İcmal dergisi tarafından düzenlenen Ehl-i Beyt Sempozyumlarının dördüncüsünü idrak ettik. Allah’a hamd olsun birlik çabalarının her defasında daha geniş çevrelere ulaştığına şahit olduk.
Suriye ile yaşadığımız gerilimin ilk günleriydi. Kamuoyunun malumu olduğu üzere, ABD, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında Şia ile Sünnileri çatıştıracak bir projeyi uygulamaya koymuş durumda. Ki, bu konuda hiç çekinmeden hem eserler neşrediyorlar, hem açıklama yapıyorlar, hem de uygulama yapıyorlar. Nitekim yaşanan güya ‘Arap Bahar’ında hep yönetimi Şia olan ülkelerin içi karıştırılmış, yönetimi Sünni olan ülkeler ise ABD’nin yanında yer almışlardır. Bunlardan bir tanesi de maalesef bizim ülkemiz. Hükümet ABD’nin değirmenine su taşımak olan uygulama ve teslimiyette adeta başa güreşiyor. Çok enteresandır, dış politika sıfır sorun diye yola çıkmışken, Suriye ile savaşmak için hiçbir sebep yokken, savaşın eşiğine kadar gelindi.
Suriye ile sürtüşmenin başladığı ilk günlerdi. Prof. Dr. Haydar Baş hocamız Şia, Alevi, Sünni hepimizin bir olduğunu, aynı kaynaktan beslendiğimizi, bizi birbirimize kırdırmak istediklerini ifade ederek, “birliğimizi milletimize deklare etmeliyiz” dediler. Bunun üzerine Bursa’da Uluslararası Ehl-i Beyt Sempozyumu yapıldı. Programa ülkemizdeki birçok Sünni, Alevi ve Caferi âlimin yanında; Suriye, Irak, İran, Lübnan, Tataristan, Tanzanya’dan ve birçok ülkeden akademisyenler, gazeteciler, ilim ve fikir adamları katıldılar. Bu sempozyumla halkımızın zihnindeki önyargılar sarsıldı. Binlerce yıldan beri ayrılık rüzgârlarının estiği, dönem dönem çatışmaların yaşandığı bu kesimler ilk defa beraber olunabilineceğini gösterdiler.
Bu sempozyumun ardından ikincisi, üçüncüsü derken, şimdi de tüm Türkiye Alevilerinin baş merkezi halindeki Hacı Bektaş’ta Ehl-i Beyt sempozyumunun dördüncüsü yapılmış oldu. Cumartesi sabah 10.00’da başlayan program gece 24.00’da bitti. Tam tamına 14 saat hiç ara verilmeden devam eden program, uydu kanalıyla canlı olarak Türkiye ve dünya kamuoyu ile de paylaşıldı. Büyük kitleler o gün adeta nefesini tutarak bu tarihi hadiseye şahit oldular.
Programların öncülüğünü yapan sayın Prof. Dr. Haydar Baş beyin kapanış konuşması çok önemliydi. “Sünni, Sünni kalsın; Alevi, Alevi kalsın; ancak her biri takvada yarışsın” mesajı birlik adına stratejik öneme haizdi. Hocamızın örnekleriyle ortaya koydular, iman esaslarında da, İslam prensiplerinde de, yaşanan kültürümüzde de pek bir farkımız yok. Konferans salonunu, Hacı Bektaş Veli’nin türbesini ve külliyesini içine alan müze alanını da dolduran Anadolu’nun dört bir yanından gelmiş Alevi’siyle Sünni’siyle on bine varan katılımcıların heyecanı yüzlerinden okunuyordu. Sanki bir hasret döneminin bittiğinin işaretiydi bu.
Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın ziyaretinde, Hacı Bektaş-ı Velinin soyundan gelen Arife ananın “birlikteliğimiz devam etmeli” sözü, sayın Hocamızın uzattığı birlik eline, bir cevap niteliğindeydi.
Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli’nin çağlar ötesinden gelen çağrısına hep beraber sahip çıkmamız gereken günlerdir bu günler: “Bir Olalım, İri Olalım, Diri Olalım.”
Suriye ile yaşadığımız gerilimin ilk günleriydi. Kamuoyunun malumu olduğu üzere, ABD, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında Şia ile Sünnileri çatıştıracak bir projeyi uygulamaya koymuş durumda. Ki, bu konuda hiç çekinmeden hem eserler neşrediyorlar, hem açıklama yapıyorlar, hem de uygulama yapıyorlar. Nitekim yaşanan güya ‘Arap Bahar’ında hep yönetimi Şia olan ülkelerin içi karıştırılmış, yönetimi Sünni olan ülkeler ise ABD’nin yanında yer almışlardır. Bunlardan bir tanesi de maalesef bizim ülkemiz. Hükümet ABD’nin değirmenine su taşımak olan uygulama ve teslimiyette adeta başa güreşiyor. Çok enteresandır, dış politika sıfır sorun diye yola çıkmışken, Suriye ile savaşmak için hiçbir sebep yokken, savaşın eşiğine kadar gelindi.
Suriye ile sürtüşmenin başladığı ilk günlerdi. Prof. Dr. Haydar Baş hocamız Şia, Alevi, Sünni hepimizin bir olduğunu, aynı kaynaktan beslendiğimizi, bizi birbirimize kırdırmak istediklerini ifade ederek, “birliğimizi milletimize deklare etmeliyiz” dediler. Bunun üzerine Bursa’da Uluslararası Ehl-i Beyt Sempozyumu yapıldı. Programa ülkemizdeki birçok Sünni, Alevi ve Caferi âlimin yanında; Suriye, Irak, İran, Lübnan, Tataristan, Tanzanya’dan ve birçok ülkeden akademisyenler, gazeteciler, ilim ve fikir adamları katıldılar. Bu sempozyumla halkımızın zihnindeki önyargılar sarsıldı. Binlerce yıldan beri ayrılık rüzgârlarının estiği, dönem dönem çatışmaların yaşandığı bu kesimler ilk defa beraber olunabilineceğini gösterdiler.
Bu sempozyumun ardından ikincisi, üçüncüsü derken, şimdi de tüm Türkiye Alevilerinin baş merkezi halindeki Hacı Bektaş’ta Ehl-i Beyt sempozyumunun dördüncüsü yapılmış oldu. Cumartesi sabah 10.00’da başlayan program gece 24.00’da bitti. Tam tamına 14 saat hiç ara verilmeden devam eden program, uydu kanalıyla canlı olarak Türkiye ve dünya kamuoyu ile de paylaşıldı. Büyük kitleler o gün adeta nefesini tutarak bu tarihi hadiseye şahit oldular.
Programların öncülüğünü yapan sayın Prof. Dr. Haydar Baş beyin kapanış konuşması çok önemliydi. “Sünni, Sünni kalsın; Alevi, Alevi kalsın; ancak her biri takvada yarışsın” mesajı birlik adına stratejik öneme haizdi. Hocamızın örnekleriyle ortaya koydular, iman esaslarında da, İslam prensiplerinde de, yaşanan kültürümüzde de pek bir farkımız yok. Konferans salonunu, Hacı Bektaş Veli’nin türbesini ve külliyesini içine alan müze alanını da dolduran Anadolu’nun dört bir yanından gelmiş Alevi’siyle Sünni’siyle on bine varan katılımcıların heyecanı yüzlerinden okunuyordu. Sanki bir hasret döneminin bittiğinin işaretiydi bu.
Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın ziyaretinde, Hacı Bektaş-ı Velinin soyundan gelen Arife ananın “birlikteliğimiz devam etmeli” sözü, sayın Hocamızın uzattığı birlik eline, bir cevap niteliğindeydi.
Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli’nin çağlar ötesinden gelen çağrısına hep beraber sahip çıkmamız gereken günlerdir bu günler: “Bir Olalım, İri Olalım, Diri Olalım.”
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- PKK ve yeni süreçte jeopolitik dengeler: Sevr mi Lozan mı? / 14.05.2025
- Türkiye için vakit kaybetmeden Afet Yönetimi Bakanlığı kurulmalı / 06.05.2025
- 40 milyar dolarla ne yapabilirdik? / 05.05.2025
- 1 Mayıs'ın ardındaki gerçek soru: Hangi sistem emekçiye umut olabilir? / 04.05.2025
- Çocuklar yaşarsa millet yaşar / 29.04.2025
- Atatürk mü? Kenan Evren mi? İşte gerçekler / 28.04.2025
- Kaybolan iğne evde aranır / 23.04.2025
- Dış politikanın kırılma noktası: Kıbrıs / 22.04.2025
- Algı yönetimi gölgesinde Suriye ve bölgesel tehditler / 20.04.2025
- Trump, Netanyahu ve Türkiye: Bölgedeki yeni denge / 15.04.2025
- Türkiye için vakit kaybetmeden Afet Yönetimi Bakanlığı kurulmalı / 06.05.2025
- 40 milyar dolarla ne yapabilirdik? / 05.05.2025
- 1 Mayıs'ın ardındaki gerçek soru: Hangi sistem emekçiye umut olabilir? / 04.05.2025
- Çocuklar yaşarsa millet yaşar / 29.04.2025
- Atatürk mü? Kenan Evren mi? İşte gerçekler / 28.04.2025
- Kaybolan iğne evde aranır / 23.04.2025
- Dış politikanın kırılma noktası: Kıbrıs / 22.04.2025
- Algı yönetimi gölgesinde Suriye ve bölgesel tehditler / 20.04.2025
- Trump, Netanyahu ve Türkiye: Bölgedeki yeni denge / 15.04.2025