Ayşe Çavuş: Dağların gölgesinde bir kahraman
Kurtuluş Savaşı'nın tozlu yollarında, erkeklerin omuz omuza savaştığı cephelerde bir kadın vardı: Ayşe Çavuş. Gerçek adıyla Ayşe Altuntaç, halk arasında "Çete Ayşe" ya da "Binbaşı Ayşe" olarak da anılır
10.10.2025 12:53:00 / Güncelleme: 10.10.2025 12:56:47
Hasan Gündoğdu
Hasan Gündoğdu





O, yalnızca bir asker değil; aynı zamanda bir anne, bir eş ve bir milletin bağımsızlık hayaline adanmış bir yürekti.
Hayatının izleri
Selanik kökenli bir ailenin kızı olarak dünyaya geldi. Genç yaşta İzmir'e yerleşti. Eşi Osmanlı ordusunda binbaşıydı ve Balkan Savaşları'nda şehit düştü.
Bu kayıp, Ayşe Hanım'ın hayatında bir dönüm noktası oldu. Eşinin intikamını almak ve vatanı savunmak için silaha sarıldı.

Mücadeleye katılışı
1919'da İzmir'in işgaliyle birlikte Ayşe Hanım, çocuklarını güvenli bir yere gönderip ziynet eşyalarını satarak silah ve teçhizat temin etti. Ardından Aydın'a giderek bir süvari müfrezesi kurdu. Bu müfreze, zamanla düzenli orduya katıldı ve Ayşe Hanım resmi olarak askerî rütbe aldı.
Sakarya Meydan Muharebesi'nde sol kasığından yaralandı, ama iyileşir iyileşmez tekrar cepheye döndü. Salihli, Demirci, Gördes ve Kütahya gibi bölgelerde aktif çatışmalara katıldı. 9 Eylül 1922'de İzmir'e giren Türk birliklerinin arasında yer aldı.

Rütbesi ve onuru
Ayşe Çavuş, Türk ordusunda rütbe alan ilk kadınlardan biri olarak tarihe geçti. Mücadelesi ve cesareti sayesinde binbaşılığa kadar yükseldi. Bu, sadece onun değil, Türk kadınının da savaş meydanlarında yer alabileceğini gösteren bir dönüm noktasıydı.

Mirası ve anısı
Ayşe Çavuş'un hikâyesi, sadece bir kahramanlık destanı değil; aynı zamanda bir milletin bağımsızlık uğruna verdiği mücadelede kadınların da ne denli önemli bir rol oynadığını gösteren bir örnektir. 1967 yılında Aydın'da vefat etti, ancak adı hâlâ dağlarda yankılanan bir cesaret hikâyesi olarak yaşamaya devam ediyor.
Ayşe Çavuş'un hikâyesi, "kadınlar cephede ne yapabilir ki?" sorusuna verilen en güçlü cevaptır. O, bir milletin özgürlük mücadelesine omuz veren, silah kuşanan, dağlara çıkan ve asla geri adım atmayan bir kadındı. Bugün onun adını anmak, sadece geçmişe saygı değil; aynı zamanda geleceğe ilham vermektir.
Hayatının izleri
Selanik kökenli bir ailenin kızı olarak dünyaya geldi. Genç yaşta İzmir'e yerleşti. Eşi Osmanlı ordusunda binbaşıydı ve Balkan Savaşları'nda şehit düştü.
Bu kayıp, Ayşe Hanım'ın hayatında bir dönüm noktası oldu. Eşinin intikamını almak ve vatanı savunmak için silaha sarıldı.

Mücadeleye katılışı
1919'da İzmir'in işgaliyle birlikte Ayşe Hanım, çocuklarını güvenli bir yere gönderip ziynet eşyalarını satarak silah ve teçhizat temin etti. Ardından Aydın'a giderek bir süvari müfrezesi kurdu. Bu müfreze, zamanla düzenli orduya katıldı ve Ayşe Hanım resmi olarak askerî rütbe aldı.
Sakarya Meydan Muharebesi'nde sol kasığından yaralandı, ama iyileşir iyileşmez tekrar cepheye döndü. Salihli, Demirci, Gördes ve Kütahya gibi bölgelerde aktif çatışmalara katıldı. 9 Eylül 1922'de İzmir'e giren Türk birliklerinin arasında yer aldı.

Rütbesi ve onuru
Ayşe Çavuş, Türk ordusunda rütbe alan ilk kadınlardan biri olarak tarihe geçti. Mücadelesi ve cesareti sayesinde binbaşılığa kadar yükseldi. Bu, sadece onun değil, Türk kadınının da savaş meydanlarında yer alabileceğini gösteren bir dönüm noktasıydı.

Mirası ve anısı
Ayşe Çavuş'un hikâyesi, sadece bir kahramanlık destanı değil; aynı zamanda bir milletin bağımsızlık uğruna verdiği mücadelede kadınların da ne denli önemli bir rol oynadığını gösteren bir örnektir. 1967 yılında Aydın'da vefat etti, ancak adı hâlâ dağlarda yankılanan bir cesaret hikâyesi olarak yaşamaya devam ediyor.
Ayşe Çavuş'un hikâyesi, "kadınlar cephede ne yapabilir ki?" sorusuna verilen en güçlü cevaptır. O, bir milletin özgürlük mücadelesine omuz veren, silah kuşanan, dağlara çıkan ve asla geri adım atmayan bir kadındı. Bugün onun adını anmak, sadece geçmişe saygı değil; aynı zamanda geleceğe ilham vermektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.