Otobüslerin seferlerinde yolcu almak ya da yolcu indirmek için kullandıkları yerler, taşımacılık için önemli yerler. Gelişen koşullar bunlara belediyenin el atmasını gerektirdi. 3030 sayılı yasa belediyelere "yolcu terminalleri yapmak, yaptırmak, işletmek, işlettirmek" görevini veriyordu. Buna göre pek çok yerde belediyelerin terminaller yapıp işlettiğine şahit olduk.İçinde lokanta, kahvehane, emanet, tuvalet? gibi hizmet alanları da vardı. Bunlardan genellikle sadece bir tane yapılır ve hizmete bakılmaksızın insanlar mecburen bunlardan faydalanılırdı. Rekabetin de olmadığı bu işletmeler iyi kazanç getirirdi işletenine? Daha yapılanlarda alışveriş yeri, berber, lostra, sportoto ve milli piyango bayii, hatta otel bile eklendi. Bu türden bir küçük kompleks niteliğindeki yerler önemli birer gelişmeyi gösteriyordu. Her açılan yer uzun süre gündemde kalıyor, insanlar görmek için dahi buralara gelebiliyordu. Bu yerler, belediyelere ve onlardan yer alan işleticilere iyi paralar kazandırıyordu. Tabii şikayetler olsa da fazla aldıran yoktu. Küçük bir büfe bile neden olabiliyordu. Az miktardaki otobüs yazıhanesine sahip ya da işletici olmak ayrı bir ağalık idi? Bunlar bunların büyütülmesine ya da yenilerin yapılmasına engel olabilecek bir gücün de sahibiydiler. Bu rant ortamında düzenin bozulmaması için otobüsçülerden az bir giriş çıkış parasına razı olanlar vardı. Bazı yüksek ücret alanlarından şikayet edilse de, zaten çok içli-dışlı olduğundan her zaman bir çözüm yolu bulunurdu. Menfaat çatışmasıBüyük şehrin ortaya, seyahatlerin ve beklentilerin ve beklentilerin artması, yeni ve modern terminal yapım ihtiyacını ortaya çıkardı. Bu ihtiyacı karşılama gücü olan belediyeler, kendileri yapıp işletme yolunu seçtiler. Gerekli kaynağı olmayanlar ise yaptırıp işletme yoluna gittiler. Belediyelerin sahip olduklarını karlı biçimde işletme imkanlarının olması bir gerçek. Burada da bir KİT ya da BİT zihniyeti geçerli oluyor. Zarardan kurtulmak için de otogarları kira karşılığı işlettirmek gündemde bugünlerde mevcut terminal ya da otogarları kimin işleteceği ya da yenisini kimi yapıp işleteceği tartışmaları yapılıyor.Otobüsçünün ödeyeceği bedelin artması pahasına rekabetle yüksek bedele otogar işletmeye talip olanlar var. Ben bazı şeyleri açıkça belirmek istiyorum. Bizim işimiz otobüsçülük, yani yolcu taşımacılığı. Otogar işletmeciliği değil. Üstelik otogar işletmeciliği ile otobüs işletmeciliği menfaat çatışması içinde.Otogar işletmecileri; esas olarak otobüsçünün otobüsünden ya da onun yolcusundan ve otobüsünden para alarak taşımacıya zarar verir. Ben bu kavgada ya da anlaşmazlıkta otogar işletenden değil, otobüsçüden yanayım. Hem esas işimiz bu olduğu için hem de mağdur durumda olduğu için. Her türlü zorluğu çeken otobüsçü, resmi ya da özel terminalcinin dediği parayı tartışmasız ödemek zorunda. Hem istediğin parayı alacaksın hem bir terminali kullanma getireceksin. Hem de bu hizmeti (!) caydırmak için terminal açma ve işletme yarışı yapacaksın. Böyle bir iş olmaz. Burada adaletsizlik var.Konuyla ilgilenen herkes bunu bilsin:Bir iş rekabete açık yapılır ya da tekel olduğundan kontrolde tutulur. Benzer amaçlarla bir sürü bağımsız üst kuruluşun ortaya çıktığına şahidiz. Terminal işine soyunanlar bilmeli ki bu iş böyle gitmez, gitmemeli? bir gün gelir ya otogar terminal mecburiyeti kalkar ya da bunların uygulanacağı fiyatlar denetlenir. Belediyeler-işlet-devret sözleşmesi yaparken ya da kendi yaptıklarını kiraya verirken; işin kamu hizmeti yanını düşünüp, uygulanacak çıkış fiyatları için bir çıkış fiyatlar için bir sınırlama getirmeli.Yoksa bu bağımsız bir terminal denetleme üst kurulu' na kadar bile gidebilir. İsteklisi olduğumuz AB anlayışı da bu. Herkes bir daha düşünü ve otobüsçüden yana olup, otobüsçülükten kazanç peşinde koşsun.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012