Maç boyunca bir şey net olarak gözüktü ki Beşiktaş 60. dakika civarları hariç tutulursa maçın kontrolünü ele geçiremedi.
Maça iki takım da telaşlı şekilde başladı. Antalya Beşiktaş'ı oynatmama telaşı içindeyken Beşiktaş da topu kazanıp biran önce gol atma telaşındaydı.
Bakın şimdi açıkça bir şey ifade etmek istiyorum. Futbol sürat oyunu değildir.
Bence futbol 11 kişi oynanıyorsa takım oyunu süratten daha önemli. Beşiktaş'ın Antalya karşısındaki futbolu bu görüşü açıkça destekliyor.
Beşiktaş yoğun baskı ve sürat ile başladığı maçta kendi birinci bölgesinin boş kalmasına neden oldu.
Eğer Ersin'in doğru zamanlamaları olmasa Antalya’nın daha maçın başında birkaç farklı öne geçmesi işten değildi.
Peki tempo var, sürat var, baskı var ama savunma güvenliği yok. Ee birkaç gol birden yesen ne olacak.
3 puanı çok koşana değil gol atana veriyorlar. Şimdi elinizde Pjanic gibi önemli bir futbolcu var.
İyi de bu kadar savruk oynarken Pjanic'i nasıl kullanabilirsin. Tabii ki kullanamasın.
Kullanamazsan topa sahip olup pozisyon bulamazsın. Beşiktaş'ın Antalya karşısında oyunun özeti budur.
Şimdi örnek olarak 35., 80. ve 82. dakikalara gidersek bu dakikalarda Beşiktaş'ın oluşturduğu muazzam karambolleri görüyoruz.
Bakın bunlar organizasyon değil karambol. Yani işi şansa bırakmışsınız. Bütün bu 3 örneğin sadece sonuncusunda Pjanic pozisyonu hazırlamış.
Ee böyle olmaz tabii. Koskoca maçta 9. dakikada bir organizasyon var. Onu da başlatan Necip.
Pjanic kendine gelen topu Batshuayi'ye şut pası olarak iletiyor. Batshuayi'nin şutunu kaleci çıkarıyor.
Yani burada söylemek istediğim birkaç pas yaptığınız zaman tehlike yaratıyorsunuz. Yoksa tesadüfen golü bulabilirsiniz.
Maç süratli başlamış oyunu biraz soğut. Topa sahip ol. Ver Pjanic'e biraz tempoyu düşürsün.
Sonra 3. bölgede tempo yaparsın. Fakat bunların hiçbiri yapılmıyor. Gelsin karamboller gitsin rakibe nişanlanan ortalar.
Bir de formasyon sorunu var. Maça 3'lü defans ile başlayıp 4'lü ile devam etme meselesi.
Şimdi ben yine bir iddiada bulunuyorum ki 3'lü savunma futbolun doğasına ters. Bir kere kanatlar bir oyuncuya emanet ediliyor.
Yaklaşık 110 metrelik bir alanı bu kanat oyuncularının tek başına kontrol etmeleri gerekiyor.
Böyle olması için süpermen olmak lazım. Tabii kanatlar bu tempodayken takımın geri kalanı da aynı ritme uymak zorunda.
Yani elinizde 11 tane süpermen olmak zorunda. Nitekim maçın başında Beşiktaş'ın 3'lü ile başlayıp muazzam bir tempo göstermesi teorik olarak bu farmasyonun bir gereği.
İyi de elinizde bu nitelikte bir 11 yok ki. O zaman niye Pjanic 11'de. Pjanic'i öldürüyorsun. Alma ilk 11'e o zaman.
Ha peki böyle başlıyorsun eyvallah ama sonra neden 4'lüye dönüyorsun. Bu idman mı 3 puan maçı mı?
Şimdi böyle olunca futbolcunun psikolojisi de bozuluyor. Maçın sonunda Pjanic amatörce bir hata yaparak peş peşe iki sarı kart gördü.
Tabii ki hatalı ve profesyonelce bir hareket değil. Fakat Beşiktaş o kadar kontrolü ele geçiremedi ki Pjanic de sinirlerine hakim olamadı.
Ben bu maçta Beşiktaş'ta Can ve Necip'i beğendim. Can elinden geldiğince oyunu organize etmeye çalıştı.
Özellikle Antalya'nın Pjanic'i oynatmamaya çalışırken Can'ın orta sahada çabası övgüyü hak ediyor.
3'lü savunmanın stoperi olarak oynadığı dakikalarda defanstan oyunu kurgulayışı ile Necip dikkatimi çekti.
Sahada beğenmediğim oyuncular ise Rosier ve Rıdvan’dı. Oyunu dikkatli takip ettiğim dakikalarda tam dört kez (3. 23. 31. ve 39. dakikalarda) Rosier dripling yaptı ve topu rakibine kaptırdı.
Rıdvan da 27 ve 31. dakikalarda isabetsiz ortalar ile Antalyalıları sevindirdi.
Maça iki takım da telaşlı şekilde başladı. Antalya Beşiktaş'ı oynatmama telaşı içindeyken Beşiktaş da topu kazanıp biran önce gol atma telaşındaydı.
Bakın şimdi açıkça bir şey ifade etmek istiyorum. Futbol sürat oyunu değildir.
Bence futbol 11 kişi oynanıyorsa takım oyunu süratten daha önemli. Beşiktaş'ın Antalya karşısındaki futbolu bu görüşü açıkça destekliyor.
Beşiktaş yoğun baskı ve sürat ile başladığı maçta kendi birinci bölgesinin boş kalmasına neden oldu.
Eğer Ersin'in doğru zamanlamaları olmasa Antalya’nın daha maçın başında birkaç farklı öne geçmesi işten değildi.
Peki tempo var, sürat var, baskı var ama savunma güvenliği yok. Ee birkaç gol birden yesen ne olacak.
3 puanı çok koşana değil gol atana veriyorlar. Şimdi elinizde Pjanic gibi önemli bir futbolcu var.
İyi de bu kadar savruk oynarken Pjanic'i nasıl kullanabilirsin. Tabii ki kullanamasın.
Kullanamazsan topa sahip olup pozisyon bulamazsın. Beşiktaş'ın Antalya karşısında oyunun özeti budur.
Şimdi örnek olarak 35., 80. ve 82. dakikalara gidersek bu dakikalarda Beşiktaş'ın oluşturduğu muazzam karambolleri görüyoruz.
Bakın bunlar organizasyon değil karambol. Yani işi şansa bırakmışsınız. Bütün bu 3 örneğin sadece sonuncusunda Pjanic pozisyonu hazırlamış.
Ee böyle olmaz tabii. Koskoca maçta 9. dakikada bir organizasyon var. Onu da başlatan Necip.
Pjanic kendine gelen topu Batshuayi'ye şut pası olarak iletiyor. Batshuayi'nin şutunu kaleci çıkarıyor.
Yani burada söylemek istediğim birkaç pas yaptığınız zaman tehlike yaratıyorsunuz. Yoksa tesadüfen golü bulabilirsiniz.
Maç süratli başlamış oyunu biraz soğut. Topa sahip ol. Ver Pjanic'e biraz tempoyu düşürsün.
Sonra 3. bölgede tempo yaparsın. Fakat bunların hiçbiri yapılmıyor. Gelsin karamboller gitsin rakibe nişanlanan ortalar.
Bir de formasyon sorunu var. Maça 3'lü defans ile başlayıp 4'lü ile devam etme meselesi.
Şimdi ben yine bir iddiada bulunuyorum ki 3'lü savunma futbolun doğasına ters. Bir kere kanatlar bir oyuncuya emanet ediliyor.
Yaklaşık 110 metrelik bir alanı bu kanat oyuncularının tek başına kontrol etmeleri gerekiyor.
Böyle olması için süpermen olmak lazım. Tabii kanatlar bu tempodayken takımın geri kalanı da aynı ritme uymak zorunda.
Yani elinizde 11 tane süpermen olmak zorunda. Nitekim maçın başında Beşiktaş'ın 3'lü ile başlayıp muazzam bir tempo göstermesi teorik olarak bu farmasyonun bir gereği.
İyi de elinizde bu nitelikte bir 11 yok ki. O zaman niye Pjanic 11'de. Pjanic'i öldürüyorsun. Alma ilk 11'e o zaman.
Ha peki böyle başlıyorsun eyvallah ama sonra neden 4'lüye dönüyorsun. Bu idman mı 3 puan maçı mı?
Şimdi böyle olunca futbolcunun psikolojisi de bozuluyor. Maçın sonunda Pjanic amatörce bir hata yaparak peş peşe iki sarı kart gördü.
Tabii ki hatalı ve profesyonelce bir hareket değil. Fakat Beşiktaş o kadar kontrolü ele geçiremedi ki Pjanic de sinirlerine hakim olamadı.
Ben bu maçta Beşiktaş'ta Can ve Necip'i beğendim. Can elinden geldiğince oyunu organize etmeye çalıştı.
Özellikle Antalya'nın Pjanic'i oynatmamaya çalışırken Can'ın orta sahada çabası övgüyü hak ediyor.
3'lü savunmanın stoperi olarak oynadığı dakikalarda defanstan oyunu kurgulayışı ile Necip dikkatimi çekti.
Sahada beğenmediğim oyuncular ise Rosier ve Rıdvan’dı. Oyunu dikkatli takip ettiğim dakikalarda tam dört kez (3. 23. 31. ve 39. dakikalarda) Rosier dripling yaptı ve topu rakibine kaptırdı.
Rıdvan da 27 ve 31. dakikalarda isabetsiz ortalar ile Antalyalıları sevindirdi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Göksu / diğer yazıları
- Fenerbahçe Galatasaray'ı örnek almalı / 01.06.2025
- Ali Koç Galatasaray'ın şampiyon olacağını biliyordu / 26.05.2025
- Kolay elde edilecek bir başarı değil / 19.05.2025
- Kupada da hata yok / 14.05.2025
- Galatasaray istediğini aldı / 11.05.2025
- Kafa karışıklığı ve dağılan ümitler / 05.05.2025
- Şampiyonluk şarkıları / 04.05.2025
- Hepsi iki kişilik oynadı / 28.04.2025
- Bir ihtimal daha var / 27.04.2025
- Bir varmış bir yokmuş / 21.04.2025
- Ali Koç Galatasaray'ın şampiyon olacağını biliyordu / 26.05.2025
- Kolay elde edilecek bir başarı değil / 19.05.2025
- Kupada da hata yok / 14.05.2025
- Galatasaray istediğini aldı / 11.05.2025
- Kafa karışıklığı ve dağılan ümitler / 05.05.2025
- Şampiyonluk şarkıları / 04.05.2025
- Hepsi iki kişilik oynadı / 28.04.2025
- Bir ihtimal daha var / 27.04.2025
- Bir varmış bir yokmuş / 21.04.2025