Tahribatın her çeşidini yapıyor.
Tahrifatın her türlüsünü uygulamalı olarak kitlelere yayıyor.
İslam'ı sulandırmak için şeytanları bile hayrete düşürecek bin bir çeşit hileye başvuruyor.
Yüce İslam'ın gönüllerde meydana getirdiği merhameti ve teslimiyeti sonuna kadar istismar ederek kitleleri köleleştiriyor.
Firavunlara ve Karunlara taş çıkartacak derecede zevk ü sefa içinde yüzerlerken, gırtlaklarına kadar israfa batarlarken "bu nasıl iştir?" diyenlere zerre kadar acımadan ayaküstü infazlar yapıyor.
Yönetimini gasp ettikleri Ümmet-i Muhammed taşrada adeta taş yerken, fakr u zaruret içinde hayata tutunurken, hükümet merkezinden yoksul kitleleri iliklerine kadar sömürüyor ve saltanat kayığını sağlamlaştırmak için etrafındaki yalakalara bol keseden ulufeler dağıtıyor.
Müslümanlardan topladığı vergilerle oluşturduğu devlet hazinesini bir yandan kitlelere zulümde kullanıyor bir taraftan da Yüce İslam'ı tahrip ve tahrif etmek için kiralık kalemlere sözde eserler yazdırıyor.
Ciltleri dolduracak çaptaki zalimliklerini ve zorbalıklarını onaylattırmak için, insaf ve iz'an ehli insanlardan biat almak için bu sefer yeni zorbalıklara başvuruyor.
Hem zalim, hem zorba.
Hem haksız, hem hukuksuz, hem adaletsiz, hem insafsız ve merhametsiz hem de bütün bu cürümlerinin tasdik edilmesini bekleyecek kadar yüzsüz ve de arsız.
Kerbela faciasını doğru okumak lazım.
Hz. Hüseyin'in eşsiz kıyamını doğru anlamak lazım.
İlim şehrinin dizinde büyümüş, ilim şehrinin kapısında yetişmiş, kucağında eğitilmiş bir ilim abidesi, bir irfan numunesi olan Hz. Hüseyin, Ben-i Ümeyye'nin zulüm ve zorbalıklarını hiç onaylar mıydı, hiç onlara biat eder miydi?
Yıldönümü vesilesi ile, çeşitli televizyon kanallarında koca koca profesörlerin konuşmalarına şahit oluyoruz da adeta küçük dilimizi yutuyoruz.
"Keşke Hüseyin hiç yola çıkmasaydı, Kûfe'ye doğru gitmeseydi, keşke Yezid'e biat etseydi de öldürülmeseydi" diyen ak saçlı sözde hocalara rastlıyoruz.
Ben-i Ümeyye'nin zalimlik ve zorbalıklarını on dört asır sonrasında, bugün onaylayanlar bir de kalkıp 'Sünnet ehli' geçinmesinler mi?
Ört ki ölem.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024