Filistin seçimlerini büyük bir zaferle kazanan Hamas'ın sürgündeki siyasi büro şefi Halit Meşal'in önceki gün Ankara'ya gelmesi; benim gibi bölgedeki gelişmeleri yakından takip eden ve küresel dengelerden haberdar olanları bir hayli heyecanlandırdı. Bu ziyaret, daha önceden dillerde dolaşmasına karşın sürpriz sayılabilecek özellikleri haizdi. Çünkü Ankara tarafından net bir davet yapılmamıştı ve ziyaretin ABD- İsrail'den habersiz bir şekilde aniden gerçekleşebileceğini hiç kimse tahmin etmemişti. Ve tabii ki, uzun yıllardır bölgesel politikalarda "inisiyatif" kullanmaya hasret bırakılan Türkiye'nin kendi başına böyle bir inisiyatif kullanmış olma ihtimali bu heyecanı daha da artıyordu.Heyecanımızın asıl sebebi, son söylediğimiz "inisiyatif kullanma" ihtimali üzerine yoğunlaştığı için, doğal olarak "kısa süreli" bir şaşkınlık yaşamadık da değil. Kısa süreli diyorum çünkü, sevinip, heyecanlandığımız inisiyatifin aradan geçen birkaç saat içinde ABD ve İsrail'e nasıl teslim edildiğini hep beraber gördük.Hamas'ın Ankara ziyareti, Türk Dışişleri'nin bütünlük içinde aldığı ve "devlet politikası" şeklinde cereyan eden bir hadise değil. Hamas'ı Türkiye'ye bu şekilde getirerek ABD, İsrail ve onların Türkiye'deki işbirlikçilerini çileden çıkartan inisiyatifi kullanma noktasında adres gösterilen isim Başbakanın Dışişleri danışmanı Prof. Dr. Ahmed Davutoğlu. Türk Dışişlerinde bu tip inisiyatifler kullanmak suretiyle kendi başına bir şeyler yapabilme kaygısından dolayı Davutoğlu'nu takdir etmekle beraber, içinde bulunduğu çalışma ortamı ve başta sayın Abdullah Gül olmak üzere mesai arkadaşlarının bu tip diplomatik hamlelere ne derece katılıp, katkıda bulunduklarını iyice tahlil etmek durumundayız. Çünkü Dışişlerinde karmaşık ve çoksesli bir çalışma ortamının olduğunu ve özellikle ucu ABD ve İsrail'e dokunan Ortadoğu politikalarında her kafadan bir ses çıktığını çok iyi biliyoruz. Meşal'in Ankara ziyaretine haddinden fazla tepki vererek misyonunu layıkıyla yerine getiren Ertuğrul Özkök, Ahmed Davutoğlu'nu ima ederek şöyle diyor: "HAMAS'ın en sembolik isimlerinden birini Ankara'ya getirme fikrini acaba hangi aklıevvel verdi? Dışişleri'nde, bu 'dáhiyane' diplomatik adımı engelleyecek hiç mi aklı başında insan kalmadı?"Ve devam ediyor Özkök: "Ankara'da bir grup aklıevvel, kendince inisiyatif alıyor?Dün konuştuğum Dışişleri'nin makul insanları saçlarını başlarını yoluyordu."Özkök'ün sinirle ve şiddetle kaleminden dökülen bu cümleler, Dışişleri'nin üç farklı nitelikte diplomat kadrosuna sahip olduğunu gösteriyor:1- Davutoğlu'nun başını çektiği ve inisiyatif kullanma meraklısı "aklıevveller".2- Bu aklıevvel kadronun "manasız ve zamansız" girişimlerine engel olamayan şaşkınlar!3- Özkök'ün telefonda konuştuğu ve Hamas'ın Ankara'ya gelmesine "saç baş yolan" "Dışişleri'nin makul insanları".Hiç kuşkusuz Özkök ve onun gibilerin (büyük büyük patronları da dahil) istediği Dışişleri diplomatı son seçenekteki gibi bu tür durumlarda saç baş yolan makul insanlar olmalı. Onun dışında maceraya girip, Hamas'ın liderini Türkiye'ye getiren zihniyet ise Türkiye'nin başına büyük belalar açmaya namzet görünüyor! Sizin ne haddinize inisiyatif kullanmak, sizin yerinize, Türkiye'nin yerine inisiyatif kullanacak ABD ve İsrail gibi büyükleriniz varken, size sadece yerinizde oturup, "makul ağabeylerinizi" dinlemek kalıyor.*** Hamas lideri Meşal, Suriyeli gazeteci Hüsnü Mahalli'ye uçakta gelirken ifade ettiği üzere "Türkiye'ye büyük umutlarla" gelmişti. Özellikle öz topraklarını işgal eden İsrail'e karşı yürüttükleri mücadelede, onlara hamilik eden Osmanlı'nın torunlarının Filistin halkının yanında yer alacağını düşünmek onların en doğal hakkı. Ancak Meşal'in kafasında derin endişeler de bulunuyordu. Acaba AKP hükümeti, ABD ve İsrail'den bağımsız bir politika izleyip, Hamas'ın bu ziyaretini, bölgesel liderlik noktasında sinerjiye dönüştürebilecek miydi?Maalesef Meşal'in bu endişesi, Ankara'nın ortaya koyduğu tavırla birlikte gerçeğe dönüştü. Hamas lideri Meşal, Ankara'ya ayak basar basmaz, ABD ve İsrail'le telefon trafiği başladı. Türkiye'nin bu "alttan alma" tavrı İsrail'e karşı konulmaz bir cür'et vermiş, ve İsrail, Hamas liderini Türkiye'de ağırladığı için hakaretler yağdırmaya başlamıştı. İsrail o kadar ileri gitmişti ki, PKK başı Öcalan'ı İsrail'de ağırlamakla, demokratik seçimleri kazanarak Filistin halkının iradesini temsil eden Hamas'ın lideri Meşal'i Ankara'da ağırlamayı aynı kefeye koyuyordu. ABD de aynı şekilde Türkiye'ye ağır eleştiriler yöneltip, "kafanıza göre böyle bir hamle yapmayacaktınız" mealinde uyarılarda bulunuyordu. Fakat nihayetinde Türkiye, ABD ve İsrail'in sözünden çıkmadı ve onların taleplerini Meşal'e bir bir iletti. Başbakan Erdoğan, programında olmasına rağmen Meşal'le görüşmesini iptal etti. Dışişleri organizasyonunda gerçekleşen ziyaret bir anda AKP'ye pas edildi. Türkiye, son yarım asırdır kaybetmeye devam ettiği bölge prestijini bir nebze de olsa kurtaracak olan bu ziyareti, elbirliğiyle İsrail ve ABD taşeronluğuna dönüştürmeyi becerdi! Meşal gibi; onyıllardır şiddet, kaos, katliam ve işgallerle yüz yüze yaşayan ve bir umut ışığıyla ataları Osmanlı'nın torunlarının gözünün içine bakan yüzmilyonlarca bölge insanının umudu bir kez daha kırılmış oldu?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012