Almanya'da konuşan Başbakan Erdoğan, "11 yıldır Türkiye'yi AB standartlarına ulaştırmanın çabası içindeyiz" dedi.
AB standartları ne zamandan beri ülkeyi cemaatin vesayeti altına sokmayı gerektiriyor?
İçi milyonlarca dolar dolu ayakkabı kutuları acaba hangi AB standartları arasında yer alıyor?
Yatak odalarındaki kasaların ve para sayma makinelerinin standardını da AB mi belirliyor?
11 yıldır iş başında olan hükümetin Türkiye'yi bir yerlere ulaştırdığı doğru.
Ama gelinen bu nokta kesinlikle AB standartları değil.
Çünkü hiçbir AB ülkesinde Türkiye'de yaşananların bir benzerine rastlamak mümkün değil.
Peki, o zaman hükümet Türkiye'yi hangi standartlara ulaştırdı?
Devletin malını deniz görme standardına ulaştırdı.
Başka?
Cemaatin imamlarının devlet içinde devlet olduğu standardına ulaştırdı.
Daha?
Hukuku yok sayan bir hükümet standardına ulaştırdı?
Bu kadar mı?
Hayır.
Komşularının huzurunu bozan, komşu ülkelere terörist ihraç eden bir standarda ulaştırdı?
Say say bitmiyor?
Dış politikada BOP standardına ulaştırdı.
Dini alanda Vatikan standartlarına ulaştırdı.
Paralel yapı 30 Mart'ı bekliyor
Yine Almanya'daki konuşmasında 17 Aralık'ta Türkiye'de, ekonomiye, siyasi istikrara, demokratik kazanımlara yönelik yeni bir örgütlü saldırı yapılmak istendiğini söyleyen Başbakan Erdoğan, bu saldırıyı etkisiz hale getirdiklerini ifade etti. Ayrıca "Bedeli ne olursa olsun bu iş çözüme kavuşturulacaktır. 30 Mart'ta bunun çözüm noktası olacaktır" diye de ekledi Sayın Başbakan.
Neden 30 Mart?
Adına örgüt, Haşhaşi, dış mihrakların maşası gibi her türlü ağır ithamların edildiği bir paralel yapı için neden soruşturma açılmadı?
Bugün bu soruşturmayı açmayan iktidar, 30 Mart'ta sandıktan beklediği oyu alarak çıktığında bu gerekli adımı hiç atmayacaktır.
Peki, o zaman Başbakan'ın bu zehir zemberek çıkışlarının anlamı ne?
Bence Başbakan Erdoğan, paralel yapılanma karşısında hükümetini "mağdur" göstererek iyiden iyiye erimiş oylarını toparlama telaşında.
Cemaat BDP'li mi oldu?
Yerel seçimler öncesinde, kamuoyu yoklamaları ve tahminleriyle ön plana çıkan araştırma şirketlerinin birbirinden farklı sonuçlara ulaşan anketleri dikkat çekiyor.
Bazı araştırma şirketleri AKP'nin oylarının eridiğini söylerken bazıları bu erimenin fazla olmadığını adeta ispatlamaya çalışıyor.
Benim dikkatimi çeken şey AKP'nin en düşük gösterildiği anketi Fethullah Gülen'e yakınlığıyla bilinen Cihan yayınlaması oldu.
Cihan'a göre AKP'nin oyları yüzde 36.4'e kadar erimiş durumda.
AKP'nin oylarının eridiğini savunan Cihan, BDP'nin oylarında ise patlama olacağını iddia ediyor.
Bu anketler ister istemez bize 'Cemaat BDP'li mi oldu' sorusunu sorduruyor.
AB standartları ne zamandan beri ülkeyi cemaatin vesayeti altına sokmayı gerektiriyor?
İçi milyonlarca dolar dolu ayakkabı kutuları acaba hangi AB standartları arasında yer alıyor?
Yatak odalarındaki kasaların ve para sayma makinelerinin standardını da AB mi belirliyor?
11 yıldır iş başında olan hükümetin Türkiye'yi bir yerlere ulaştırdığı doğru.
Ama gelinen bu nokta kesinlikle AB standartları değil.
Çünkü hiçbir AB ülkesinde Türkiye'de yaşananların bir benzerine rastlamak mümkün değil.
Peki, o zaman hükümet Türkiye'yi hangi standartlara ulaştırdı?
Devletin malını deniz görme standardına ulaştırdı.
Başka?
Cemaatin imamlarının devlet içinde devlet olduğu standardına ulaştırdı.
Daha?
Hukuku yok sayan bir hükümet standardına ulaştırdı?
Bu kadar mı?
Hayır.
Komşularının huzurunu bozan, komşu ülkelere terörist ihraç eden bir standarda ulaştırdı?
Say say bitmiyor?
Dış politikada BOP standardına ulaştırdı.
Dini alanda Vatikan standartlarına ulaştırdı.
Paralel yapı 30 Mart'ı bekliyor
Yine Almanya'daki konuşmasında 17 Aralık'ta Türkiye'de, ekonomiye, siyasi istikrara, demokratik kazanımlara yönelik yeni bir örgütlü saldırı yapılmak istendiğini söyleyen Başbakan Erdoğan, bu saldırıyı etkisiz hale getirdiklerini ifade etti. Ayrıca "Bedeli ne olursa olsun bu iş çözüme kavuşturulacaktır. 30 Mart'ta bunun çözüm noktası olacaktır" diye de ekledi Sayın Başbakan.
Neden 30 Mart?
Adına örgüt, Haşhaşi, dış mihrakların maşası gibi her türlü ağır ithamların edildiği bir paralel yapı için neden soruşturma açılmadı?
Bugün bu soruşturmayı açmayan iktidar, 30 Mart'ta sandıktan beklediği oyu alarak çıktığında bu gerekli adımı hiç atmayacaktır.
Peki, o zaman Başbakan'ın bu zehir zemberek çıkışlarının anlamı ne?
Bence Başbakan Erdoğan, paralel yapılanma karşısında hükümetini "mağdur" göstererek iyiden iyiye erimiş oylarını toparlama telaşında.
Cemaat BDP'li mi oldu?
Yerel seçimler öncesinde, kamuoyu yoklamaları ve tahminleriyle ön plana çıkan araştırma şirketlerinin birbirinden farklı sonuçlara ulaşan anketleri dikkat çekiyor.
Bazı araştırma şirketleri AKP'nin oylarının eridiğini söylerken bazıları bu erimenin fazla olmadığını adeta ispatlamaya çalışıyor.
Benim dikkatimi çeken şey AKP'nin en düşük gösterildiği anketi Fethullah Gülen'e yakınlığıyla bilinen Cihan yayınlaması oldu.
Cihan'a göre AKP'nin oyları yüzde 36.4'e kadar erimiş durumda.
AKP'nin oylarının eridiğini savunan Cihan, BDP'nin oylarında ise patlama olacağını iddia ediyor.
Bu anketler ister istemez bize 'Cemaat BDP'li mi oldu' sorusunu sorduruyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024