Başlangıçta yapılan bir derecelik açı şimdi oldu bin derece, yola gir bakalım nasıl gireceksin.
Malum ve meşhur "Arap Baharı" zırvası Ortadoğu'yu kasıp kavururken, esip savururken, tsunami dalgaları gibi ülkeleri birer birer devirirken, kasırga Suriye'ye doğru yöneldiğinde sayın Haydar Baş; "aman, diğer ülkelerde yapılan hata burada sakın yapılmasın, bin kilometreye yakın sınırımız var, oraya düşecek bir kıvılcım bizi de yakar" anlamında uyarılar yaptı.
Şii?Sünni ayırımcılığının, kışkırtmacılığının küresel işgalcilerin işi olduğuna, bu yarayı özellikle bölgede ABD?İsrail ikilisinin kaşıdığına defalarca dikkat çekti ve Suriye'deki iç savaşın, rejimin çöküşünün hassaten İsrail'e hizmet olacağının altını ısrarla çizip durdu.
Geçtiğimiz haftalarda İran'da çıkartılmak istenen iç karışıklıkla ilgili olarak Türk siyasetinin takındığı basiretli ve kardeşçe tavır, yedi evvel Suriye konusunda da sergilenseydi bugün bölgemiz daha az problemli olacaktı, Suriye bambaşka bir Suriye olacaktı ve yaklaşık üç buçuk milyon Suriyeli mülteci, bizim şehirlerimizde değil şimdi yerlerinde?yurtlarında olacaktı.
Başlangıçta hasıl olan bir derecelik açı şimdi bin derecelik açı oldu, yazık?günah değil mi?
Perşembenin geleceği çarşambadan belli olduğu gibi ne yazık ki; Suriye konusunda ABD ve İsrail ile aynı çizgide, aynı safta yer alındığı günden beri buralara gelineceği belliydi.
Gelinen en son noktayı biliyorsunuz, Türkiye'nin otuz seneden beri savaştığı, sayısız şehit verdiği PKK teröristlerinden "Sınır Koruma Ordusu" kuracağını açıkladı ABD, elbette böyle projenin karşısında seksen milyon yekvücut olup "hayır" dememiz lazım ama işin bu noktaya gelmesinde rol oynayan basiretsizliğimizi de kabul etmemiz lazım.
Bazı arkadaşlar, sırf iktidarı savunacağım diye, sırf tükürdüğümü yalamayayım diye siyasilerimizin basiretinden dem vuruyorlar.
Basiret bu ise ya körlük nedir?
Allah korusun, ABD'nin düşündüğü ve dünyaya ilen ettiği bu hain planının hayata geçtiğini düşünelim, bu işten en çok kazançlı çıkacak olanın İsrail olacağı açıktır.
Demek ki, işin ta başından beri Suriye konusunda ABD ve İsrail ile aynı çizgide, aynı safta yer almak kimin ya da kimlerin planı imiş, bölgedeki hedefine adım adım yaklaşan ABD ve İsrail'in.
Yedi yıllık iç savaşın, katliamların, göçlerin, denizlerde sulara gömülen masum Müslümanların hesabını kim verecek şimdi?
Görüldüğü gibi, bugün durup da bin bir hata ile geçirilen yılların arkasından; "Böyle müttefik olur mu ya, böyle stratejik ortaklık olur mu ya?" diye devam eden feryadlar eşliğinde adam sınırımıza dört bin TIR dolusu silahı yığdı bile.
Şimdi de, silahlarla donattığı terörist guruplardan 'sınır koruma ordusu' kuracağını ilan ediyor.
Gelinen bu nokta da sormadan edemiyor insan; "Basiret bu ise ya körlük nedir?"
Malum ve meşhur "Arap Baharı" zırvası Ortadoğu'yu kasıp kavururken, esip savururken, tsunami dalgaları gibi ülkeleri birer birer devirirken, kasırga Suriye'ye doğru yöneldiğinde sayın Haydar Baş; "aman, diğer ülkelerde yapılan hata burada sakın yapılmasın, bin kilometreye yakın sınırımız var, oraya düşecek bir kıvılcım bizi de yakar" anlamında uyarılar yaptı.
Şii?Sünni ayırımcılığının, kışkırtmacılığının küresel işgalcilerin işi olduğuna, bu yarayı özellikle bölgede ABD?İsrail ikilisinin kaşıdığına defalarca dikkat çekti ve Suriye'deki iç savaşın, rejimin çöküşünün hassaten İsrail'e hizmet olacağının altını ısrarla çizip durdu.
Geçtiğimiz haftalarda İran'da çıkartılmak istenen iç karışıklıkla ilgili olarak Türk siyasetinin takındığı basiretli ve kardeşçe tavır, yedi evvel Suriye konusunda da sergilenseydi bugün bölgemiz daha az problemli olacaktı, Suriye bambaşka bir Suriye olacaktı ve yaklaşık üç buçuk milyon Suriyeli mülteci, bizim şehirlerimizde değil şimdi yerlerinde?yurtlarında olacaktı.
Başlangıçta hasıl olan bir derecelik açı şimdi bin derecelik açı oldu, yazık?günah değil mi?
Perşembenin geleceği çarşambadan belli olduğu gibi ne yazık ki; Suriye konusunda ABD ve İsrail ile aynı çizgide, aynı safta yer alındığı günden beri buralara gelineceği belliydi.
Gelinen en son noktayı biliyorsunuz, Türkiye'nin otuz seneden beri savaştığı, sayısız şehit verdiği PKK teröristlerinden "Sınır Koruma Ordusu" kuracağını açıkladı ABD, elbette böyle projenin karşısında seksen milyon yekvücut olup "hayır" dememiz lazım ama işin bu noktaya gelmesinde rol oynayan basiretsizliğimizi de kabul etmemiz lazım.
Bazı arkadaşlar, sırf iktidarı savunacağım diye, sırf tükürdüğümü yalamayayım diye siyasilerimizin basiretinden dem vuruyorlar.
Basiret bu ise ya körlük nedir?
Allah korusun, ABD'nin düşündüğü ve dünyaya ilen ettiği bu hain planının hayata geçtiğini düşünelim, bu işten en çok kazançlı çıkacak olanın İsrail olacağı açıktır.
Demek ki, işin ta başından beri Suriye konusunda ABD ve İsrail ile aynı çizgide, aynı safta yer almak kimin ya da kimlerin planı imiş, bölgedeki hedefine adım adım yaklaşan ABD ve İsrail'in.
Yedi yıllık iç savaşın, katliamların, göçlerin, denizlerde sulara gömülen masum Müslümanların hesabını kim verecek şimdi?
Görüldüğü gibi, bugün durup da bin bir hata ile geçirilen yılların arkasından; "Böyle müttefik olur mu ya, böyle stratejik ortaklık olur mu ya?" diye devam eden feryadlar eşliğinde adam sınırımıza dört bin TIR dolusu silahı yığdı bile.
Şimdi de, silahlarla donattığı terörist guruplardan 'sınır koruma ordusu' kuracağını ilan ediyor.
Gelinen bu nokta da sormadan edemiyor insan; "Basiret bu ise ya körlük nedir?"
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024