Baba devlete giden yol: Milli Ekonomi Modeli

Prof. Dr. Haydar Baş'ın hayatını ve çalışmalarını incelediğimizde bütün hizmet ve yatırımlarının "insan olgusu" üzerine bina edildiğini görürüz. Sayın Baş'ın tüm fikirleri insan mutluluğu ve insanın refahı için hazırlanmış, toplumda yaşayan hiçbir fert, hiçbir ayrım gözetilmeden ve ihmal edilmeden hizmete layık olarak ele alınmıştır.2005 yılında kitaplaştırdığı "Milli Ekonomi Modeli" ve "Sosyal Devlet-Milli Devlet" tezleriyle tüm zamanların ekonomik sistemlerini adeta rafa kaldıran Prof Baş 42 ülkede modelin uygulanmaya başlamasıyla birlikte haklılığını tüm dünyaya ispat etti. Gel gelelim ki, Sn. Baş'ın bugün tüm iktisat bilimcilerini hayran bırakan, insan eksenli milli ekonomi düşüncesinin dünü de oldukça ilgi çekicidir. "Sadece cebini doldurduğun insan, kalkınmış demek değildir" diyen Sn. Haydar Baş, 17 yıl önce kaleme aldığı bir yazısında yine insanın yararına dönük bir anlayışı savunuyordu:"Kalkınma deyince insanın maddi ve manevi boyutlarda ilerlemesi, bir sonraki durumunun, bir evvelki durumundan daha iyi olması anlaşılır. Günümüzde her ne hikmetse kalkınma denildiği zaman insanların iktisadi yapısının güçlü olmasının anlaşıldığını, maneviyatla hiçbir ilgi ve alaka kurulmadığını görüyoruz. Halbuki benim anlayışıma göre, kalkınma, bizitihi insanın kazanılmasıdır? Asıl dava, insanı kalkındırmaktır. Sen kendisiyle çatışma halinde bulunan, kendisiyle daima kavga halinde bulunan bir insana ne kadar iktisadi imkanlar, ekonomik imkanlar temin edersen et, o insan kalkınmış sayılmaz." (Prof. Dr. Haydar Baş, Mesaj Dergisi, Aralık 1994, Başyazı)"Bugün dünya durağan bir ekonomik dönemi yaşamaya başladı. Sürekli büyümesi lazım. İktisadi kurallarda, ülkelerin sürekli büyümesi gerekiyor. Toplumların sürekli büyümesi gerekiyor. Bu büyüme, bu hız durduğu zaman, kesildiği zaman, sistemler geriye gitmeye hatta çökmeye başlar. Şimdi kanaat-i şahsiyemiz o ki, gerek ABD'nin şahsında gerek AB'nin şahsında şu anda uygulanmakta olan ekonomik sistemler batmak üzeredir." (Prof. Dr. Haydar Baş, Nisan 1999, Ankara)Dünyada diğer iktisadi görüşlerin devrinin bittiğini, Milli Ekonomi Modeli devrinin başladığını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli'nin bir milli devletin olmazsa olmazı olduğunu belirtiyor ve "bir ömür verdim" diyerek hazırladığı Model'i ile ilgili olarak şunları dile getiriyor:"Yıllarca bize ait olmayan kültürlerin mahsulü olan ekonomi politikalarının uygulanması, bizi içinde bulunduğumuz noktaya taşımıştır. Türkiye'nin gelip dayandığı vaziyet gösteriyor ki, artık taşıma su ile değirmen dönmez. Ecnebiden alınan akıl ile Türk milletinin yüzü gülmez. Kendi çözümü olmayanlar öyle veya böyle yabancıların akıl ve talimatlarıyla icraat yapmak zorundadırlar. Bu ecnebi aklı ile bugüne kadar siyaset yapanlar ve hükümet olanlar yüzünden vatan toprakları satıldı, devlet ve milletin en kârlı işletmeleri yabancılara peşkeş çekildi, köylümüz-çiftçimiz, işçimiz-memurumuz, emeklimiz, esnafımız sanayicimiz, hülasa yüce milletimiz meteliksiz bırakıldı. Terör aldı başını gitti. Bu süreçte AB, ABD ve IMF şefleri sevindi, ama Türk milletinin yüzü gülmedi. Kalkınamayan, kalkınmak için çırpındıkça global bataklıkta dibe vuran topluluklar böyle ortaya çıktı. Ulusal Sosyal Devlet projesini ortaya atan, zayıf devleti değil, her işte halkı ile eşit şartlarda el ele güçlü bir devleti, yani "baba devlet"i tanıtan ve takdim eden bu tez Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet-Milli Devlet tezleri kurtuluşumuza kaynak olacaktır.Milli Ekonomi Modeli diğer denenmiş iktisat sistemleri karşısında ekonomide bir alternatif model, bir antitez değil, problemler için yegâne tezdir. Ülkeleri sömürmeyi hedef alan küresel güçlere karşı verilen mücadelenin adı ve küreselleşmenin tek panzehiridir.Tezimiz sadece ülkemizi değil, dünya halklarını da refaha ve gerçek mutluluğa kavuşturacak yegâne çözümdür. Milli Ekonomi Modeli uygulandığı zaman Türk milleti gerçek sosyal adalete, adaletli gelir dağılımına, tam istihdama ve sürekli büyümeye kavuşabilecektir. Milli Ekonomi Modeli'ni iktidara taşındığında her Türk vatandaşı 'elveda fakirlik, uğurlar olsun yoksulluk; merhaba zenginlik, hoşgeldin zenginlik' diyecektir". (Prof. Dr. Haydar Baş, Temmuz 2009)