Atatürk misyoner çalışmaları reddetmiştir
Mustafa Kemal için İslam inancına sahip çıkmak, vatanın kurtuluşu ve Müslümanların birliği ve milletin devamı için şarttır
20.10.2025 00:10:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Mustafa Kemal için İslam inancına sahip çıkmak, vatanın kurtuluşu ve Müslümanların birliği ve milletin devamı için şarttır.
Siz, Nutuk'a azınlıkların misyonerlik faaliyetlerinin bölücü etkileri ile başlandığını bilir misiniz?
"1919 senesi Mayıs'ının on dokuzuncu günü Samsun'a çıktım" diye başlar Nutuk ve işgali birkaç cümlede özetledikten sonra şöyle devam eder:
"… Memleketin her tarafında Hıristiyan azınlıklar gizli veya açıktan açığa kendi hususi emel ve maksatlarının temini için, devleti bir an evvel çökmesi için yoğun çaba sarf ediyorlar.
Sonradan elde edilen güvenilir malumat ve vesikalarla iyice anlaşılmıştır ki, İstanbul Rum Patrikhanesi'nde kurulan Mavri Mira heyeti, vilayetler dâhilinde çeteler teşkil ve idare etmek, mitingler ve propagandalar yaptırmakla meşgul.
Yunan Kızılhaç'ı ve Resmî Muhacirler Komisyonu, Mavri Mira Heyeti'nin faaliyetlerine hizmet ediyor.
Mavri Mira heyeti tarafından idare olunan Rum okullarının izci teşkilatları, yirmi yaşından yukarı gençler de dâhil olmak üzere her yerde ikmal olunuyor.
Ermeni Patriği Zaven Efendi de, Mavri Mira heyetiyle hemfikir olarak çalışıyor. Ermeni hazırlığı da tamamen Rum hazırlığı gibi ilerliyor.
Trabzon, Samsun ve bütün Karadeniz sahillerinde teşekkül etmiş ve İstanbul'daki merkeze bağlı bulunan Pontus Cemiyeti hiçbir maniyle karşılaşmadan kolaylıkla ve başarıyla çalışıyorlar."
Atatürk'ün Nutuk'u kaleme alırken ilk sayfada değinmek ile dikkat çektiği Patrik Atinegoras, biraz aşağıda ele aldığımız Said Nursi tarafından "gizli Müslüman" olarak tanıtılacaktır…
Atatürk'ün bir inanç problemi yoktur. O, Müslüman bir Türk'tür ve Müslüman Türk'ün vatanını işgal eden haçlı zihniyetinin çeşitli dernekler ve heyetler vasıtasıyla misyonerlik faaliyetlerini yürütürken diğer taraftan işgalcilere destek verdiğinin farkındadır.
Bugün, Dinlerarası Diyalog'un ve misyonerliğin ne demek olduğunu anlayamamış "dindar"lara karşı; dinsiz diye itham edilen Atatürk, inanç üzerinden yapılmak istenenlerin farkında, çok şuurlu bir Müslüman'dır.
Nutuk'un ilerleyen sayfalarında, Pontus konusuna bir kez daha değinir Gazi:
"… 1840 senesinden beri; yani üç çeyrek asırdan beri Rize'den İstanbul Boğazı'na kadar Anadolu'nun Karadeniz havzasında, eski Yunanlılığın ihyası için çalışan bir Rum zümresi mevcut idi.
Amerika Rum göçmenlerinden Rahip Klematios adında biri, ilk Pontus toplantı yerini, şimdi halkın Manastır dediği bir tepede İnebolu'da kurmuştu.
Bu teşkilat mensupları zaman zaman münferit eşkıya çeteleri şeklinde faaliyet gösteriyorlardı.
… Ethniki Hetairia (Etniki Eterya) Cemiyeti propagandacıları ve Merzifon'daki Amerikan müesseseleri tarafından mânen yetiştirilen ve yabancı hükûmetlerin silahlarıyla maddeten takviye edilip cesaret verilen bu havalideki Rum kütlesi de bağımsız bir Pontus hükûmeti kurma emeline düştü.
… Amasya, Samsun havalisi Rum Petropoliti Yermanos'un idaresinde, muntazam bir program halinde faaliyetlerine başladılar.
Samsun'daki Rum komitecilerin başkanı olan Reji Fabrikası direktörü Tokamanidis bir taraftan da merkezî Anadolu ile haberleşme tesisine çalışıyordu.
…Birkaç bin Rumu Sohum'da Haralambos isminde bir adamın başına topladılar.
… Yabancıları Kızılhaç heyetleri arasından gelen subayların da teşkilat kurmak, çetelerin askerî talim ve terbiyeleriyle iştigal etmek ve gelecekteki Pontus hükûmetinin temelini kurmak ile memur oldukları anlaşılıyordu.
4 Mart 1919 tarihinde, İstanbul'da Pontus adıyla yayımlan maya başlayan bir gazetenin baş makalesinde, 'Trabzon vilayetinde Rum cumhuriyetinin tesisine çalışmak maksadıyla yayımlandığı' ilan edilmişti.
… Bafra ve Çarşamba havalisindeki yerli Rumlar sürekli kiliselerde toplanıyor, teşkilatlanmalarını ve teçhizatlanmalarını takviye ediyorlardı.
23 Ekim 1919 tarihinde, Doğu Trakya ve Pontus için merkez olarak İstanbul kabul edilmiş idi. Venizelos, İstanbul'un merkez olarak kabul edilme meselesinin daha sonraki bir tarihe ertelenerek, bunun yerine Pontus hükûmeti kurulması düşüncesini ortaya atmış ve İstanbul patrikhanesine buna göre talimat vermişti…
18 Aralık 1919'da Pontus Rum hükûmeti ismiyle bir hükûmet teşkil etmiş ve teşkilatlanmaya başlamıştı.
… Pontus eşkıyasının kuvveti başta 6 bin-7 bin silahlı idi. Daha sonra her taraftan katılanlarla 25 bin raddesini buldu.
… Pontus çetecilerin icraatı İslam köylerini yakmak, Müslüman halka karşı akıl ve hayale sığmaz zulümler yapmak, cinayetler işlemek gibi hunhar bir sürünün icraatından başka bir şey değildi…" (Prof. Dr. Haydar Baş Hoş Geldin Atatürk eserinden)
Siz, Nutuk'a azınlıkların misyonerlik faaliyetlerinin bölücü etkileri ile başlandığını bilir misiniz?
"1919 senesi Mayıs'ının on dokuzuncu günü Samsun'a çıktım" diye başlar Nutuk ve işgali birkaç cümlede özetledikten sonra şöyle devam eder:
"… Memleketin her tarafında Hıristiyan azınlıklar gizli veya açıktan açığa kendi hususi emel ve maksatlarının temini için, devleti bir an evvel çökmesi için yoğun çaba sarf ediyorlar.
Sonradan elde edilen güvenilir malumat ve vesikalarla iyice anlaşılmıştır ki, İstanbul Rum Patrikhanesi'nde kurulan Mavri Mira heyeti, vilayetler dâhilinde çeteler teşkil ve idare etmek, mitingler ve propagandalar yaptırmakla meşgul.
Yunan Kızılhaç'ı ve Resmî Muhacirler Komisyonu, Mavri Mira Heyeti'nin faaliyetlerine hizmet ediyor.
Mavri Mira heyeti tarafından idare olunan Rum okullarının izci teşkilatları, yirmi yaşından yukarı gençler de dâhil olmak üzere her yerde ikmal olunuyor.
Ermeni Patriği Zaven Efendi de, Mavri Mira heyetiyle hemfikir olarak çalışıyor. Ermeni hazırlığı da tamamen Rum hazırlığı gibi ilerliyor.
Trabzon, Samsun ve bütün Karadeniz sahillerinde teşekkül etmiş ve İstanbul'daki merkeze bağlı bulunan Pontus Cemiyeti hiçbir maniyle karşılaşmadan kolaylıkla ve başarıyla çalışıyorlar."
Atatürk'ün Nutuk'u kaleme alırken ilk sayfada değinmek ile dikkat çektiği Patrik Atinegoras, biraz aşağıda ele aldığımız Said Nursi tarafından "gizli Müslüman" olarak tanıtılacaktır…
Atatürk'ün bir inanç problemi yoktur. O, Müslüman bir Türk'tür ve Müslüman Türk'ün vatanını işgal eden haçlı zihniyetinin çeşitli dernekler ve heyetler vasıtasıyla misyonerlik faaliyetlerini yürütürken diğer taraftan işgalcilere destek verdiğinin farkındadır.
Bugün, Dinlerarası Diyalog'un ve misyonerliğin ne demek olduğunu anlayamamış "dindar"lara karşı; dinsiz diye itham edilen Atatürk, inanç üzerinden yapılmak istenenlerin farkında, çok şuurlu bir Müslüman'dır.
Nutuk'un ilerleyen sayfalarında, Pontus konusuna bir kez daha değinir Gazi:
"… 1840 senesinden beri; yani üç çeyrek asırdan beri Rize'den İstanbul Boğazı'na kadar Anadolu'nun Karadeniz havzasında, eski Yunanlılığın ihyası için çalışan bir Rum zümresi mevcut idi.
Amerika Rum göçmenlerinden Rahip Klematios adında biri, ilk Pontus toplantı yerini, şimdi halkın Manastır dediği bir tepede İnebolu'da kurmuştu.
Bu teşkilat mensupları zaman zaman münferit eşkıya çeteleri şeklinde faaliyet gösteriyorlardı.
… Ethniki Hetairia (Etniki Eterya) Cemiyeti propagandacıları ve Merzifon'daki Amerikan müesseseleri tarafından mânen yetiştirilen ve yabancı hükûmetlerin silahlarıyla maddeten takviye edilip cesaret verilen bu havalideki Rum kütlesi de bağımsız bir Pontus hükûmeti kurma emeline düştü.
… Amasya, Samsun havalisi Rum Petropoliti Yermanos'un idaresinde, muntazam bir program halinde faaliyetlerine başladılar.
Samsun'daki Rum komitecilerin başkanı olan Reji Fabrikası direktörü Tokamanidis bir taraftan da merkezî Anadolu ile haberleşme tesisine çalışıyordu.
…Birkaç bin Rumu Sohum'da Haralambos isminde bir adamın başına topladılar.
… Yabancıları Kızılhaç heyetleri arasından gelen subayların da teşkilat kurmak, çetelerin askerî talim ve terbiyeleriyle iştigal etmek ve gelecekteki Pontus hükûmetinin temelini kurmak ile memur oldukları anlaşılıyordu.
4 Mart 1919 tarihinde, İstanbul'da Pontus adıyla yayımlan maya başlayan bir gazetenin baş makalesinde, 'Trabzon vilayetinde Rum cumhuriyetinin tesisine çalışmak maksadıyla yayımlandığı' ilan edilmişti.
… Bafra ve Çarşamba havalisindeki yerli Rumlar sürekli kiliselerde toplanıyor, teşkilatlanmalarını ve teçhizatlanmalarını takviye ediyorlardı.
23 Ekim 1919 tarihinde, Doğu Trakya ve Pontus için merkez olarak İstanbul kabul edilmiş idi. Venizelos, İstanbul'un merkez olarak kabul edilme meselesinin daha sonraki bir tarihe ertelenerek, bunun yerine Pontus hükûmeti kurulması düşüncesini ortaya atmış ve İstanbul patrikhanesine buna göre talimat vermişti…
18 Aralık 1919'da Pontus Rum hükûmeti ismiyle bir hükûmet teşkil etmiş ve teşkilatlanmaya başlamıştı.
… Pontus eşkıyasının kuvveti başta 6 bin-7 bin silahlı idi. Daha sonra her taraftan katılanlarla 25 bin raddesini buldu.
… Pontus çetecilerin icraatı İslam köylerini yakmak, Müslüman halka karşı akıl ve hayale sığmaz zulümler yapmak, cinayetler işlemek gibi hunhar bir sürünün icraatından başka bir şey değildi…" (Prof. Dr. Haydar Baş Hoş Geldin Atatürk eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.