Geç gelen adalet adalet olmadığı gibi, çoğu zaman geç gelen algı, anlayış, kavrayış ve farkına varış da telafisi imkansız zararlara yol açıyor.
Mutfaklarda yangın başladıktan sonra, cepler ve cüzdanlar kevgire döndükten sonra, dolar on liraya doğru, akaryakıt on liraya doğru hızlı adımlarla koşmaya başladıktan sonra Prof. Dr. Haydar Baş'ın konuşmaları kulaklarında çınlamaya başladı ve yavaş yavaş anlamaya ve ona hak vermeye başladın.
Onun ifadesi ile "zifiri karanlık" günleri gördükten ve "göreceksiniz zamlar yağmur gibi yağacak" tespitini artık iliklerimize kadar yaşamaya başladıktan sonra ne kadar da haklıymış diyenler günden güne artıyor ama neden sonra?
Haydar Baş'ı anlamaya başladın amma neden sonra?
Miting meydanlarında, kapalı spor salonlarında, televizyon ekranlarında adeta haykırmakla kalmıyor, demir çarık giyerek ve eline de demirden bir asa alarak Anadolu'yu köy köy, kasaba kasaba dolaşarak tane tane anlatıyordu:
"Tarım ürünleri stratejik ürünlerdir, bu işin siyaseti olmaz, tarım kesimi mutlaka desteklenmeli ve üretim teşvik edilmelidir. Çünkü, Allah korusun yarın iş başa düştüğünde, savaşmak gerektiğinde, silahsız asker savaşabilir ama aç asker savaşamaz."
Yıllarını vererek, nice uykusuz geceler geçirerek hazırladığı Milli Ekonomi Modeli'nin sadece bir alt başlığı olan tarımı bizzat yerinde, tarım köylüsünün-çiftçisinin tarlasının, çayırının başında anlatarak hem yöneticilerin dikkatlerini hem de bizzat bu işle iştigal edenlerin dikkatlerini çekmeye çalıştı yıllarca.
Haydar Hoca'yı anlamaya ve babasının bu hayati tezlerini gayet başarılı bir şekilde anlatan sayın Genel Başkan Hüseyin Baş'ı dinlemeye başladık amma neden ve nelerden sonra?
Ülkemiz, güzel ülkemiz, dünya ülkeleri arasında asgari ücreti en düşük olan ülkeler arasına kaydıktan sonra, paramız, paralar arasında en fazla değer kaybeden para durumuna geldikten sonra Haydar Hoca'nın haykırışları kulaklarımızda çınlamaya başladı.
Onun o baba şefkati ile yaptığı uyarıları dinlemiş olsaydık bugün ülkemiz bambaşka bir yerde, insanımız bambaşka bir durumda olacaktı.
Hatırlamak ve hatırlatmak gerekir ki, bugün açlık sınırının altında kalmış olan asgari ücret rakamı, mevcut seviyesine onun "asgari ücret en az beş bin lira olmalıdır" haykırışları sayesinde ulaşmıştır.
Şimdilerde sayın Genel Başkan Hüseyin Baş, asgari ücret için 'on bin' rakamını sıkça telaffuz ediyor, inşallah yoksul kesimin biraz nefes alacağı bir seviyeye ulaşmasına katkısı olur.
"Zenginler zekat verseler asgari ücret zaten on bin lira olur" tespitini de her an görebileceğimiz bir yere not etmekte fayda var.
Haydar Baş'ı anlamakta geç kaldık, inşallah Hüseyin Baş'ı anlamakta ve dinlemekte geç kalmayız.