Seçimle yatıp seçimle kalkıyoruz.
Erken seçim mi yoksa baskın seçim mi?
İşler tıkırında ilerlerken birden bire, aniden, durup dururken erken seçim kararı, acep ne ola ki?
Kahvelerde, çay ocaklarında bundan böyle, birkaç ay şeker yerine 'seçim' katılıp karıştırılacak.
Seçimler gelir geçer, Ahmet gider Mehmet gelir.
Öncesiyle sonrasıyla bir kaç ay gündemi meşgul eder, insanlar koşar, koşturur, yorulur ve bir yerde dururlar, her şey kaldığı yerden devam eder.
Kazanamayanlar yoruldukları ve harcadıkları ile yani borçları ile başbaşa kalırlar, kazananlar ise harcadıklarını geri kazanmak için dönüp yine halkın sırtına binerler.
Her devrin, her dönemin ve her iktidar çevresinin bir avuç mutlu azınlığı her zaman oluşur, geri kalan büyük çoğunluk ise sefilleri oynamaya devam eder.
İktidarın kaymağını yiyenler, sanki seçim süresince yemeye ara vermişler gibi, seçim sonrasında 'nerede kalmıştık?' diyerek yemelerini sürdürürler, sefilleri oynayanlar ise zaten hiç ara vermedikleri rollerine devam ederler.
Günbegün değişmekte olan gündemler içinde asla değişmeyen, değişmemesi gereken asıl gündem ise ne yazık ki insanların gündemine hiç gelmemektedir.
Herkesin ve her eksimin birinci gündemi şu olmalıdır; bu yol beni nereye götürür?
Beraber yürüdüğüm yol arkadaşlarımın elinden ve dilinden diğer insanlar emin mi?
Ben onlardan onlar benden emin miyiz birbirimizden?
Ben güvenilen bir insan mıyım ve seçtiğim arkadaşlarım güvenilecek insanlar mı?
Kamu malı söz konusu olduğu zaman kendi çıkarlarımıza, kendi hırs ve ihtiraslarımıza dur diyebiliyor muyuz?
Sarıldığım bu ipin öteki ucu kimin elinde?
"Allah'ın ipine sımsıkı ve topyekun sarılın" İlahi emrinin muhatapları olarak sarıldığımız iplere dönüp bir bakıyor muyuz?
Dostlarım kimler ve dostluklarım ne üzerine?
Edindiğim dostluklar mezardan öteye geçip ebedi alemde de devam edecek dostluklar mıdır?
Oldukça sınırlı olan bu ömür sermayesini ben kimlerin değirmenine su taşıyarak bitirmekteyim?
Ölüm meleğinin kapımızı çalması an meselesi olduğuna göre, hazırlıklarım ne alemde?
Etrafımdaki insanlardan, eş, dost, akraba ve arkadaşlardan alacaklı olarak mı yoksa onlara borçlu olarak mı ayrılacağım bu dünaydan?
Borçlu olarak ayrılırsam halim nice olacak?
Evet, bir gündem var her gündemden içeri ama gündemimize bile gelmeden günlerimiz bitiyor maalesef.
Erken seçim mi yoksa baskın seçim mi?
İşler tıkırında ilerlerken birden bire, aniden, durup dururken erken seçim kararı, acep ne ola ki?
Kahvelerde, çay ocaklarında bundan böyle, birkaç ay şeker yerine 'seçim' katılıp karıştırılacak.
Seçimler gelir geçer, Ahmet gider Mehmet gelir.
Öncesiyle sonrasıyla bir kaç ay gündemi meşgul eder, insanlar koşar, koşturur, yorulur ve bir yerde dururlar, her şey kaldığı yerden devam eder.
Kazanamayanlar yoruldukları ve harcadıkları ile yani borçları ile başbaşa kalırlar, kazananlar ise harcadıklarını geri kazanmak için dönüp yine halkın sırtına binerler.
Her devrin, her dönemin ve her iktidar çevresinin bir avuç mutlu azınlığı her zaman oluşur, geri kalan büyük çoğunluk ise sefilleri oynamaya devam eder.
İktidarın kaymağını yiyenler, sanki seçim süresince yemeye ara vermişler gibi, seçim sonrasında 'nerede kalmıştık?' diyerek yemelerini sürdürürler, sefilleri oynayanlar ise zaten hiç ara vermedikleri rollerine devam ederler.
Günbegün değişmekte olan gündemler içinde asla değişmeyen, değişmemesi gereken asıl gündem ise ne yazık ki insanların gündemine hiç gelmemektedir.
Herkesin ve her eksimin birinci gündemi şu olmalıdır; bu yol beni nereye götürür?
Beraber yürüdüğüm yol arkadaşlarımın elinden ve dilinden diğer insanlar emin mi?
Ben onlardan onlar benden emin miyiz birbirimizden?
Ben güvenilen bir insan mıyım ve seçtiğim arkadaşlarım güvenilecek insanlar mı?
Kamu malı söz konusu olduğu zaman kendi çıkarlarımıza, kendi hırs ve ihtiraslarımıza dur diyebiliyor muyuz?
Sarıldığım bu ipin öteki ucu kimin elinde?
"Allah'ın ipine sımsıkı ve topyekun sarılın" İlahi emrinin muhatapları olarak sarıldığımız iplere dönüp bir bakıyor muyuz?
Dostlarım kimler ve dostluklarım ne üzerine?
Edindiğim dostluklar mezardan öteye geçip ebedi alemde de devam edecek dostluklar mıdır?
Oldukça sınırlı olan bu ömür sermayesini ben kimlerin değirmenine su taşıyarak bitirmekteyim?
Ölüm meleğinin kapımızı çalması an meselesi olduğuna göre, hazırlıklarım ne alemde?
Etrafımdaki insanlardan, eş, dost, akraba ve arkadaşlardan alacaklı olarak mı yoksa onlara borçlu olarak mı ayrılacağım bu dünaydan?
Borçlu olarak ayrılırsam halim nice olacak?
Evet, bir gündem var her gündemden içeri ama gündemimize bile gelmeden günlerimiz bitiyor maalesef.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Gazzeli çocukların çığlıkları çarpmış olabilir mi? / 04.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Gazzeli çocukların çığlıkları çarpmış olabilir mi? / 04.04.2024