Muharrem ayında Aşure gününde Peygamber evladına reva görülen insanlık dışı muameleden ötürü, işlenen alçakça cinayetten ve katliamdan ötürü son elçi son Peygambere hitaben özür mahiyetinde bin bir makale, bin bir kitap yazsak bir mana ifade eder mi?
O korkunç cinayeti işleyenlerle aynı türden olmak bile insanı derin mahcubiyetlere gark ediyor.
Hangi lisan bu mahcubiyeti ifade etmeye kafi gelebilir, hangi kelime kümeleri ve hangi cümle yapısı bu özrü dile getirmeye muktedir olabilir?
Denizler mürekkep olsa ve tüm ağaçlar kalem olsa bu Kerbela derdini dile getirmeye, Kerbela çölünde Ali evladına, Fatma ananın oğullarına, kızlarına ve torunlarına reva görülen bu zulmü anlatmaya yeter mi?
"Yeryüzündeki bütün ağaçlar kalem olsaydı, denizler de mürekkep, sonra yedi deniz daha katılarak mürekkep olsaydı, Allah'ın sözleri yine de yazılmakla tükenmezdi. Şüphe yok ki Allah güçlüdür, O'nun gücüne hiçbir güç erişemez. O Allah, yaptığı her şeyi yerli yerince yapandır." (Lokman: 27)
"De ki: Deniz mürekkep olsa tükenir, yazılmaz Rabbimin sözleri tükenmeden, hatta o deniz kadar bir deniz daha eklense gene tükenir, yazılamaz." (Kehf: 109)
Yüce Rabbimizin sonsuz kudretini, ilminin sınırsızlığını dile getiren bu ayetlerden hareketle diyoruz ki, Allah Resulüne özür makamında kitaplar yazmak mümkün olsa acaba denizler dolusu mürekkep ve ağaçlardan oluşan kalemler kafi gelir miydi?
Bu korkunç cinayetin, bu eşi-benzeri olmayan katliamın faillerinin sözde Müslümanlar olması, sözde o peygamberin Risaletini tasdik edenler arasından çıkmış olması cinayetin korkunçluğunu bin kat daha artırmaktadır.
Hz. Hüseyin'in riyasetindeki o kutlu kervanın yolunu kesenlerin, kollarını-kanatlarını kesenlerin, daha da korkunç olanı başlarını kesenlerin, sonraki yıllarda, sonraki yüzyıllarda hiç yüzleri kızarmadan kendilerini savunmaya geçmeleri, aklamaya çalışmaları ve ellerine bulaştırdıkları Ehl-i Beyt kanlarını bir takım yalanlarla temizlemeye çalışmaları ise en az işledikleri cinayet kadar korkunçtur.
Katliamın baş aktörü, geniş olan yeryüzünü Hz. Hüseyin ve yarenlerine dar eden mel'un Yezit adına konuşanların, yazıp-çizenlerin, sipariş ile eserler kaleme alanların elbette yatacak yerleri yok, ama aradan geçen on dört asra rağmen, tüm gerçekler ortaya serilmiş olmasına rağmen hala o eski yalanları dillendirerek Yezitgillerin safında yer alanlara ne demeli?
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024