İstanbul'da düzenlenen KADEM 1. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi'ne ben katılsaydım ve bu zirve öğretmenler gününe denk gelseydi şöyle derdim: "Eğitim bir milletin var oluşudur. Eğer bir millet, kendi doneleri, kendi kültür yapısı, siyaset yapısı, medeniyet yapısıyla insanını, kendi yararına, menfaatine kazanmazsa o milletin, devlet olarak ayakta kalması asla mümkün olamaz.Düşünebiliyor musunuz: Bizim bir Türk beyefendisi modelimiz yok. Bir Türk hanımefendisi modelimiz yok. Ne oluyor? Avrupa'ya gidiyor, geliyor. Bakıyorsunuz olmuş Avrupalı. Amerika'ya gidiyor, geliyor. Olmuş Amerikalı. Yazık günah değil mi? İnsanlık tarihinde bütün insanlara örnek olmuş bir milletin, bir delikanlı bir hanımefendi modeli yok. Böyle şey mi olur? Geçmişimiz de bu yok mu? Var. İşte Hoca Ahmet Yesevi'ler, Ahi Evran'lar, Mevlana'lar, Yunus'lar, Hacı Bektaş-ı Veliler... Onlar bu potansiyeli yoğurmuş ve bir medeniyet kimliği oluşturmuşlardır.Bakın onlarda merhamet var, şefkat var, adalet var, hürmet var, saygı var, iffet var. Bir model bu? Hanımefendi modeli. Erkeğe bakıyorsun düşenin elinden tutuyor, yardım ediyor, insanlara yukarıdan bakmıyor. Adil bir insan? Bugün toplumun buna ihtiyacı var. İşte bizim eğitimimizin temel anlayışı bu olacak? Saygıdeğer öğretmelerimiz! Bu eğitimi verecek olan sizlersiniz. Hepinize saygılarımı arz ediyorum? (Muhterem Hocam Prof. Dr. Haydar Baş'tan öğrendiklerimden)Sayın Cumhurbaşkanı konuşmasında ise atama bekleyen 350 bin öğretmen adayından, sadece adı "milli" olan eğitimden, öğretmenlerin yaşam koşullarından bahsetmedi. Öğretmenler gününü kutladı? Yine konuşmacı ve kadından bahsedecek olsaydım (Hocamdan öğrenebildiğim kadarıyla) şöyle derdim; "Bizde, kadının bir hürriyet ve eşitlik problemi olmadığı gibi böyle bir kavganın yeri de, anlamı da yoktur. Nitekim matematiksel bir kuraldır ki, eşitlik ve eşitsizlik aynı cinslerin mukayesesinde söz konusudur.Zira kadınla erkek, ne psikolojik ve ne de biyolojik olarak eşittirler. Yaradılışları farklı olduğu gibi vazifeleri ve sorumlulukları da farklı farklıdır. Saadeti ve huzuru bulabilmeleri için her biri, yaradılışına uygun olan sahada hayatını devam ettirmeli, o görevi yüklenmelidir.Çalışmak zorunda olan kadın değil, istediği zaman çalışabilecek ama çalışmadığı halde de kimseye ihtiyaç duymadan asgari bir gelire sahip olan kadın, özgür kadındır. Kadın, insan emekçisidir. Dolayısıyla bu temel hizmeti karşılığında sosyal devlet tarafından maaşa bağlanacaktır. Sosyal devlet mantığını hayata geçtiği, insanımızın ekonomik sorunlarının çözüldüğü, devlet millet, millet devlet bütünlüğünün sağlandığı bir ülkede zaten cinayetin "c" sinden bahsedilemez. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise KADEM derneğinin kuruluşunu anlattıktan son şöyle dedi; "Türkiye'nin, kadın sorunlarına farklı açılımlar getiren bir derneğe gerçekten ihtiyacı vardı?KADEM kısa zamanda bu ihtiyacı karşılar konuma geldi. Uluslararası kadın ve adalet zirvesinin esasında KADEM'in o farklı bakış açısını yansıtan çok önemli bir etkinlik olacağına inanıyorum. Modern dünyada insana ve insanlığa ilişkin her meselenin bir şekilde ele alındığını biliyoruz? Ama sorunlara karşı bütüncül, adil yaklaşım ortaya konulmadığını görüyoruz. Zihinlerin ve vicdanların kompartımanlara, bölmelere ayrıldığı, kendi ilgi alanlarına yoğunlaşan kesimlerin başka dünyalara duyarsız hale geldiği bir çağda yaşıyoruz?" Sayın Erdoğan, konuşmasının devamında dünyadaki demokrasi sözcülerinin ikiyüzlü olduklarını, fok balıklarına gösterdikleri ilgiyi insana göstermediklerini ifade ettikten sonra örnekler verdi? "Suriye'de, Filistin'de binlerce çocuğun, kadının katledilmesine en küçük bir duyarlılık göstermediğini görüyorsunuz? Saraybosna'da kadınlar ölürken susarsan, Mısır'da, Libya'da Irak'ta insanlık ölürken tepkisiz kalırsan, asla haktan hukuktan bahsedemezsin?" dedi.Evet, bu sefer toplantıya konuşmacı değil de dinleyici olarak katılsaydım, polislerin, beni nezaketle dışarı almalarından önce âleme şöyle seslenirdim:Sayın Erdoğan! Zulüm zaman, mekan ve ülkeye göre değişkenlik mi arz eder? Neden Irak'ta katledilen 1.5 Müslüman'ın kanına, bırak sessiz kalmayı, katledenlerin yanında oldunuz. Babasının gözü önünde tecavüz edilen Müslüman bacılarımızın sesini neden duymadınız? Irak'lı Nur Bacı, size de mektup yazmış ve gelin, öldürün bizi de bu vahşilerin (ABD'li askerlerin) elinden kurtarın, demişti. Neden gündem dahi etmediniz?BOP'un, Arap Baharının bir haçlı seferi olduğu, 22 İslam ülkesinin sınırlarının değişeceğini, stratejik ortağınızın, kadim dostunuzun en tepe isimleri bizzat dünyaya açıkladı. Allah aşkına! Hiç mi duymadınız! Neden bu projelere eş başkan oldunuz? Derken? İkiye katlanmışım, ağzımda yabancı eller, havalanmış, nazikçe götürülüyorum? Kalbim "La ilahe illallah Muhammed Resulullah" diyor? Vesselam
Akın Aydın / diğer yazıları
- İnsan ‘kokuşmuş bir sudan’ yaratıldığını bilmiyor mu? / 26.04.2024
- Fuhuş kökünden fahiş fiyatlar / 24.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- Fuhuş kökünden fahiş fiyatlar / 24.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024