Halimiz nedir, ahvalimiz nicedir ve mevcut halimize dair bilgimiz ne düzeydedir?
Dünya Müslümanları olarak bulunduğumuz nokta olmamız gereken nokta mıdır?
Mü'mini olduğumuz hayat kitabının gösterdiği hedefler açısından ne durumdayız?
İçinden geçtiğimiz Kur'an ayı dolayısıyla çok okumakla, çok dinlemekle övündüğümüz Kerim Kitabı anlama ve yaşama bakımından halimiz nedir, ahvalimiz nicedir?
İlm-i hal bilgisi, ne halde olduğumuzun bilgisi değil midir?
Evet, abdestin farzları, sünnetleri, namazın farzı, vacibi, sünneti, orucu bozan ve bozmayan haller de ilm-i hal bilgisi dahilindedir ama "ilm-i hali" bunlardan ibaret zannetmek çok ciddi bir bilgi eksikliği değil midir?
Fıkıh ilmi; "lehimizde ve aleyhimizde olanları bilmek" olduğuna göre bu gün bizler bu tarifin neresindeyiz?
Şahsımızın, ailemizin, devletimizin, yurdumuzun, yuvamızın, bölgemizin ve bir parçası olduğumuz İslam aleminin aleyhinde çevrilen dolaplardan, kurulan tuzaklardan ne kadar heberdarız?
Kendi ülkemizde küresel tefeci şirketler tarafından iliklerimize kadar soyulduğumuzun farkında mıyız?
Tarım ürünlerinde, tohum aşamasından itibaren tamamen küresel şirketlere mecbur ve de mahkum olduğumuzu kaç kişi biliyor ve "ben kimim ve bu hal neyin nesi" diyebiliyor?
Ezilen, zulme maruz kalan kardeşlerimiz hakkında, talana uğrayan yutları-yuvaları hakkında yeterli bilgi shibi olmadığımız için bir türlü ilgi alanımıza da girmiyorlar.
"Müslümanlar bir vücudun organları gibidir, biri rahatsız olursa bütün vücut uykusuz kalır" şeklindeki Nebevi tarif karşısında her birimizin ürpermesi gerekmiyor mu?
Kardeşlerimizle ilgili, kardeş ülkelerle ilgili, mazlum Müslümanlarla ilgili haberleri dahi onların düşmanlarından almak zorundaysak, haber kaynaklarımızla küresel işgalciler aynı çevreler, aynı merkezler ise istiskale ve zillete akşamdan razı olmuşuz demek değil midir?
"Nebe" kelimesi haber anlamına gelip "Nebi" de haber getiren, yani Peygamber demek olduğu halde, yani ötelerden haber getiren peygamberlere inanmak zorunda olan bir kitle, yer kürenin herhangi bir yanındaki kardeşlerinden doğru haber alamıyorsa, iyi halden ve ilm-i hal bilgisinden söz edilebilir mi?
Muhammed İkbal'in dediği gibi; "Allah'ı, Cebrail'i ve Peygamberi dehşete düşüren" nice vaizler dinliyoruz, görsel medya aracılığı ile nice hatipler işitiyoruz da konuyu bir türlü bu meselelere getirmiyorlar, neden?
Acaba, küresel işgalciler İslam coğrafyasını işgal etmeden önce Müslümanların zihinlerini mi işgal ettiler?
Acaba, küresel tefeciler, İslam coğrafyasında yapmayı planladıkları talanlara, soygunlara ve sömürülere ses çıkarmayacak "uslu çocuk" modelini önce Müslümanların zihinlerine mi kazıdılar?
İçinden geçmekte olduğumuz bu rahmet ikliminde biraz da halden, ilm-i halden konuşsak, belki uzun süren gaflet uykusunu dağıtırız.
Olmaz mı?
Dünya Müslümanları olarak bulunduğumuz nokta olmamız gereken nokta mıdır?
Mü'mini olduğumuz hayat kitabının gösterdiği hedefler açısından ne durumdayız?
İçinden geçtiğimiz Kur'an ayı dolayısıyla çok okumakla, çok dinlemekle övündüğümüz Kerim Kitabı anlama ve yaşama bakımından halimiz nedir, ahvalimiz nicedir?
İlm-i hal bilgisi, ne halde olduğumuzun bilgisi değil midir?
Evet, abdestin farzları, sünnetleri, namazın farzı, vacibi, sünneti, orucu bozan ve bozmayan haller de ilm-i hal bilgisi dahilindedir ama "ilm-i hali" bunlardan ibaret zannetmek çok ciddi bir bilgi eksikliği değil midir?
Fıkıh ilmi; "lehimizde ve aleyhimizde olanları bilmek" olduğuna göre bu gün bizler bu tarifin neresindeyiz?
Şahsımızın, ailemizin, devletimizin, yurdumuzun, yuvamızın, bölgemizin ve bir parçası olduğumuz İslam aleminin aleyhinde çevrilen dolaplardan, kurulan tuzaklardan ne kadar heberdarız?
Kendi ülkemizde küresel tefeci şirketler tarafından iliklerimize kadar soyulduğumuzun farkında mıyız?
Tarım ürünlerinde, tohum aşamasından itibaren tamamen küresel şirketlere mecbur ve de mahkum olduğumuzu kaç kişi biliyor ve "ben kimim ve bu hal neyin nesi" diyebiliyor?
Ezilen, zulme maruz kalan kardeşlerimiz hakkında, talana uğrayan yutları-yuvaları hakkında yeterli bilgi shibi olmadığımız için bir türlü ilgi alanımıza da girmiyorlar.
"Müslümanlar bir vücudun organları gibidir, biri rahatsız olursa bütün vücut uykusuz kalır" şeklindeki Nebevi tarif karşısında her birimizin ürpermesi gerekmiyor mu?
Kardeşlerimizle ilgili, kardeş ülkelerle ilgili, mazlum Müslümanlarla ilgili haberleri dahi onların düşmanlarından almak zorundaysak, haber kaynaklarımızla küresel işgalciler aynı çevreler, aynı merkezler ise istiskale ve zillete akşamdan razı olmuşuz demek değil midir?
"Nebe" kelimesi haber anlamına gelip "Nebi" de haber getiren, yani Peygamber demek olduğu halde, yani ötelerden haber getiren peygamberlere inanmak zorunda olan bir kitle, yer kürenin herhangi bir yanındaki kardeşlerinden doğru haber alamıyorsa, iyi halden ve ilm-i hal bilgisinden söz edilebilir mi?
Muhammed İkbal'in dediği gibi; "Allah'ı, Cebrail'i ve Peygamberi dehşete düşüren" nice vaizler dinliyoruz, görsel medya aracılığı ile nice hatipler işitiyoruz da konuyu bir türlü bu meselelere getirmiyorlar, neden?
Acaba, küresel işgalciler İslam coğrafyasını işgal etmeden önce Müslümanların zihinlerini mi işgal ettiler?
Acaba, küresel tefeciler, İslam coğrafyasında yapmayı planladıkları talanlara, soygunlara ve sömürülere ses çıkarmayacak "uslu çocuk" modelini önce Müslümanların zihinlerine mi kazıdılar?
İçinden geçmekte olduğumuz bu rahmet ikliminde biraz da halden, ilm-i halden konuşsak, belki uzun süren gaflet uykusunu dağıtırız.
Olmaz mı?
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024