bu noktada çok önemlidir:
“Yoksa Suriye gündemi ile oyalanan Türkiye için dışarıdan biçilen kılıf, Suriye’nin parçalanmasından önce Türkiye’nin bölünmesi midir?”
En önemli batı basınında, Suriye’de çatışan teröristlerin Türkiye’de eğitim gördüğü, silahlarını Türkiye’den temin ettiği, komutanların Türkiye’de olduğu, hatta Kızılay çadırlarında kaldığı, teröristlerin yaralarını Türkiye’de sardığı ve daha birçok habere rastlamak mümkündür.
Meşru ve bütün dünyanın halihazırda kabul ettiği bir yönetime baş kaldıran kişiler ister muhalif densin, ister isyancı fark etmez, o ülke için teröristtir. Ve başka bir ülke bu teröristlere yardım ve yataklık yapıyorsa hukuksuz bir davranışın içine girmiştir.
Siz bu yardıma ne derseniz deyin, uluslararası hukuka göre bunun hükmü bellidir.
Türkiye’nin bu hukuksuzluğa sürüklenmesi aklımıza Saddam’ın Kuveyt’e girmesini getirmektedir.
Kuveyt işgali öncesi Saddam ABD’nin Ortadoğu’daki önemli bir müttefikidir ve Kuveyt de gözden çıkarılabilecek bir ülkedir. Fakat Saddam’ın hamlesinden sonra bir anda her şey Saddam’ın aleyhine gelişmiştir.
Saddam bu hamlenin böyle olacağını elbette bilmiyordu. Aynen bizimkilerin Suriye konusunda atacağı herhangi bir tehlikeli adımdan sonra başlarına ne geleceğini bilmedikleri gibi…
Batı ülkeleri ve İsrail, siyasilerimizin hataları sebebiyle Türkiye konusunda açılacak olan bir fırsatı asla kaçırmak istemeyeceklerdir.
Hatta Irak işgalinden de öte bir istekle…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- CHP, komisyona katılmalı mı? / 24.07.2025
- Açılım, yeni anayasa derken, firmalarımızı kaybediyoruz / 23.07.2025
- İmtiyaz imtiyazı doğurur, imtiyaz bölünmeyi getirir / 22.07.2025
- Şara yönetimine hamilik Türkiye’nin çıkarına değil / 18.07.2025
- Türkiyeli değiliz, Türk Milleti’yiz / 17.07.2025
- Milletimizin ‘Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ kutlu olsun / 16.07.2025
- Millet iradesi ‘komisyon’ değil, ‘referandum’dur / 15.07.2025
- Silah bırakan PKK, taviz veren niye biz? / 12.07.2025
- PKK’lılar ve silahları bu kadar mı? / 11.07.2025
- Öcalan: ‘Varlık tanınmış, ana amaç gerçekleşmiştir’ / 10.07.2025
- Açılım, yeni anayasa derken, firmalarımızı kaybediyoruz / 23.07.2025
- İmtiyaz imtiyazı doğurur, imtiyaz bölünmeyi getirir / 22.07.2025
- Şara yönetimine hamilik Türkiye’nin çıkarına değil / 18.07.2025
- Türkiyeli değiliz, Türk Milleti’yiz / 17.07.2025
- Milletimizin ‘Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ kutlu olsun / 16.07.2025
- Millet iradesi ‘komisyon’ değil, ‘referandum’dur / 15.07.2025
- Silah bırakan PKK, taviz veren niye biz? / 12.07.2025
- PKK’lılar ve silahları bu kadar mı? / 11.07.2025
- Öcalan: ‘Varlık tanınmış, ana amaç gerçekleşmiştir’ / 10.07.2025