Şu an bir fotoğrafa bakıp yazı yazdığımı itiraf ediyorum. Başında yün takkesi, bembeyaz sakalı mahçup, mahzun, endişeli yüz ifadesi ile çaresizce uzaklara bakıyor.
Bu fotoğrafı büyütüp "manşet" atmak gerekseydi acaba hangi kelimeler yazılırdı.
Sizi fazla merakta bırakmamak için fotoğrafın alt yazısına bakalım.
"Yakalandığı bildirilen terör örgütü sözde üst düzey yöneticilerinden Cemil Bayık'ın babası Mustafa Bayık: "Ben onu evladım olarak görmüyorum" dedi... Oğlunu en son 26 yıl önce gördüğünü ve onu evlatlıktan reddettiğini anlatan Bayık "Cemil, Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi son sınıfta okurken örgüte katıldığını öğrendik. O tarihten sonra da hiç görmedim. Onu evlatlıktan reddettim. Onu evladım olarak da görmüyorum. 26 yıldır annesini babasını sormayan bir evladı ben istemem. Ben onları devlete millete faydalı olmaları için okuttum, devlete karşı olsunlar diye okutmadım" (Yeni Mesaj).
Fotoğraftaki bu babanın sözleri üzerinde düşünmemiz lazımdır. Okul, evladımızın yetiştiği, bilgilendiği, geleceğe hazırlandığı, toplumun en hassas bağlarının örüldüğü yerdir.
Bu babayı sızlatan korku yıllardır ciğerleri kavurmadı mı?
Anadolu'dan gelmiş bir öğrenci ile konuşuyorum.
-Nasıl İstanbul'a alıştın mı?
-Ne bileyim biraz zor.
-Niye?
-Daha ilk günden sınıfta ayırımcılık, kayırımcılık, sataşma... başladı. Ne yapacağımı şaşırdım.
İlkokuldan üniversiteye eğitim meselesi hâlâ istenilen düzeyde başarılamadı.
Üniversite öğrencilerinin sorunları diz boyu.
Karaelmas üniversitesi önünden geçiyordum. İki öğrenci aralarında konuşuyorlar:
-Dördüncü sınıfa geldik hâlâ cepte yol parası yok.
''Üniversite''lerin en önemli problemlerinden birisi "kalacak yer" teminidir.
Yeme, içme, ilaç, dinlenme, spor, ilgi, sevgi, güven, atılım, araştırma, geliştirme, destekleme topyekün bütün ihtiyaçlar en verimli bir şekilde öğrenciye ulaştırılması lazımdır.
Devletin verdiği burs, yurt imkânları, yemek servisi ve daha bir çok hizmetler artırılmalıdır.
Öğrenci de vefalı, çalışkan, faydalı birer fert olarak topluma kazandırılmalıdır.
Okul idaresi, öğretmenler, çalışanlar emanet aldıkları öğrencileri ilim yolunda en mükemmel şekilde yetiştirmelidirler, korumalıdırlar.
Öğrencinin sadece maddi ihtiyaçlarını karşılamakla iş bitmez.
Onun hayata bakışı, umutlu, sabırlı, kendine güvenen, doğru, sevgi dolu, merhametli, saygılı, terbiyeli, gönül ve fikir bütünlüğünde topluma faydalı olarak yetişmesine aile-okul bütünlüğünde dikkat edilmelidir.
Edirne'de bir müzede gezerken şu tarihî sözü not almıştım:
"Terbiye en yüksek rütbedir."
Çocuklar, gençler ilimde, terbiyede örnek alacakları öğretmenler-eğitmenler (muallimler-mürebbiler) gördükçe vatanına, milletine sevdalı, vazife ve hizmete aşık olarak yetişirler. Aksi halde zamanında tedbirler alınmazsa ilim yuvasından terörist çıkarsa anaya da, babaya da, millete de yazık olur.
Ülkemizi eğitimde, sağlıkta, teknikte, ekonomide, kültürde atağa kaldıracak, birinci sıraya çıkaracak çözümleri, programları el birlik başarmalıyız.
Kendimizi unutmayalım.
İlim yuvalarından topluma ışık saçacak her alanda güneşlerimiz vardır. Sadece biraz daha dikkat...
Bu fotoğrafı büyütüp "manşet" atmak gerekseydi acaba hangi kelimeler yazılırdı.
Sizi fazla merakta bırakmamak için fotoğrafın alt yazısına bakalım.
"Yakalandığı bildirilen terör örgütü sözde üst düzey yöneticilerinden Cemil Bayık'ın babası Mustafa Bayık: "Ben onu evladım olarak görmüyorum" dedi... Oğlunu en son 26 yıl önce gördüğünü ve onu evlatlıktan reddettiğini anlatan Bayık "Cemil, Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi son sınıfta okurken örgüte katıldığını öğrendik. O tarihten sonra da hiç görmedim. Onu evlatlıktan reddettim. Onu evladım olarak da görmüyorum. 26 yıldır annesini babasını sormayan bir evladı ben istemem. Ben onları devlete millete faydalı olmaları için okuttum, devlete karşı olsunlar diye okutmadım" (Yeni Mesaj).
Fotoğraftaki bu babanın sözleri üzerinde düşünmemiz lazımdır. Okul, evladımızın yetiştiği, bilgilendiği, geleceğe hazırlandığı, toplumun en hassas bağlarının örüldüğü yerdir.
Bu babayı sızlatan korku yıllardır ciğerleri kavurmadı mı?
Anadolu'dan gelmiş bir öğrenci ile konuşuyorum.
-Nasıl İstanbul'a alıştın mı?
-Ne bileyim biraz zor.
-Niye?
-Daha ilk günden sınıfta ayırımcılık, kayırımcılık, sataşma... başladı. Ne yapacağımı şaşırdım.
İlkokuldan üniversiteye eğitim meselesi hâlâ istenilen düzeyde başarılamadı.
Üniversite öğrencilerinin sorunları diz boyu.
Karaelmas üniversitesi önünden geçiyordum. İki öğrenci aralarında konuşuyorlar:
-Dördüncü sınıfa geldik hâlâ cepte yol parası yok.
''Üniversite''lerin en önemli problemlerinden birisi "kalacak yer" teminidir.
Yeme, içme, ilaç, dinlenme, spor, ilgi, sevgi, güven, atılım, araştırma, geliştirme, destekleme topyekün bütün ihtiyaçlar en verimli bir şekilde öğrenciye ulaştırılması lazımdır.
Devletin verdiği burs, yurt imkânları, yemek servisi ve daha bir çok hizmetler artırılmalıdır.
Öğrenci de vefalı, çalışkan, faydalı birer fert olarak topluma kazandırılmalıdır.
Okul idaresi, öğretmenler, çalışanlar emanet aldıkları öğrencileri ilim yolunda en mükemmel şekilde yetiştirmelidirler, korumalıdırlar.
Öğrencinin sadece maddi ihtiyaçlarını karşılamakla iş bitmez.
Onun hayata bakışı, umutlu, sabırlı, kendine güvenen, doğru, sevgi dolu, merhametli, saygılı, terbiyeli, gönül ve fikir bütünlüğünde topluma faydalı olarak yetişmesine aile-okul bütünlüğünde dikkat edilmelidir.
Edirne'de bir müzede gezerken şu tarihî sözü not almıştım:
"Terbiye en yüksek rütbedir."
Çocuklar, gençler ilimde, terbiyede örnek alacakları öğretmenler-eğitmenler (muallimler-mürebbiler) gördükçe vatanına, milletine sevdalı, vazife ve hizmete aşık olarak yetişirler. Aksi halde zamanında tedbirler alınmazsa ilim yuvasından terörist çıkarsa anaya da, babaya da, millete de yazık olur.
Ülkemizi eğitimde, sağlıkta, teknikte, ekonomide, kültürde atağa kaldıracak, birinci sıraya çıkaracak çözümleri, programları el birlik başarmalıyız.
Kendimizi unutmayalım.
İlim yuvalarından topluma ışık saçacak her alanda güneşlerimiz vardır. Sadece biraz daha dikkat...
Feyyaz İnanç / diğer yazıları
- ‘Işıkları açın’ / 07.05.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021