Bayrak şiirleri elbette okunmalıdır, özellikle Arif Nihat Asya'nın "Bayrak" şiiri her ortamda okunmalı ve gençlerimizin ezberlemeleri sağlanmalıdır.
Devlet adamları da her konuda olduğu gibi bu konuda da gençlere örnek olmalı, bağımsızlık sembolümüz olan bayrak hassasiyetini eğitim çağındaki gençlere aşılamalıdırlar, ama devlet adamlarının daha önce yapmaları gereken bir görev var, o da bayrağa sahip çıkmak.
Bayrak şiirleri okumak ayrı bayrağa sahip çıkmak ise apayrı bir görevdir.
Bayrak deyince, her nerede bayraktan söz açılınca Prof. Dr. Haydar Baş'ın önderliğinde gerçekleşen o bayrak mitinglerini hatırlıyoruz.
Bağımsız Türkiye Partisi daha kurulmadan evvel, şehirlerin en büyük meydanlarının tıka-basa doldurulduğu ve sadece Türk bayrağının dalgalandığı ve adeta gelincik tarlasını andıran o müthiş görüntüleri unutmak mümkün değil.
O bayrak mitinglerinden birinde, İstanbul Çağlayan meydanında, rahmetli Ali Gedik Bey'in bizzat şahit olduğu bir olayı bizzat kendisinden defalarca dinlediğimi hatırlıyorum.
Çağlayan meydanı on binler tarafından tıka-basa doldurulmuş, coşkulu kalabalık, şiirler okunuyor, bayraklar dalgalanıyor, Sayın Haydar Baş'ın konuşması başlamak üzere, tam o anda Ali gedik Bey'in yanında bulunan bir polis amiri elindeki telsizden ekibine talimat veriyor; "Evladım bu gelincik tarlasını her taraftan çok iyi çekin, bir daha bu kadar Türk bayrağını bir arada göremeyebilirsiniz."
Dedik ya bayrak şiiri okumak başka bayrağa sahip çıkmak bambaşka bir şeydir.
Bu bayrak mitinglerini tertip eden ve İstanbul Çağlayan meydanında, Ankara Tandoğan meydanında, Bursa, Trabzon ve daha birçok şehir meydanlarında sayıları yüzbinleri bulan Türk bayrağını dalgalandıran Sayın Haydar Baş'ın ne kadar hayati bir iş yaptığını geçtiğimiz günlerde şahit olduğumuz bir olayla daha iyi anlamış olduk.
Bu ülkenin Başbakanı ve bu ülkenin vilayetlerinden birinde meydan mitingi yaptı, ilaç için, derman için bir tane Türk bayrağı göremedik.
Bayrak şiiri okumak başka bayrağa sahip çıkmak ise bambaşka bir iş imiş meğer.
Rahmetli Ali Gedik Hoca'nın bizzat dinlediği o polis amiri de ne yazık ki haklı çıktı ve fazla değil on beş sene sonra ülkenin başbakanı bir tek Türk bayrağının bulunmadığı bir meydan mitingine imza attı.
Bütün bu olup-bitenlere millet şahit, sayın hacım sen de, muhterem hocam sen de şahitsin ama hala bugün olmuş Haydar Hoca'nın yazı yazdığı gazeteye şaşı bakıyorsun, konuştuğu televizyona şaşı bakıyorsun, tüm dünyanın dilinde destan olan ekonomi modeline şaşı bakıyorsun, o zaman sende, senin gözlerinde bir arıza var demektir.
İyi bir göz doktoru iyi gelir her halde.
Devlet adamları da her konuda olduğu gibi bu konuda da gençlere örnek olmalı, bağımsızlık sembolümüz olan bayrak hassasiyetini eğitim çağındaki gençlere aşılamalıdırlar, ama devlet adamlarının daha önce yapmaları gereken bir görev var, o da bayrağa sahip çıkmak.
Bayrak şiirleri okumak ayrı bayrağa sahip çıkmak ise apayrı bir görevdir.
Bayrak deyince, her nerede bayraktan söz açılınca Prof. Dr. Haydar Baş'ın önderliğinde gerçekleşen o bayrak mitinglerini hatırlıyoruz.
Bağımsız Türkiye Partisi daha kurulmadan evvel, şehirlerin en büyük meydanlarının tıka-basa doldurulduğu ve sadece Türk bayrağının dalgalandığı ve adeta gelincik tarlasını andıran o müthiş görüntüleri unutmak mümkün değil.
O bayrak mitinglerinden birinde, İstanbul Çağlayan meydanında, rahmetli Ali Gedik Bey'in bizzat şahit olduğu bir olayı bizzat kendisinden defalarca dinlediğimi hatırlıyorum.
Çağlayan meydanı on binler tarafından tıka-basa doldurulmuş, coşkulu kalabalık, şiirler okunuyor, bayraklar dalgalanıyor, Sayın Haydar Baş'ın konuşması başlamak üzere, tam o anda Ali gedik Bey'in yanında bulunan bir polis amiri elindeki telsizden ekibine talimat veriyor; "Evladım bu gelincik tarlasını her taraftan çok iyi çekin, bir daha bu kadar Türk bayrağını bir arada göremeyebilirsiniz."
Dedik ya bayrak şiiri okumak başka bayrağa sahip çıkmak bambaşka bir şeydir.
Bu bayrak mitinglerini tertip eden ve İstanbul Çağlayan meydanında, Ankara Tandoğan meydanında, Bursa, Trabzon ve daha birçok şehir meydanlarında sayıları yüzbinleri bulan Türk bayrağını dalgalandıran Sayın Haydar Baş'ın ne kadar hayati bir iş yaptığını geçtiğimiz günlerde şahit olduğumuz bir olayla daha iyi anlamış olduk.
Bu ülkenin Başbakanı ve bu ülkenin vilayetlerinden birinde meydan mitingi yaptı, ilaç için, derman için bir tane Türk bayrağı göremedik.
Bayrak şiiri okumak başka bayrağa sahip çıkmak ise bambaşka bir iş imiş meğer.
Rahmetli Ali Gedik Hoca'nın bizzat dinlediği o polis amiri de ne yazık ki haklı çıktı ve fazla değil on beş sene sonra ülkenin başbakanı bir tek Türk bayrağının bulunmadığı bir meydan mitingine imza attı.
Bütün bu olup-bitenlere millet şahit, sayın hacım sen de, muhterem hocam sen de şahitsin ama hala bugün olmuş Haydar Hoca'nın yazı yazdığı gazeteye şaşı bakıyorsun, konuştuğu televizyona şaşı bakıyorsun, tüm dünyanın dilinde destan olan ekonomi modeline şaşı bakıyorsun, o zaman sende, senin gözlerinde bir arıza var demektir.
İyi bir göz doktoru iyi gelir her halde.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024