Önceki gün Hakk'a kavuşan Gazetemiz yazarlarından Baki Bektaş Hocamız, ilim ve fikir adamı olmanın yanı sıra bir gönül ve maneviyat adamıydı. İştirak ettiği yüzlerce gönül sohbetlerinde, son derece veciz ifadeler kullanmıştı...
Baki Hocamızdan bir demet vecize...
* İmanın yeri akıl değil, kalptir. Zira imanın yeri akıl olsaydı, eşit akıl sahiplerinin iman derecelerinin de denk olması gerekirdi. Halbuki bunun böyle olmadığını her an toplumda müşahede ediyoruz.
* Küfre rıza küfürdür
* Her nefes bir nimettir. Her nimetten iki soru vardır.
* İnsanın kalp aleminde ne varsa, dilinden de onlar çıkar.
* İslâm suç işlemeyi yasakladığı gibi insanı suça götüren yolları da kapatmıştır.
* Nasıl mıknatıs yanında bulunan metallere kendi özelliğinden yansıtırsa cemaat içersindeki yetişkin kimseler de diğerlerini böyle etkilerler.
* Önce tedbiri almalı, peşinden işi Allah'a havale etmeli, sonucuna da rıza göstermelidir.
* Müslüman, iktisat sahibi olmalıdır.
* Atmosferin insan üzerindeki etkisi gibi, toplumun da insan üzerinde etkisi vardır. Toplum, ferde karıştığına (kişiye yön verdiğine) göre, fert de topluma karışmalı, ona yön vermelidir.
* Allah'ın hukukuna saygılı olmayanların, insanların hukukuna saygılı olacağı düşünülemez.
* "Müslümanın sırrı olmaz" mantığı yanlıştır. Hatta mümin o kadar sır sahibi olmalıdır ki; sadece Allah'ın bildiği esrarı kabre kadar götürebilmelidir.
* Varlık aleminde iki esas direk vardır: Hayır (iyilik) ve şer (kötülük). Kâinat, bu iki zıt kutup üzerinde kurulmuştur.
* İyiliği emredip kötülükten sakındırma ile uğraşan kimse "doktor" gibi hareket etmelidir. Hastayla ilgilenmemek, İslâm'ı anlatmamak yanlıştır.
* Biz Allah'ı sevdiğimiz gibi, Allah'ın sevdiklerini de sevmeliyiz.
* Batıda, deneysel ve toplumsal bilimler, "maddecilik" üzerine kurulmuştur. Manayı ve rûhu inkar ederler. Böylelikle insanların hayvandan türeme olduğunu, hayvanca yaşaması gerektiğini savunurlar. "İnsan ekonomik bir hayvandır" demeleri bundandır.
* Göz için ışık ne kadar gerekliyse, akıl ve vicdan içinde din o kadar önemlidir.
* Mü'min, neyi niçin yaptığını bilen şuurlu bir insan olmalıdır.
* Hesabımız, "Halk bizi nasıl görüyor?" üzerine değil, "Allah Teala bizi nasıl görüyor?" üzerine olmalıdır.
* İnsan, Allah'ın verdiği nimetler karşısında şükrünü bilmelidir. Şükrünü bilen, Hz. Süleyman'ın; nimete küfreden Firavun'un sonucuna ulaşır.
* Kıyamet iki türlüdür. Kıyamet-i Suğra: İnsanın ölümü, Kıyamet-i Kübra: Kâinatın ölümü. Müslüman olarak bizler, öncelikle kendi kıyametimizin muhasebesini yapmalı ve ona göre hazırlanmalıyız. Çünkü hangisi olursa olsun kıyamet bizim için kopacaktır.
* Geçinemediğimiz, uyuşamadığımız kimselerle münasebetleri tamamıyla kesmeyip asgâriye indirmeliyiz.
* İnsanların çoğu, olayların hakikatini ve aralarındaki ilişkileri görmeden, dış görüntülerine göre hüküm verir.
* Vaazların, cemaatlere tesir etmemesinin sebebi, sözlerle davranışların birbirine uymasıdır. Dava adamı öncelikle kendi söylediklerini yaşamalıdır.
* Hayat ne "geçmiş"tir ne de "gelecek"; "hayat" yaşanılan andır.
* Müslüman için bir numaralı hak "inanç" hürriyetidir. Çünkü din-iman uğruna can verilir ve adı şehitliktir. Ama can uğruna din-iman verilmez.
Baki Hocamızdan bir demet vecize...
* İmanın yeri akıl değil, kalptir. Zira imanın yeri akıl olsaydı, eşit akıl sahiplerinin iman derecelerinin de denk olması gerekirdi. Halbuki bunun böyle olmadığını her an toplumda müşahede ediyoruz.
* Küfre rıza küfürdür
* Her nefes bir nimettir. Her nimetten iki soru vardır.
* İnsanın kalp aleminde ne varsa, dilinden de onlar çıkar.
* İslâm suç işlemeyi yasakladığı gibi insanı suça götüren yolları da kapatmıştır.
* Nasıl mıknatıs yanında bulunan metallere kendi özelliğinden yansıtırsa cemaat içersindeki yetişkin kimseler de diğerlerini böyle etkilerler.
* Önce tedbiri almalı, peşinden işi Allah'a havale etmeli, sonucuna da rıza göstermelidir.
* Müslüman, iktisat sahibi olmalıdır.
* Atmosferin insan üzerindeki etkisi gibi, toplumun da insan üzerinde etkisi vardır. Toplum, ferde karıştığına (kişiye yön verdiğine) göre, fert de topluma karışmalı, ona yön vermelidir.
* Allah'ın hukukuna saygılı olmayanların, insanların hukukuna saygılı olacağı düşünülemez.
* "Müslümanın sırrı olmaz" mantığı yanlıştır. Hatta mümin o kadar sır sahibi olmalıdır ki; sadece Allah'ın bildiği esrarı kabre kadar götürebilmelidir.
* Varlık aleminde iki esas direk vardır: Hayır (iyilik) ve şer (kötülük). Kâinat, bu iki zıt kutup üzerinde kurulmuştur.
* İyiliği emredip kötülükten sakındırma ile uğraşan kimse "doktor" gibi hareket etmelidir. Hastayla ilgilenmemek, İslâm'ı anlatmamak yanlıştır.
* Biz Allah'ı sevdiğimiz gibi, Allah'ın sevdiklerini de sevmeliyiz.
* Batıda, deneysel ve toplumsal bilimler, "maddecilik" üzerine kurulmuştur. Manayı ve rûhu inkar ederler. Böylelikle insanların hayvandan türeme olduğunu, hayvanca yaşaması gerektiğini savunurlar. "İnsan ekonomik bir hayvandır" demeleri bundandır.
* Göz için ışık ne kadar gerekliyse, akıl ve vicdan içinde din o kadar önemlidir.
* Mü'min, neyi niçin yaptığını bilen şuurlu bir insan olmalıdır.
* Hesabımız, "Halk bizi nasıl görüyor?" üzerine değil, "Allah Teala bizi nasıl görüyor?" üzerine olmalıdır.
* İnsan, Allah'ın verdiği nimetler karşısında şükrünü bilmelidir. Şükrünü bilen, Hz. Süleyman'ın; nimete küfreden Firavun'un sonucuna ulaşır.
* Kıyamet iki türlüdür. Kıyamet-i Suğra: İnsanın ölümü, Kıyamet-i Kübra: Kâinatın ölümü. Müslüman olarak bizler, öncelikle kendi kıyametimizin muhasebesini yapmalı ve ona göre hazırlanmalıyız. Çünkü hangisi olursa olsun kıyamet bizim için kopacaktır.
* Geçinemediğimiz, uyuşamadığımız kimselerle münasebetleri tamamıyla kesmeyip asgâriye indirmeliyiz.
* İnsanların çoğu, olayların hakikatini ve aralarındaki ilişkileri görmeden, dış görüntülerine göre hüküm verir.
* Vaazların, cemaatlere tesir etmemesinin sebebi, sözlerle davranışların birbirine uymasıdır. Dava adamı öncelikle kendi söylediklerini yaşamalıdır.
* Hayat ne "geçmiş"tir ne de "gelecek"; "hayat" yaşanılan andır.
* Müslüman için bir numaralı hak "inanç" hürriyetidir. Çünkü din-iman uğruna can verilir ve adı şehitliktir. Ama can uğruna din-iman verilmez.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.