Hayatta olanlar, hayatlarında bir kez daha özel günlere, güzel günlere yani Ramazan hilaline şahit olmanın sevincini yaşıyorlar.
Evler, apartmanlar ve camiler sanki daha da şenlendi, daha da hareketlendi, evden eve, camiden camiye ellerine Kur'an olduğu halde yürüyen ablalar, teyzeler ve anneler, hatta iki büklüm yürüyen nineler görüyoruz.
Camilerde namaz aralarında gurup gurup mukabele okuyanlar, hatim dinleyenler, bir kenarda zorlanarak okumaya çalışanlar, bilenlerin bilmeyenlere öğretme gayretleri...
Kur'an ayında Kur'an seferberliği ne güzel...
Kur'an ayında Kur'an'ı öğrenme, okumayı öğrenme seferberliği güzel ama yeterli değil, asıl olan, millet olarak bizi kurtaracak olan Kur'an'ı anlama seferberliği ilan etmemizdir.
İtiraf edelim, üzülerek gözlemlerimizi belirtelim ki bu konuda geçen yıllardan daha farklı, daha ileri bir noktada değiliz.
Ramazan dolayısıyla Kur'an okuma ve öğrenme seferberliği var ama Kur'an'ı anlama seferberliği şimdiye kadar olmadığı gibi yine yok ne yazık ki.
Kur'an'ı anlamadan okumak, sadece okumasını öğrenmek okuyana ve dinleyene ne kazandırır, ne kadar sevap kazandırır onu bilemem, bu sorunun cevabını büyük hocalarımız versin ama benim bildiğim eğer kendimize geleceksek, belimizi doğrultacaksak, 'iyi Müslüman, örnek Müslüman' modelini ortaya koyacaksak bu, ancak hayat kitabımızı anlayarak okumakla mümkün olacaktır.
Diğer İslam ülkelerinde durum nedir bilemem ama Türkiye'de Kur'an hala, anlamadan en fazla okunan kitap durumunda.
Bu durma sevinmek mi yoksa üzülmek mi lazım hep beraber oturup karar verelim.
Elimizde böylesine eşsiz bir ışık kaynağı var ama düğmesine basıp yakamadığımız için yıllardan beri, belki yüz yıllardan beridir ki başımızı taştan taşa vurarak, bir çukurdan ötekine yuvarlanarak, adeta el yordamı ile ilerlemeye çalışıyoruz.
Eşsiz bir ışık kaynağı eşliğinde başımızı duvardan duvara toslayarak yol almamız düşmanlarımızı güldürüyor, düşmanlarımızı güçlendiriyor ama bir o kadar da dostlarımızı, bizden yardım bekleyen mazlumları üzüyor.
Yetmiş yıldan beri kanayan derin bir yara durumundaki Filistin meselesi en canlı örnek olarak önümüzde duruyor.
Haçlı-siyonist işgalcilere elini-kolunu kaptırmış, her defasında sadece bağırmaktan başka bir somut adım atamayan yöneticileri hala kurtarıcı olarak görmek, bu konuda onları umut kapısı olarak ilan etmek, Kur'an'ın uyarıcı mesajlarına karşı kör ve sağır olmaktan başka bir şey değildir.
Hayat kitabına karşı birazcık dikkat, azcık duyarlılık bir çok müşkülümüzü halledecek, bir çok kör düğümü çözecektir.
Bunun için birazcık dikkat yeterli.
Evler, apartmanlar ve camiler sanki daha da şenlendi, daha da hareketlendi, evden eve, camiden camiye ellerine Kur'an olduğu halde yürüyen ablalar, teyzeler ve anneler, hatta iki büklüm yürüyen nineler görüyoruz.
Camilerde namaz aralarında gurup gurup mukabele okuyanlar, hatim dinleyenler, bir kenarda zorlanarak okumaya çalışanlar, bilenlerin bilmeyenlere öğretme gayretleri...
Kur'an ayında Kur'an seferberliği ne güzel...
Kur'an ayında Kur'an'ı öğrenme, okumayı öğrenme seferberliği güzel ama yeterli değil, asıl olan, millet olarak bizi kurtaracak olan Kur'an'ı anlama seferberliği ilan etmemizdir.
İtiraf edelim, üzülerek gözlemlerimizi belirtelim ki bu konuda geçen yıllardan daha farklı, daha ileri bir noktada değiliz.
Ramazan dolayısıyla Kur'an okuma ve öğrenme seferberliği var ama Kur'an'ı anlama seferberliği şimdiye kadar olmadığı gibi yine yok ne yazık ki.
Kur'an'ı anlamadan okumak, sadece okumasını öğrenmek okuyana ve dinleyene ne kazandırır, ne kadar sevap kazandırır onu bilemem, bu sorunun cevabını büyük hocalarımız versin ama benim bildiğim eğer kendimize geleceksek, belimizi doğrultacaksak, 'iyi Müslüman, örnek Müslüman' modelini ortaya koyacaksak bu, ancak hayat kitabımızı anlayarak okumakla mümkün olacaktır.
Diğer İslam ülkelerinde durum nedir bilemem ama Türkiye'de Kur'an hala, anlamadan en fazla okunan kitap durumunda.
Bu durma sevinmek mi yoksa üzülmek mi lazım hep beraber oturup karar verelim.
Elimizde böylesine eşsiz bir ışık kaynağı var ama düğmesine basıp yakamadığımız için yıllardan beri, belki yüz yıllardan beridir ki başımızı taştan taşa vurarak, bir çukurdan ötekine yuvarlanarak, adeta el yordamı ile ilerlemeye çalışıyoruz.
Eşsiz bir ışık kaynağı eşliğinde başımızı duvardan duvara toslayarak yol almamız düşmanlarımızı güldürüyor, düşmanlarımızı güçlendiriyor ama bir o kadar da dostlarımızı, bizden yardım bekleyen mazlumları üzüyor.
Yetmiş yıldan beri kanayan derin bir yara durumundaki Filistin meselesi en canlı örnek olarak önümüzde duruyor.
Haçlı-siyonist işgalcilere elini-kolunu kaptırmış, her defasında sadece bağırmaktan başka bir somut adım atamayan yöneticileri hala kurtarıcı olarak görmek, bu konuda onları umut kapısı olarak ilan etmek, Kur'an'ın uyarıcı mesajlarına karşı kör ve sağır olmaktan başka bir şey değildir.
Hayat kitabına karşı birazcık dikkat, azcık duyarlılık bir çok müşkülümüzü halledecek, bir çok kör düğümü çözecektir.
Bunun için birazcık dikkat yeterli.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024