Bir garip tecelli

Uluslararası Milli Ekonomi Modeli Kongresinin 3. Almanya'da (Heildelberg) yapıldı, 25 ülkeden 100'ü aşkın ilim adamı tebliğ sundu, müzakerelerde bulundu, görüş beyan etti. Prof. Dr. Haydar Baş konuşmasında tezini özetedikten sonra Viyana ve Bonn Üniveristelerine, "Uluslararası Bağımsız Milli Ekonomi Derneği"ne bu son derece anlamlı ve başarılı organizasyonlarından dolayı teşekkür etti. Görüldü ki, bütün katılımcı ilim adamları, "Milli Ekonomi Modeli" tezini Haydar Bey'in dediği gibi "didik - didik" etmişler . İyi de etmişler. Çünkü bu bir arayışın ifadesi olduğu kadar, ön yargıların da ortadan kalkmasına, ilmi şüpheciliğin ilmi meraka dönmesine de sebep olmuştur. Bunun tabii neticeesi olarak "aranan kan bulunmuştur" müjdesi, bizzat Avrupalı ilim adamları tarafından dünyaya ilan edildi. Evet kapitalizmin ve sosyalizmin dünyaya kaybettirdiği kan bulunmuştur. Milli Ekonomi Modeli Kongresi ile bir taraftan aranan kan bulunurken, bir taraftan da bugüne kadar toplumlara "kan" yerine ne akıl almaz zehirler zerkettikleri ortaya çıkmıştır.Çünkü, Prof. Dr. Haydar Baş sadece yaşanan olaylara ışık tutup ortaya çıkmasını sağlamıyor, olması ve yapılması gerekeni de göstererek bütün insanlığı ırk, renk, din, dil, cins ayrımına tabi tutmadan ve mutlak manada "insan" gerçeğinden yola çıkarak taşıdığı tarihi misyon ile adeta kucaklıyor. İşte bunun farkına varan Batılı ilim adamları mevcut kapitalist ve sosyalist sistemlerin ne kadar yanlış, ne kadar yetersiz ve ne kadar çaresiz olduklarını da bütün çıplaklığı ile görmüş oldular. Buradan onlara gerek tebliğlerinden, gerek ilmi şahsiyet ve haysiyetlerinin gereğini büyük bir olgunluk ve cesaretle yerine getirdikleri için şahsen teşekkür ediyorum. Çünkü onlar Milli Ekonomi gerceğini sadece sözleriyle, tebliğleri ile değil, aynı zamanda yüzlerindeki ifadelerle ve tez sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'a gösterdikleri sevgi ile, saygı ile de en üst seviyede dile getirdiler. Bütün katılımcı ilim adamlarının hayranlıkları ve hüsn-ü kabulleri her hallerinden okunuyordu. Bu halleriyle onlar, Milli Ekonomi Modeli'nin Batılı kurmayları olmayı çoktan hak etmişlerdi. Tekrar kongreye dönecek olursak; esasen bu kongreye bir çok  açıdan bakmak gereklidir. Mesela, Milli Ekonomi Modeli insan gerçeğinden yola çıktığı için kongreye topyekün insanlık açısından bakılabilir. Bakılmalıdır da. Ayrıca ABD ve AB açısından da bakılabilir. Hatta bu zaviyeden bakmak, aktüalite bakımından aciliyet de arzetmektedir. Kongreye asıl bir de bizim ülkemiz açısından bakmak lazım. Şöyle ki; Atatürk'ün "Muasır Medeniyet" anlayışını bugüne kadar "ne olursa olsun batılılaşma"olarak anlayan ABD'cilerin AB'cilerin, İMF'cilerin, Medeniyetlerarası uzlaşmacıların, Dinlerarası diyalogcuların idrakine sunarak Batılı ilim adamlarının gösterdikleri ilmi haysiyeti, ilmi karakteri gösterip göstermeyeceklerini de görmek lazım. Ve Yüce Türk Milleti olarak son iki asırdan beri yaşananlara ve arayışlara bakarak bugün içinde bulunduğumuz durumun bir değerlendirmesini yapmak kaçınılmaz olmuştur. Irak başta olmak üzere, bölgemizde yaşanan sıcak olaylar, ülkemizdeki ayrılıkçı, bölücü faliyetler, toprak satışları, özelliştime adına çok uluslu şirketlerin işgal girişimleri, iş ve ticari hayatın tamamen duragan hale gelmesi ve tarımın silinme noktasına adeta itilmesi, uzak değil çok yakın geleceğimiz için hayati tehlikeler oluşturmaktadır. Böylesi iç ve dış tehdit ve tehlikelerle boğuşurken Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Milli Ekonomi Modeli" İstanbul ve Bakü kongrelerinden sonra Heildelberg Kongresi ile insanlığın hizmetine sunulmuş ve fevkalade kabul görmüştür. Azerbaycan ve Rusya'dan sonra bir çok Latin Amerika ülkesi, bu tez üzerinde ciddi çalışmalar yapmaktadırlar. Bir çok devletler de uygulama safhasına gelmişlerdir. Şu garip tecelliye bakınız ki; yıllardan beri peşinden koştuğumuz Batı dünyası, şimdi bize gelmeye başladı. Ancak biz hala batı kapılarında dilenciliğe ısrarla devam etmek isitiyoruz.