‘Benim Siyasetim’ kaybetmeyen siyaset

Geçtiğimiz çarşamba günü çok özel bir gündü. 

Merhum Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı seçildiği 18 Ağustos 2002 tarihinin yıl dönümünde, Ankara Etimesgut'ta 'Prof. Dr. Haydar Baş Parkı' açılışı yapıldı. BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş ve Etimesgut Belediye Başkanı Enver Demirel'in açılışını yaptığı park, hocamızın isminin ölümsüzleştirilmesi adına çok önemli bir hizmet oldu. Emeği geçen herkesi canı gönülden kutluyorum. 

Atatürk düşmanı, kurtuluş savaşı düşmanı, Yunan sevicilerinin isimleri Atatürk'ün kurduğu devletin caddelerine, sokaklarına, okullarına konulduğu bir dönemde, Prof. Dr. Haydar Baş isminin "başkentte" bir parka verilmesi elbette tam isabet olmuştur. 

Umarız ki, çok daha fazla yerlere onun ismi verilsin. O hatırlandıkça onun fikirleri de hatırlanacak böylece milletimizin birlik, beraberlik ve kardeşlik duyguları pekişecektir. Çünkü Prof. Dr. Haydar Baş ismi, sağcısının da solcusunun da, Alevi'sinin de Sünni'sinin de kısaca samimi duygularla vatanına bağlı herkesin sevdiği, saygı duyduğu, bu milletin ak sakallısıydı. 

Aslında sadece isminin caddelere, sokaklara, parklara verilmesi değil, onun görüşlerinin okullarda, üniversitelerde işlenmesi de gerekir. Örneğin, Hoş Geldin Atatürk eseri okullarda ders kitabı olarak okutulmalı, böylece Atatürk düşmanlarının tekrar hayat bulma şansları asla kalmamalı. 

Örneğin Milli Ekonomi Modeli eseri üniversitelerde ders olarak işlenmeli. Böylece küresel sermayenin sömürü düzenine mahkum olmadığımız gençlere öğretilmeli. Gençlerin kafalarındaki kapitalizmin ezberleri bozulmalı. 

Örneğin Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt eseri mutlaka ama mutlaka imam hatip okullarında ve ilahiyat fakültelerinde okutulmalı. Gençlerimiz Ehl-i Beyt'i öğrenmeli. Ancak böylelikle dine sonradan sokuşturulmuş bidatleri, uydurmaları, hurafeleri, yanlışları bilebilir. Ancak böylelikle hak-batıl ayrımını net bir şekilde yapabilir. Gerçek İslam'ı ve gerçek kardeşlik duygusunu ancak böylelikle yaşayabilir ve yaşatabilir. Ancak böylelikle küresel oyunlar bozulabilir. 

Prof. Dr. Haydar Baş isminden rahatsız olmak, bütün bunlardan rahatsız olmak anlamına gelir. Tıpkı Atatürk'ten duyulan rahatsızlığın aynı anlama gelmesi gibi. Biri Asker Atatürk, diğeri Hoca Atatürk. 

18 Ağustos gecesi de muhteşem bir geceydi. Benim Siyasetim belgeselinin ikinci bölümünün galası vardı. Belgeselin yapımcılığını BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın bizzat kendisinin üstlendiği belgesel ile yine ölümsüz bir eser bırakılmış oldu. Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. 

Son dönem siyasi tarihimizin tüm detayları unutulmadan ele alınmış ve Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın Türk siyasetine nasıl damga vurduğu çok çarpıcı bir şekilde anlatılmış. Belgeseli izlerken beni kuşatan düşüncenin şu olduğunu özellikle ifade etmek isterim: Bir lider düşünün ki; başbakan olmak, hükümet kurmak için gerekli oyu alamamış ama girdiği hiç bir seçimi de kaybetmemiş. O, vatana ve millete olan görevini yerine getirmiş, son nefes için bir hayat sürmüş, fikirlerini ve görüşlerini milletine miras olarak bırakarak tertemiz bir şekilde bu dünyadan göçmüş... 

Bu yüzden Bağımsız Türkiye Partisi, girdiği hiç bir seçimi kaybetmeyen Türkiye'nin tek partisi unvanına sahiptir. Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın sayesinde bağımsız Türkiye sevdalıları da tertemiz ve alnı açık bir hayat sürme imkanı bulmuştur. Alnı temiz insanlar, nereye giderlerse gitsinler her zaman kazanan insanlardır.

Son olarak, 18 Ağustos aynı zamanda On Muharrem günüydü. Yani Mah-ı Muharrem... 

İmam Hüseyin Efendimizin Kerbela çöllerinde şehit edilmesinin yıl dönümü. Lanet olasıca Yezit ve ordusu Hz. Peygamber'in (s.a.v) biricik oğlunun tertemiz kanını akıtırken, İmam Hüseyin Efendimizin mübarek kanı adaleti, şecaati, cesareti, merhameti, insanlığı ve İslam'ı diriltiyordu. Yezit, zafer kazandığını sanırken gerçekte ise tarihin en büyük bozgununu yaşıyordu. 

İşte, 18 Ağustos'un bir de böyle bir özelliği vardı. 

Yazımıza sevgili Peygamberimizin (s.a.v) şu hadis-i şerifi ile son verelim: "Ehl-i Beyt'im Nuh'un gemisi gibidir. Ona binen kurtulur, uzak duran boğulup helâk olur."