Asker göndermezsek parçalanacak imiş'iz!

Ve Cengiz Çandar diyeceğini dedi, noktayı koydu;

"Türkiye Irak'a asker göndermez, ABD ile birlikte olmazsa parçalanır."

Cengiz Çandar'ı dikkate almak zorundasınız. Muhtemelen O, böyle bir sıfatla tasvir edilmekten ayrıca haz duyuyordur ama ister kabul edin, ister etmeyin sonuç bu...

Cengiz Çandar bir Neo-Con, O bir Amerikan Şahini yada Amerikan kartalı...

Paul Wolwofitz yani "Derin Amerika" mesajlarını O'nunla veriyor. Hatta kızının da okuduğu New York'ta Cengiz Çandar'ın, Wolwofitz'le aynı evi paylaştığı bile söyleniyor. Şahinlerin ünlü Think-Thank kuruluşlarının gediklisi, hatta 1 yıl maaşla oralarda staj yapanda yine Cengiz Çandar...

Cengiz Çandar işte bu önemli backraoundla ve misyonla! eksin olmasın hukümete, bürokrasiye yol gösterme konusunda son derece alicenap ve son derece cömert davranıyor.

Cengiz Çandar'ı Radikal'de Neşe Düzel ile yaptığı röportajdan izleyelim;

"Uluslararası sistemin patronu Amerika, Irak'taki işgal gücünün sahibi olarak sana 'Asker ihtiyacım var, asker gönder' diyorsa ona, 'Ben insani yardımla yetineyim' diyebilirsin. Ama ondan sonra, ABD-Türkiye ilişkileri eskisi gibi olmaz."

İşte Türkiye'nin burnundan burnundan tutularak getirilip oturtulduğu liman bu.

"ABD patrondur, O'nun dediklerinin dışına çıkamazsın. Aksi taktirde parçalanırsın."

ABD'nin taleplerine uyduk da ne oldu?

70 yıllık tarihi içinde Türkiye Cumhuriyeti ne zaman Amerika'nın isteklerinin dışına çıkabilmiş ki? Patron istedi bizimkiler uyguladı.

En başarılı hukümetler bu talepleri en iyi içselleştirenler ve halka en iyi tercüme ederek yedirenlerdi!

Şimdi başımızda Cumhuriyet tarihinin Özal'ıda sollamış "en Amerikancı" hukümeti var!

Irak'a asker gönderme kararı ardından mutluluktan gözlerinin içi gülen bir Başbakanımız var!

Washington'a verilmiş sözler, gizli angajmanlar havalarda uçuşuyor!

Süleymaniye baskınını hafızasından silip atmış bir Devletimiz var!

Yani onlar bizim için karar veriyor, biz uyguluyoruz. Hatta uygun görünenler arasında 4 seçenek bile yok. Tek'e mahkum edilmişiz.

Şimdi bu teslim bayrağına rağmen uyarılıyoruz;

"Parçalanmak istemiyorsan Irak'a asker göndereceksin."

Şifreleri çözecek olanlar teslim olmuş

Cengiz Çandar'ın bu sözleri hangi ortamda sarfettiğini de bilmekte faydalar var.

Ankara'da Türk askeri hangi bölgede konuşlansın sorusu tartışılırken "Bilge Çandar" bu sözleri sarfediyor.

Aksi taktirde ne olacağını da Cengiz Çandar şansa bırakmıyor, önümüze döküyor;

"Genelkurmaydaki hakim eğilim Bağdat'ın Kuzeyindeki bölgeye gidip Kürtlere karşı caydırıcı olmak ve PKK ile hesaplaşmak olarak gözüküyor. (Bu niyetle) Bölgeye gitmek bir Türk-Kürt çatışmasına davetiye çıkarmaktır."

Peki bu işin sonu nereye varacak? Çandar Hazretleri! onuda eksik etmiyor;

"Soros bize 'en büyük ihraç malınız Ordudur' dediğinde çok kızdık. Oysa Soros'un dediği gibi Türk Ordusu dış politikanın en önemli enstrümanı. Türkler, asker sözkonusu olduğunda Uluslararası sistemde bir faktör haline geliyor."

İşte Cengiz Çandar'ın gözünde kıymeti harbiyemiz ve varlık nedenimiz;

"Irak'a lejyoner olmak..."

Irak'a lejyoner olmak kavramının devamında ise Suriye ve İran'a karşı savaştırılmamız var.

Herbir askerinin maliyeti 250 Bin dolar olan ABD, bizim için 2-3 bin doları gözden çıkarırsa o da olur.

Etrafımız dört bir yandan, artı içerden kuşatılmış durumda...

Şifreleri çözecek olanlar senaryonun bir parçası.

Türkiye'miz elden gidiyor. Başkada bir şey demiyoruz.