Avrupa'nın en şişmanı Türkiye
EndoBridge Kurucu Başkanı Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, Türkiye’nin Avrupa’da en şişman ülkeler sıralamasında birinci sıraya yükseldiğini belirterek, "Türkiye’de erişkinlerde 3 kişiden biri obez, biri fazla kilolu, sadece biri normal kiloludur" dedi
29.10.2018 00:00:00





EndoBridge yıllık toplantılarının altıncısı Antalya'da gerçekleştirildi. EndoBridge Kurucu Başkanı Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, sağlık alanında dünyada birçok ilke imza atan bu uluslararası projenin 2018 yıllık toplantısının 41 ülkeden 578 katılımcıyı buluşturduğunu ve bu yıl en yüksek yabancı delege ve en yüksek ülke sayısına ulaştığını belirtti.
Prof. Dr. Yıldız, programda diyabet, obezite, lipid bozuklukları, tiroid, kemik ve osteoporoz, hipofiz, böbreküstü bezi, nöroendokrin tümörler, kadın ve erkek üreme endokrinolojisi dahil olmak üzere endokrinolojinin tüm problemlerine güncel yaklaşım kapsamlı bir şekilde ele alındığını bildirdi.
1970'li yıllardan beri çocuk ve erişkin obezitesi sıklığının üç katına çıktığını kaydeden Prof. Dr. Yıldız, günümüzde dünyadaki fazla kilolu ve obez birey sayısının 2 milyarın üzerinde olduğuna dikkat çekti.
1970'li yıllardan beri çocuk ve erişkin obezitesi sıklığının üç katına çıktığını kaydeden Prof. Dr. Yıldız, günümüzde dünyadaki fazla kilolu ve obez birey sayısının 2 milyarın üzerinde olduğuna dikkat çekti.
'3 kişiden biri obez'
Türkiye'nin dünyada en şişman ülkeler sıralamasında birinci sıraya yükseldiğini belirten Prof. Dr. Yıldız, "Türkiye'de erişkinlerde 3 kişiden biri obez, biri fazla kilolu, biri normal kiloludur. Obezite vücutta yağ miktarının artmasıdır. Tanıda en sık kullanılan kriter vücut kitle indeksi (VKİ)'dir. VKİ, kilogram cinsinden ağırlığın metre cinsinden boyun karesine bölünmesi ile elde edilen rakamdır. VKİ'nin 18.5-25 arasında olması normal, 25-30 arası fazla kiloluluk, 30'un üzerinde olması ise obezite olarak değerlendirilir.
Ancak, bu kaba bir rakamdır ve vücuttaki yağ miktarını her zaman doğru olarak yansıtmaz, yağ dağılımı hakkında fikir vermez, ırk ve etnik gruplara göre farklılık gösterir ve ileri yaşlarda yanıltıcı olabilir.
Vücudunda yağ fazlalığı olan erişkinlerin yaklaşık yarısı, çocuk ve ergenlerin yüzde 25-50'si normal VKİ'ne sahiptir. Klinik değerlendirmelerde vücut yağ dağılımı hakkında da fikir sahibi olabilmek için bel çevresinin de ölçülmesi önemlidir. Erkeklerde 94 santimetre, kadınlarda ise 80 cm üzeri metabolik hastalık riskinin arttığını gösterir" ifadelerine yer verdi.
Ancak, bu kaba bir rakamdır ve vücuttaki yağ miktarını her zaman doğru olarak yansıtmaz, yağ dağılımı hakkında fikir vermez, ırk ve etnik gruplara göre farklılık gösterir ve ileri yaşlarda yanıltıcı olabilir.
Vücudunda yağ fazlalığı olan erişkinlerin yaklaşık yarısı, çocuk ve ergenlerin yüzde 25-50'si normal VKİ'ne sahiptir. Klinik değerlendirmelerde vücut yağ dağılımı hakkında da fikir sahibi olabilmek için bel çevresinin de ölçülmesi önemlidir. Erkeklerde 94 santimetre, kadınlarda ise 80 cm üzeri metabolik hastalık riskinin arttığını gösterir" ifadelerine yer verdi.
'Obezite kronik bir hastalık'
Türkiye'de obezitenin önlenmesi ile tüm ölümlerin erkeklerde yüzde 11'inin, kadınlarda yüzde 16'sının önlenebilmesinin mümkün olduğunun altını çizen Prof. Dr. Yıldız, "Obezitenin önlenmesi ve tedavi edilmesindeki başarısızlığın en önemli nedenlerinden biri, obezitenin kişinin kontrolünde bir yaşam tarzı biçimi sonucu oluştuğu ve şişman bireylerin kilo almalarından kendilerinin sorumlu olduğu düşüncesidir.
Oysa obezite kompleks, ilerleyici ve tekrarlayıcı, kronik bir hastalıktır. Bireyin kendi kontrolünde olmayan genetik, biyolojik, psikososyal ve çevresel pek çok faktör de obezite gelişiminde rol oynar. Metabolizma ve hormon dengemizden pazarlama güçlerine kadar birçok etken, vücutta aşırı yağ birikimine eğilim ve duyarlılığımızı belirler. Obeziteyi basitçe bir vücut ağırlığı, imaj ya da irade problemi olarak tanımlamak yerine hastalığa duyarlılığı ve karmaşıklığı dikkate alan insan odaklı ve dört boyutlu olduğu unutulmamalıdır" diye konuştu.
İHA
Oysa obezite kompleks, ilerleyici ve tekrarlayıcı, kronik bir hastalıktır. Bireyin kendi kontrolünde olmayan genetik, biyolojik, psikososyal ve çevresel pek çok faktör de obezite gelişiminde rol oynar. Metabolizma ve hormon dengemizden pazarlama güçlerine kadar birçok etken, vücutta aşırı yağ birikimine eğilim ve duyarlılığımızı belirler. Obeziteyi basitçe bir vücut ağırlığı, imaj ya da irade problemi olarak tanımlamak yerine hastalığa duyarlılığı ve karmaşıklığı dikkate alan insan odaklı ve dört boyutlu olduğu unutulmamalıdır" diye konuştu.
İHA
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.