Batılılar, bir zamanlar Doğu'yu hayranlıkla izliyorlardı. Çünkü bilim, sanat ve zenginlik Doğu'da idi. Sonra dengeler değişti. Dengeler değişince, bu sefer Doğulular, Batı'ya aynı gözle bakmaya başladılar. Doğu'da da en etkili olan, göz kamaştıran medeniyet İslâm medeniyeti idi. Batı dünyasının yükselişi de onun sayesinde olmuştur. "Büyük Güçlerin Yükselişi ve Çöküşü" adlı kitabında Paul Kennedy, bu gerçeği şöyle ifade eder: "Avrupa'nın kültür ve bilim birikiminin oldukça büyük bir bölümü zaten İslâm dünyasından ödünç alınmıştı." (s.4) "İslâm âlemi 1500'e gelmeden yüzyıllar boyu kültür ve teknoloji alanında Avrupa'dan ilerdeydi. İslâm kentleri geniş, iyi aydınlatılmış ve kanalizasyonu olan kentlerdi." (s.12) Sosyal bir kanundur: Dünyada dengeler sürekli değişir. Bu konuda da Paul Kennedy şunları söyler: "Uluslararası dengeler, hiçbir zaman oldukları yerde duramazlar ve durabileceklerini varsaymak devlet adamları açısından budalalık olur." (s.632) Paul Kennedy'nin ABD hakkında söyledikleri de şöyledir: "Bazı siyaset bilimcilerinin Birleşik Devletlerin bugünkü konumu ile önceki dönemde gerileyen hegemon devletlerin durumu arasında benzerlik kurmalarında doğru yönler vardır." (s.624) "…Kamuoyunda gittikçe daha çok tartışılan Birleşik Devletler mevcut konumunu koruyabilir mi sorusuna verilecek tek cevap 'hayır'dır. Bu da sırf sürekli başkalarının önünde bulunmanın hiçbir toplumun kaderi olmayışındandır." (s.629) İslam dünyası gerilemiş, Batı dünyası öne geçmişti. Fakat bunun ilânihaye böyle gitmeyeceğini, Batılılardan da söyleyenler vardı. Bunlardan biri olan E. Lavisse şöyle diyordu: "Her kuvvet tükenir, tarihi yönetme gücü ilelebet devam edemez. Avrupa bu imtiyazı Asya'dan devraldı, ama ne zamana kadar koruyabilecektir?" Aradan yıllar geçti, Batı'nın çöktüğünü Batılılar da itiraf ettiler. Bir örnek olarak Oswald Spengeler'in "Batı'nın Çöküşü" adlı kitabı gösterilebilir. Bu kitap, Batı'da çok tartışıldı. Bazıları -taassuplarından olsa gerek- Batı'nın çökmediğini ve çökmeyeceğini iddia etti. Ama mızrak çuvala sığmıyor, gerçek tüm açıklığı ile gözler önündedir. Batı'nın günümüzdeki temsilcisi olan ABD'ye bakın, içine düştüğü ekonomik krizden kurtulabiliyor mu? Kurtulmak şöyle dursun, artık boyalı kâğıtlarla dünyayı soyma oyununun da sonu yaklaştı. Prof. Dr. Haydar Baş, 'Milli Ekonomi Modeli' ile ABD'nin bu oyununu bozdu. Prof. Dr. Haydar Baş'ın tezini ilk anlayanlar Rus bilim adamları oldu. Rus bilim adamları, söz konusu tezi başta Rus Devlet Başkanı Putin olmak üzere, Rus devlet yetkililerine kabul ettirdiler. Bu tezden sonra Rusya, devlet politikasında köklü değişiklikler yaptı. O değişiklikler, bilim ve siyaset dünyasında şöyle değerlendirildi: "Süper güç mirasına sahip olan Rusya, yine süper güç refleksi vermeye başladı. ABD zayıfladığı oranda bu refleksini arttıracaktır." Rusya Devlet Başkanı Putin, 3 Ekim 2011 tarihli Izvestiye gazetesinde, "Avrasya için yeni bir entegrasyon projesi: Bugün doğmuş olan gelecek" başlığı altında şunları söyledi: "Avrasya Birliği kurulacak ve bu birlik dünyanın yeni bir kutbu olacaktır." "Avrasya Birliği'nin yeni bir Sovyetler Birliği projesi olmadığını" vurgulayan Putin'in başarıları, ABD'yi ürkütmektedir. "Yeni Soğuk Savaş" kitabının yazarı Edward Lucas diyor ki: "Bize zarar vermek, engellemek ve zayıflatmak isteyen Rusya ile karşı karşıyayız. Onların temel silâhı, bizim en büyük zayıflığımız: Para. Sovyet savaş makinesinin ateş gücünden korktuğumuz gibi, şimdi de kasalarındaki onlarca milyar dolarlardan korkmamız gerekiyor." İşte bu, Milli Ekonomi Modeli'nin başlattığı bir korkudur. Çünkü Prof. Dr. Haydar Baş, ABD'nin kâğıtla soygununun nasıl önleneceğini ortaya koyarak, ekonomi tarihinde büyük bir devrim yaptı. Ona ve devrimine, Müslümanlardan önce Rusya'nın sahip çıkması, Rusya için büyük bir bahtiyarlıktır. Türk milletini idare edenlerin tutumu ise, tam bir talihsizliktir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018