Geçtiğimiz hafta sonu YenimesajTV YouTube kanalında yeni bir program başladı.
"Baba dostu."
Programın ismi de formatı da Genel Başkanımız Hüseyin Baş tarafından belirlenip tavsiye edildi. Ben de programın ilk konuğuydum ve gençlik yıllarımdan beri Hocamla yaşadığımız hatıralar ve Hocamın hayata olaylara bakışından örnekler sunmaya çalıştım.
Aslında Hocamla ilgili anlatılacaklar değil 1-2 program, belki yüzlerce programa ancak sığar. Hocam bütün hayatı boyunca son nefes muhasebesi ile yaşadı. Yaptığı her işte 'Allah bu yaptığımdan razı mıdır' düsturu ile hareket etti.
"El kârda Gönül yarda" veya "Halk içinde Hak'la beraber" ifadelerinin zamanımızda yaşamış en güzel örneği idi.
Bir toplantıda, "Annem beni genç bir kız hassasiyetiyle yetiştirdi. O yüzden bu fakir günahtan nasibini almamıştır" demişti. Yine başka bir seferde "Ben çocukken İmam Ali Efendimize müthiş bir sevgi beslerdim. O'nu peygamber gibi zannederdim. Hâlbuki O'nu bana kimse anlatmamıştı" demişti.
İlk vaazını Akçaabat'ın en büyük camilerinden Ak Camii'nde veren Hocam, henüz imam hatip lisesi orta birinci sınıftaydı. Yani 11-12 yaşlarında idi. O çağlardan ömrünün son gününe kadar aynı gayret, aynı çaba ve aynı iştiyakla Hak yolundan zerre sapmadan, istikamet üzere yoluna devam etmiş ve kendisi gibi binlerce gencin yetişmesine vesile olmuştu. Ortaokulda, lisede, üniversitede Hak yolunda en önde koşan hep o olmuştu.
Isparta'da ve Trabzon Lisesi'nde öğretmenlik yılları da aynı çaba ve gayretle geçmişti. Nemelazımcılıktan uzak ve en iyi öğrencileri yetiştirmek, onlara, topluma ve kendilerine yararlı olabilme yollarını öğretmek, ayrıca bir vesile ile aileleriyle irtibat kurup aynı eğitimi onlara da verme gayreti içerisinde olmuştu.
Öğretmenliği bıraktıktan sonra da toplumun ve çevresinin, eğitim ve irşadını ömrünün sonuna kadar devam ettirmişti.
Bakü Devlet Üniversitesi'ndeki derslerine başka fakültelerden öğrencilerin yanı sıra, aynı okulda ders veren hocalar da katılmakta, dersleri tam bir konferans havasında geçmekteydi.
Hocamın kültür hayatımıza katkıları da oldukça çoktur. Birlik ve beraberlik üzerine başlayan konferanslar serisi, "Milli ve Dini Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler" konferansları ile devam etmişti.
Basın ve yayın hayatı ise;
İcmal dergisi ile başlayıp Yeni Mesaj gazetesi ile devam etmişti.
50'yi aşkın kitapla devam eden kültürel faaliyetleri ile İslam'ın asr-ı saadetteki gibi aslına en yakın şekilde yaşayabilmenin yollarını öğretmişti.
Yok olmakla karşı karşıya olan imparatorluğun küllerinden yeni bir devlet kurarak özgürlüğümüzü ve bağımsızlığımızı adeta canavarların ağzından alarak milletine hediye eden Atatürk'ü gerçek yönleriyle bize anlatmıştı.
Aradan geçen yıllar boyunca ekilen fitnelerle unutturulmaya yüz tutmuş Atatürk'ü milleti ile yeniden buluşturmuş, bunun için onlarca konferanslar düzenlemiş, TV konuşmaları yapmış, makaleler ve en önemlisi Hoş Geldin Atatürk kitabını yazmış, soyunun Ehlibeyt'ten geldiğinin ispat etmişti.
Ehlibeyt Külliyatını, Milli Ekonomi Modeli'ni, bunların onlarca kongrelerini daha önceki yazılarımızda gündem etmiştim.
Ticari şirketleri, hastaneleri, okulları, sanayi şirketleri hepsi bir başarı hikâyesidir.
Yaşadığı toplumu için bu kadar çalışmanın yanında ibadet hayatı ile de herkese örnek olan Hocam, farz ibadetlerine nafileleri de ilave eder, neredeyse senenin yarısını oruçlu geçirirdi.
Günümüz toplumundan çok farklı bir takva anlayışına sahip olan Hocam, iftar sofrasına çok önem verir, bu önemi de oruca verdiği değere atfederdi.
Bir keresinde bana, "oğlum iftar soframız zengin olsun ki oruç ona ne kadar değer verdiğimizi anlasın" demişti.
Evinin önündeki arabalarının yanından geçerken gözleri dolar, şükreder ve "Rabbimden bir tane ayağımı yerden kesecek binek istemiştim, onun bana bahşettiklerine bakın" derdi.
"Süleyman malı çok severdi, rabbine çok hamd etmek için" ayetinin adeta canlı örneği gibiydi.
Bu örnekleri sayfalar, kitaplar boyu sıralayabiliriz.
Birgün sabah namazı için Bilal abi ile asmanın altında Hocamı beklerken biraz gecikmeli gelmişti yanımıza. Geldiğinde "Banyoda düştüm. Başımı çarpıp ölebilirdim. Hiçbir hazırlığımız yok" deyip ağlamaya başlamıştı. Geçmiş olsun dileklerimizden sonra içimden, Hocam siz daha ne yapacaksınız diye geçirmiştim.
Rabbinin verdiği nimetlerin karşılığını hiçbir ibadetle ödemeyeceğini çok iyi bilen üstadımız kulluğun ve tevazunun zirvesinde yaşıyordu.
Adeta asr-ı saadetten günümüze gelmiş ve İslam en güzel nasıl yaşanır bize yaşayarak gösteren Hocamızı, her fırsatta, her ortamda anlatmak, bizim en büyük hedefimiz olmalı.
Örnek alacağımız rol model odur. Herkese örnek göstereceğimiz rol model odur.
Onu anlatmak Ehlibeyt'i anlatmaktır.
Onu anlatmak Peygamber'i anlatmaktır.
Onu anlatmak Allah'ı anlatmaktır.
Çünkü onun yolu Allah'ın, Peygamberin ve Ehlibeyt'in yoludur.
- İpin ucu kaçtı / 18.09.2021
- El Kaide, Taliban, İŞİD / 13.09.2021
- Unutturulan hakikatler / 03.09.2021
- Sonradan görmeler... / 02.04.2021
- Demokratik krallık / 27.03.2021
- Aidiyet duygusu / 20.03.2021
- Yine haklı çıktı / 13.03.2021
- Ölçüyü Ehl-i Beyt’ten almak / 06.03.2021
- İkra kitabeke / 26.02.2021