Bir toplumun, “genetik yapısı” sayılabilecek “milli kimliği” erozyona uğramış ve yaşadığı olaylardan “ibret alma” meziyetini veya toparlama refleksini kaybetmiş ise; insanlık bünyesindeki bu toplum, adeta vücutta kansere dönüşmüş, tümör halini almış hücre grubu gibidir.
Son 10-15 yıldan beri bu tabloyu yaşıyoruz.
AKP hükümetiyle bu toplumsal tablo, metastazı olmuştur.
Artık ülkede “yeşil ot” dahi bitmiyor.
Güzelim “yeşil çay” ise “ot kadar” para etmiyor.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey, özellikle Doğu Karadeniz vilayetlerinde yaptığı meydan konuşmalarında, milletimize bu gerçeği ısrarla hatırlatmış, şöyle ikaz etmişti:
“Beni dinlemez, bunları işbaşına getirirseniz, göreceksiniz; çayınız, ot kadar para etmeyecek!”
Rizeli hemşehrilerim, o gün bıyık altı gülmüşlerdi; fakat şimdi ağlayıp sızlanıyor, çaylarını meydanlara boşaltıyorlar.
Rize başta olmaz üzere, Karadeniz’de “çay artık ot kadar para etmiyor” ifadesi, atasözü olmuş; altın gibi çay, ot kadar para etmiyor.
Prof. Dr. Baş, benzer ikazı Erzurum ve çevre vilayetlerinde, “Bunları işbaşına koyarsanız, göreceksiniz, ot dahi yeşermeyecek, bir tutam samana muhtaç hale geleceksiniz!” yapmıştı. Aynen gerçekleşti.
Yaklaşık 14 milyon hektara yakın meramız var; bunun sadece 2 milyon hektarı iş görüyor.
Uçsuz bucaksız Anadolu ovalarında ve Trakya’da artık ot yeşermiyor, saman bulamıyoruz.
Ot para etmeyince, vatandaş elini-eteğini çekmiş; açlığa-yokluğa talim ediyor.
AKP hükümeti, her işte olduğu gibi, çareyi ot ve saman ithalatını başlatmakta buluyor. Meradan-ovadan milletinin elini çektiriyor; gariban milletin sırtından topladığı vergilerle ecnebiden ot alarak onları zengin ediyor.
Tarımdaki her türlü ithalat, tarımı ve hayvancığı öldürüyor.
Prof. Dr. Baş, sadece ikaz etmemişti, somut projeler ortaya koymuştu. Bazıları şöyleydi, hatırlarsınız:
1. Tarım stratejik öneme haiz olduğu gerçeğinden hareketle yerli üretim dış pazarlardan korunacaktır.
2- Tarım kesimine ürününe karşılık, faizsiz avans verilecektir.
3- Tarım kesiminin borçlarının faizleri kaldırılacaktır.
4- Hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımıza faizsiz teşvik ve üretim kredileri verilecektir. Tarım, ormancılık, hayvancılık, denizcilik kesimlerine her türlü devlet desteği sağlanacaktır.
5- Dünya piyasasında tarım ürünlerine, hayvancılık, madencilik ve ormancılık ürünlerine pazar bulunacaktır.
6- Toprağı olmayan çiftçiye işlemesi ve üretim yapması kaydıyla hazine arazileri ücretsiz verilecektir. Toprağı olanlara da imkanları hazine arazilerini değerlendirmeye yeterli ise, onlarda bu imkandan yararlanacaktır.
Dünyada 110’u aşkın devlet, Prof. Dr. Baş’ın bu Milli Ekonomi Modeli projelerini hayata geçirdi; Rusya başta olmak üzere hepsinin tarımı, hayvancılığı, sanayisi şahlandı.
Aklı başında insan, bu proje ve ikazlara kulak asmaz, bu ahvalden ibret almaz, ders çıkartmaz mı?!
Çıkartmayan bir toplum, çok ağır maraz tablosu yaşıyor, demektir. 5-10 sene önce bu illet, grip tablosunu andırıyordu. Lakin orada kalmadı, tümöre dönüştü, metastaz yaptı.
Duymuşsunuzdur; eskiler, cenabetin bastığı yerde ot bitmez, derler.
Büyük müfessir Kurtubî’nin beyanına göre, “cunub”, ecnebi kişi manasına da geliyor; uzak, kopuk, dengesini yitirmiş anlamlarının yanısıra…
Müslüman bir toplum, Yüce Allah’ın “Ey iman edenler! Müşrikler ancak bir necestir/pisliktir” (Tevbe Suresi, 9 / 28) ikazına kulak vermez; Haçlı müşriklerinin akıl ve tavsiyelerine göre hayatlarını şekillendirirse, ne ot biter, ne saman… Türk milleti bu ecnebi cenabetiyle kavruluyor!
Avrupa Birliği, Amerika ve sair Haçlı dünyasına endeksli AKP politikaların uygulandığı ülkemizde, görüyoruz ki, ot dahi bitmiyor.
Sadece bu “bir avuç ot”taki hikmet ve ibret, aklımızı başımıza devşirmek için yeter de artar bile. Demiş ki atalarımız; görene, köre ne…?!
Son 10-15 yıldan beri bu tabloyu yaşıyoruz.
AKP hükümetiyle bu toplumsal tablo, metastazı olmuştur.
Artık ülkede “yeşil ot” dahi bitmiyor.
Güzelim “yeşil çay” ise “ot kadar” para etmiyor.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey, özellikle Doğu Karadeniz vilayetlerinde yaptığı meydan konuşmalarında, milletimize bu gerçeği ısrarla hatırlatmış, şöyle ikaz etmişti:
“Beni dinlemez, bunları işbaşına getirirseniz, göreceksiniz; çayınız, ot kadar para etmeyecek!”
Rizeli hemşehrilerim, o gün bıyık altı gülmüşlerdi; fakat şimdi ağlayıp sızlanıyor, çaylarını meydanlara boşaltıyorlar.
Rize başta olmaz üzere, Karadeniz’de “çay artık ot kadar para etmiyor” ifadesi, atasözü olmuş; altın gibi çay, ot kadar para etmiyor.
Prof. Dr. Baş, benzer ikazı Erzurum ve çevre vilayetlerinde, “Bunları işbaşına koyarsanız, göreceksiniz, ot dahi yeşermeyecek, bir tutam samana muhtaç hale geleceksiniz!” yapmıştı. Aynen gerçekleşti.
Yaklaşık 14 milyon hektara yakın meramız var; bunun sadece 2 milyon hektarı iş görüyor.
Uçsuz bucaksız Anadolu ovalarında ve Trakya’da artık ot yeşermiyor, saman bulamıyoruz.
Ot para etmeyince, vatandaş elini-eteğini çekmiş; açlığa-yokluğa talim ediyor.
AKP hükümeti, her işte olduğu gibi, çareyi ot ve saman ithalatını başlatmakta buluyor. Meradan-ovadan milletinin elini çektiriyor; gariban milletin sırtından topladığı vergilerle ecnebiden ot alarak onları zengin ediyor.
Tarımdaki her türlü ithalat, tarımı ve hayvancığı öldürüyor.
Prof. Dr. Baş, sadece ikaz etmemişti, somut projeler ortaya koymuştu. Bazıları şöyleydi, hatırlarsınız:
1. Tarım stratejik öneme haiz olduğu gerçeğinden hareketle yerli üretim dış pazarlardan korunacaktır.
2- Tarım kesimine ürününe karşılık, faizsiz avans verilecektir.
3- Tarım kesiminin borçlarının faizleri kaldırılacaktır.
4- Hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımıza faizsiz teşvik ve üretim kredileri verilecektir. Tarım, ormancılık, hayvancılık, denizcilik kesimlerine her türlü devlet desteği sağlanacaktır.
5- Dünya piyasasında tarım ürünlerine, hayvancılık, madencilik ve ormancılık ürünlerine pazar bulunacaktır.
6- Toprağı olmayan çiftçiye işlemesi ve üretim yapması kaydıyla hazine arazileri ücretsiz verilecektir. Toprağı olanlara da imkanları hazine arazilerini değerlendirmeye yeterli ise, onlarda bu imkandan yararlanacaktır.
Dünyada 110’u aşkın devlet, Prof. Dr. Baş’ın bu Milli Ekonomi Modeli projelerini hayata geçirdi; Rusya başta olmak üzere hepsinin tarımı, hayvancılığı, sanayisi şahlandı.
Aklı başında insan, bu proje ve ikazlara kulak asmaz, bu ahvalden ibret almaz, ders çıkartmaz mı?!
Çıkartmayan bir toplum, çok ağır maraz tablosu yaşıyor, demektir. 5-10 sene önce bu illet, grip tablosunu andırıyordu. Lakin orada kalmadı, tümöre dönüştü, metastaz yaptı.
Duymuşsunuzdur; eskiler, cenabetin bastığı yerde ot bitmez, derler.
Büyük müfessir Kurtubî’nin beyanına göre, “cunub”, ecnebi kişi manasına da geliyor; uzak, kopuk, dengesini yitirmiş anlamlarının yanısıra…
Müslüman bir toplum, Yüce Allah’ın “Ey iman edenler! Müşrikler ancak bir necestir/pisliktir” (Tevbe Suresi, 9 / 28) ikazına kulak vermez; Haçlı müşriklerinin akıl ve tavsiyelerine göre hayatlarını şekillendirirse, ne ot biter, ne saman… Türk milleti bu ecnebi cenabetiyle kavruluyor!
Avrupa Birliği, Amerika ve sair Haçlı dünyasına endeksli AKP politikaların uygulandığı ülkemizde, görüyoruz ki, ot dahi bitmiyor.
Sadece bu “bir avuç ot”taki hikmet ve ibret, aklımızı başımıza devşirmek için yeter de artar bile. Demiş ki atalarımız; görene, köre ne…?!
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019