Fazla uzak değil, hacım rahatça hatırlayacaktır, 2010 yılı Ramazan boyunca bu millete evet-hayır tartışması yaşattılar.Hatta öyle oldu ki güzel Türkçemizi bir kürk yapıp ters çevirip giydiler, koskocaman hacılar hocalar; evetli akşamlar, evetli iftarlar, evetli sahurlar, demeye başladılar.Biz işin başından beri söyledik yine de söylüyoruz, iş başına geldiği günden beri küresel güçlerin güdümündeki mevcut iktidara verilecek her destek bazen direkt bazen de dolaylı olarak küresel güçlere verilmiş demektir. Nitekim öyle oldu, söz konusu referandumda ısrarla "evet" diyen hacıdan hocadan destek alan iktidar o günden sonra her sahada nice yıkım projelerine imza attı.Daha sonra kamuoyuna sızan Oslo görüşmeleri, milletin gözü önünde yaşanan Habur rezaleti, bebek katilinin direktifleri ile gündeme alınan akil adamlar ve başlatılan süreç?Bir Ramazan boyunca sürdürülen evet-hayır tartışmaları, Bayram namazı çıkışında cami avlularında yapılan siyasi mitingler ve hacımın desteği ile gelinen nokta, buyurun:"? Terör örgütü, kurulduğu tarihten bu yana en önemli kazanım dönemine girmiştir. Kazanımların başında gelen husus PKK'nın meşrulaşmasıdır. PKK artık devlet tarafından "terör örgütü" diye aşağılanarak dışlanan bir yapı değil, devletin dengi, devleti kendisi ile görüşmeye zorlamış, gelecekte bölgenin "kaderi" olacağı netleşmiş bir güç olarak kendisini görmekte ve göstermektedir. Gezi olayları sırasında Erdoğan'ın Öcalan'dan "terörist başı" diye bahsetmesi üzerine S. Demirtaş, "Onunla görüşen sensin. O terörist ise sen ne olursun" diyerek, meşrulaşma olgusunu ortaya koymuştur. PKK'nın son dönemde başlayan ormanlardan ağaç kesenlere pazar cezası kesme, içki içenleri cezalandırma, yol kontrolleri yapma eylemleri toplumsal yaşamda güvenlik gücü algısı yaratmak ve meşru güç algısını güçlendirmek için yapılan eylemlerdir.PKK'nın ikinci büyük kazanımı, kendi kitlesine ve onun ötesinde Güneydoğu Anadolu'da halkın çok büyük bir bölümüne yaşanan süreci PKK'nın devleti, AKP Hükümetini, TSK'yı yendiği algısını iletmede başarı olmasıdır. Devlet tarafından muhatap alınan, liderinin mesajı meydanlarda okunan ve bölgenin geleceğini temsil ettiği inancını aşılayan örgütün üçüncü kazanımı ise açılım sürecini ikili iktidarı, yani devlet iktidarı yanında örgüt iktidarını tesis etmek için değerlendirmesi olmuştur. İçişleri Bakanı Muammer Güler, 10 Haziran 2013'de yaptığı değerlendirmede terör örgütünün ikili iktidar çabalarını şu şekilde değerlendirmiştir: "Çözüm sürecini alternatif devlet yapılanması gibi algılamaya çalışanların veya böyle bir süreci inşa etme çabalarının da bir aracı olarak görmemek lazım."İkili iktidarın somut görüntüsü, asker kışlalarında, polis karakollarında hapis iken PKK'lıların açık şekilde silahları ile artık sadece dağlarda değil, sosyal alanlarda gezmeleri, kent merkezlerine yaklaşmalarıdır.PKK'nın nasıl bir devlet inşa etme ruh hali içinde olduğunu PKK yöneticilerinin yaptığı benzetmeler de ortaya koymaktadır. Murat Karayılan, PKK Genel Başkanlığı ve Konseyinden bahsederken, "Bunu devlet sistemiyle kıyaslarsak eğer, cumhurbaşkanlığına tekabül ediyor" demektedir. Remzi Kartal, "Kongre Gel yasama organı ise, KCK Yürütme Konseyi hükümettir" demektedir.PKK, belediyeleri de ikili iktidarın bir diğer organı olarak inşa etmeye çalışmaktadır. PKK denetimindeki belediyeler iki dilliğin ötesinde bazı hususlar (örneğin evlenmek isteyenlerin Kürtçe bilmesi ZORUNLULUĞU gibi) tek dil olarak Kürtçeyi kabul etmektedirler. PKK'nın bu süreçte dördüncü dev kazanımı, Öcalan'ın bir mahkumdan siyasal bir lidere dönüşmesidir. Üstelik, Time dergisine göre Öcalan dünyanın en etkin 100 lideri arasına girmiştir. PKK'nın ikinci açılım sürecindeki beşinci kazanımı PKK'ya katılımın 1992 seviyesini aşacak şekilde yoğun olması neticesinde sağlanan terörist artışıdır. Bu süreçte PKK yurtdışına çekilmesi gerekirken, Türkiye içindeki terörist sayısında bir patlama yaşanmıştır. Sadece 4, 5, 6 Temmuz 2013 günlerinde PKK'ya 400 kişi katılmıştır." (Ümit Özdağ, Yeni Çağ 19 Temmuz 13).Hacım "evet"lerin ne hale gelmiş, getirilmiş şimdi görebiliyor musun?
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024