Suriye'de dramlar bitmiyor. Yerle bir edilmiş bir ülke, yokluğa, sürgüne ve ölüme mahkum edilmiş Müslümanlar.
50 bin Müslüman Akdeniz ve Ege'de boğuldu. Yüz binlerce Müslüman AB kapılarında aşağılanmakta. Din değiştirmeye zorlanmakta. Siyasi koz olarak kullanılmakta.
Ülkemizde de aynı tablo. 3 milyondan fazla mülteci. Çoğu kamplarda. Kimisi ailecek sokaklarda, fuhuş pazarlarından bahsediliyor. Organ mafyası bu insanlara el atmış. Dilencilik ve çöplerde ekmek çıkarma zaten bir sektör.
Aylan bebeğin sahile vurmuş cesedi yürek taşıyan her insanı titretti. Aylan bebek şanslıydı (!) annem nerde, babam nerde, diye soramadı.
Ümran bebek ise yerle bir edilmiş bir binanın enkazından çıkarıldı. Ambülans koltuğuna oturtulmuş. Yüzü kanlı, üstü toprak içinde. Ağlayamıyor bile. Elini alnına götürdü. Eline bulaşan kana bakıyor.
Bu kan, kendi kanı ama kime ne yapmıştı da kanını akıtmıştı Ümran bebeğin. Kendine geldiğinde annesini soracak, babasını, kardeşlerini soracak. Kim, nasıl cevap verecek Ümran'a?
Bunlar gibi Suriye'de yaşanan binlerce, on binlerce dramın daha doğrusu Müslüman'ın, masumların ahı ülkemizi de vurdu. Siyasi olarak vurdu. Ekonomik olarak vurdu. Sosyal olarak vurdu. İmani olarak vurdu.
Ülkemizin doğusunda da Suriye şehirlerine benzer yerle bir olmuş şehir manzaraları var. Şehit tabutlarının yanında Türk Bayrağına sarılı minicik tabutlar var. Yine sıralı şehit tabutlarına koşan, 'benim babam hangisi' diye feryat eden çocukları görüyoruz. Gaziantep'te bir düğüne bile saldırdılar.
Türkiye, Binali Yıldırım hükümetiyle gerçek tabloyu görmeye başladı. Suriye'de yanlış yaptığımızı, yanlış tarafta olduğumuzu görmeye başladı ki, bizzat Sayın Yıldırım, 'Suriye politikasını baştan aşağı yenileyeceğiz' dedi.
Hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş da, Türkiye'nin bugün başına gelen birçok şeyin Suriye'deki durum ve Suriye politikasının bir sonucu olduğunu söyledi.
Kısmen doğru olsa da başlangıç Suriye değil Iraklı Nur bacının feryadını duymamalarından ötürüdür.
Evet, Nur bacı feryat ediyordu! İslam ülkelerine ve Müslümanlarına bu feryadını bir mektup ile ulaştırmıştı. Bizde bu mektubu seslice okumaya, duyurmaya çalıştık ama kimse duymadı. Nur bacı ne mi diyordu?
"Bismillahirrahmanirrahim
Allah için bizleri öldürün! Halkıma, Ramadi'nin, Halidiye'nin ve Felluce'nin insanlarına; erdem ve onurlarını kaybetmeyen tüm dünyadaki insanlara?
Siz sıcak evlerinizde karınlarınızı doyurup, sevdiklerinizle bir arada otururken, sizler derin uykuda iken Amerikalıların, bize yaşattığı uykusuz geceleri, sizler giyinikken bizim yaşadığımız çıplaklığı, bizi soyup önlerinde sıraya dizmelerini nasıl anlatabilir, nasıl kelimelere dökebilirim!
...
Siz ey bizim dinî liderlerimiz olarak ortalarda tozup gezenler! Amerikalıların bize reva gördüğü bu cinsel ve hayvanî eziyetler karşısında hâlâ nasıl oluyor da açık alınla ortalarda görünebiliyorsunuz?!
Peygamber Efendimizin "en değerli hazineniz" buyurduğu haysiyet ve şerefinizi çiğnetmekten pek sıkılmış gibi görünmüyorsunuz.
Bizi ve kendinizi birkaç dolar kırıntısı karşılığında pazarlardaki köleler gibi Amerikalılara ve Siyonistlere mi sattınız? Haysiyet ve şerefinizi ne çabuk kaybettiniz?
...
Burada yapılanlar, Siyonistlerin hapishanelerde Filistinli gençlere ve kadınlara yaptıklarından daha berbat. Orada fizikî işkence yapıyorlardı. Oysa burada her gün ırzımıza geçiyorlar. Vahşi, kana susamış hayvanlar gibi bedenlerimize saldırıyorlar. Avazımız çıktığı kadar çığlıklar atıyoruz; ama kimsenin bizi duyduğu yok!
Elinize geçen bütün silahlarla bu hapishaneye saldırın! Hem onları hem de bizleri öldürün! Biz çoktan ölüme razıyız. Burayı yerle bir edin! Hepimizin karnında onların piçleri var! Çoğumuz hamileyiz! Biz dünden ölüme razıyız!
? Allah rızası için! Size yalvarıyoruz. Bacınız Nur."
Evet, o çığlığı duysaydınız güneş İslam coğrafyasına bugün çok farklı doğardı.
50 bin Müslüman Akdeniz ve Ege'de boğuldu. Yüz binlerce Müslüman AB kapılarında aşağılanmakta. Din değiştirmeye zorlanmakta. Siyasi koz olarak kullanılmakta.
Ülkemizde de aynı tablo. 3 milyondan fazla mülteci. Çoğu kamplarda. Kimisi ailecek sokaklarda, fuhuş pazarlarından bahsediliyor. Organ mafyası bu insanlara el atmış. Dilencilik ve çöplerde ekmek çıkarma zaten bir sektör.
Aylan bebeğin sahile vurmuş cesedi yürek taşıyan her insanı titretti. Aylan bebek şanslıydı (!) annem nerde, babam nerde, diye soramadı.
Ümran bebek ise yerle bir edilmiş bir binanın enkazından çıkarıldı. Ambülans koltuğuna oturtulmuş. Yüzü kanlı, üstü toprak içinde. Ağlayamıyor bile. Elini alnına götürdü. Eline bulaşan kana bakıyor.
Bu kan, kendi kanı ama kime ne yapmıştı da kanını akıtmıştı Ümran bebeğin. Kendine geldiğinde annesini soracak, babasını, kardeşlerini soracak. Kim, nasıl cevap verecek Ümran'a?
Bunlar gibi Suriye'de yaşanan binlerce, on binlerce dramın daha doğrusu Müslüman'ın, masumların ahı ülkemizi de vurdu. Siyasi olarak vurdu. Ekonomik olarak vurdu. Sosyal olarak vurdu. İmani olarak vurdu.
Ülkemizin doğusunda da Suriye şehirlerine benzer yerle bir olmuş şehir manzaraları var. Şehit tabutlarının yanında Türk Bayrağına sarılı minicik tabutlar var. Yine sıralı şehit tabutlarına koşan, 'benim babam hangisi' diye feryat eden çocukları görüyoruz. Gaziantep'te bir düğüne bile saldırdılar.
Türkiye, Binali Yıldırım hükümetiyle gerçek tabloyu görmeye başladı. Suriye'de yanlış yaptığımızı, yanlış tarafta olduğumuzu görmeye başladı ki, bizzat Sayın Yıldırım, 'Suriye politikasını baştan aşağı yenileyeceğiz' dedi.
Hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş da, Türkiye'nin bugün başına gelen birçok şeyin Suriye'deki durum ve Suriye politikasının bir sonucu olduğunu söyledi.
Kısmen doğru olsa da başlangıç Suriye değil Iraklı Nur bacının feryadını duymamalarından ötürüdür.
Evet, Nur bacı feryat ediyordu! İslam ülkelerine ve Müslümanlarına bu feryadını bir mektup ile ulaştırmıştı. Bizde bu mektubu seslice okumaya, duyurmaya çalıştık ama kimse duymadı. Nur bacı ne mi diyordu?
"Bismillahirrahmanirrahim
Allah için bizleri öldürün! Halkıma, Ramadi'nin, Halidiye'nin ve Felluce'nin insanlarına; erdem ve onurlarını kaybetmeyen tüm dünyadaki insanlara?
Siz sıcak evlerinizde karınlarınızı doyurup, sevdiklerinizle bir arada otururken, sizler derin uykuda iken Amerikalıların, bize yaşattığı uykusuz geceleri, sizler giyinikken bizim yaşadığımız çıplaklığı, bizi soyup önlerinde sıraya dizmelerini nasıl anlatabilir, nasıl kelimelere dökebilirim!
...
Siz ey bizim dinî liderlerimiz olarak ortalarda tozup gezenler! Amerikalıların bize reva gördüğü bu cinsel ve hayvanî eziyetler karşısında hâlâ nasıl oluyor da açık alınla ortalarda görünebiliyorsunuz?!
Peygamber Efendimizin "en değerli hazineniz" buyurduğu haysiyet ve şerefinizi çiğnetmekten pek sıkılmış gibi görünmüyorsunuz.
Bizi ve kendinizi birkaç dolar kırıntısı karşılığında pazarlardaki köleler gibi Amerikalılara ve Siyonistlere mi sattınız? Haysiyet ve şerefinizi ne çabuk kaybettiniz?
...
Burada yapılanlar, Siyonistlerin hapishanelerde Filistinli gençlere ve kadınlara yaptıklarından daha berbat. Orada fizikî işkence yapıyorlardı. Oysa burada her gün ırzımıza geçiyorlar. Vahşi, kana susamış hayvanlar gibi bedenlerimize saldırıyorlar. Avazımız çıktığı kadar çığlıklar atıyoruz; ama kimsenin bizi duyduğu yok!
Elinize geçen bütün silahlarla bu hapishaneye saldırın! Hem onları hem de bizleri öldürün! Biz çoktan ölüme razıyız. Burayı yerle bir edin! Hepimizin karnında onların piçleri var! Çoğumuz hamileyiz! Biz dünden ölüme razıyız!
? Allah rızası için! Size yalvarıyoruz. Bacınız Nur."
Evet, o çığlığı duysaydınız güneş İslam coğrafyasına bugün çok farklı doğardı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025
- Bantçılar, izah ve mizah / 03.05.2025
- Erdoğan ‘kuklacıyı’ ne zaman görecek? / 02.05.2025
- 1 Mayıs’ta (bugün) neler olacak / 01.05.2025
- Emek, alın teri eşittir kul hakkıdır / 30.04.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025
- Bantçılar, izah ve mizah / 03.05.2025
- Erdoğan ‘kuklacıyı’ ne zaman görecek? / 02.05.2025
- 1 Mayıs’ta (bugün) neler olacak / 01.05.2025
- Emek, alın teri eşittir kul hakkıdır / 30.04.2025