Tüm besicilere tercüman olan Kayseri Kırmızı Et Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ercan Aras'ın serzenişleri ve çözüm önerileri şöyle:
"Besiciler en zor günlerini yaşamaktadır. Şu anda besicilik yapan üreticilerimiz girdi maliyet artışı yüzünden kapasite olarak yüzde 30-40 gibi bir düşüşe geçtiler. Bugünden sonra da maalesef çiftliklerine mal alamaz hale geleceklerdir.
Bunun en büyük sebebi girdi maliyetleri ile kesim fiyatlarının doğru orantılı olarak gitmemesi ve girdi fiyatları yüzde 100-150 oranında artarken kesim fiyatları yüzde 30-40 gibi bir artış olmasıdır. Maalesef bu maliyetler yüzünden Türkiye'de eti ucuz yemek demek hayaldir ve gerçekçi değildir.
Eğer etin maliyeti düşürülmek isteniyorsa önce girdi maliyetlerine bakılması ve fiyatların yüzde 50 gibi düşürülmesi gerekmektedir. Eğer bunu yapamıyorsanız o zaman et üzerindeki baskıyı kaldırıp etin gerçek değerine ulaşması sağlanması gerekmektedir. Üreticinin rahat bir nefes alması için eğer bu yapılmaz ise süt para etmediği için inekler nasıl kesime gidiyorsa et de para etmediği için ahırlar, çiftlikler boşalacaktır. Maalesef kaybeden besici olacak, en çok da ülkemiz olacaktır."
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar, yaşanan süt krizinin ülkeye maliyetini çıkararak, 1 milyonun üstünde anaç hayvanın kesime gittiğini, bu hayvanların yerine koyma maliyetinin ise 2.3 milyar avro olduğuna dikkat çekmişti ve şöyle devam etmişti:
"Bütün bu süreçte en az bir milyon başa yakın damızlık anaç hayvan yani hayvancılığın geleceği kesime gitti. Maalesef hayvancılığımızın geleceğini keserek bir bir yedik. Kapanan işletmeleri, yıkılan hayalleri, kararan umutları hesaba katmıyoruz… Yaşanan bütün bu süreçte büyük beklentilerle kurulan Ulusal Süt Konseyi (USK) hür iradesiyle hareket etmedi, talimatla hareket ederek yanlış kararlar aldı, süte sahip çıkmadı, en zor zamanında üreticilerimizin yanında olmadı. Görevi süt üretimini sürdürülebilir kılmak olan ancak kararları ile üretimi sürdürülebilir olmaktan çıkaran ve üreticiyi perişan eden süt konseyi işlevini yitirmiştir ve kapatılmalıdır. Süt fiyatını artık sahada sanayiciler ve üretici örgütleri belirliyor. Buna devam edilmeli, üretimin durmasının önüne geçilmelidir."
1 litre çiğ sütün üretim maliyeti 10 liraya çıkarken, Gıda Komitesi'nin Ulusal Süt Konseyi tarafından daha önce belirlenen 7.5 lira fiyatın artırılması yönünde bir karar almaması, küçük üreticinin tamamen bitirilmesi anlamına geliyor…
Tarım ve Orman Bakanlığı geçtiğimiz günlerde üretici ve sanayici temsilcilerini çağırarak yaptığı toplantıda yaşanan krize karşı hiçbir çözüm önerisinin çıkmaması ise oldukça manidar.
Varsa yoksa ithalat… Ama nereye kadar… Yine her zamanki gibi ülkenin milyarlarca doları ithal edilen hayvanlardan dolayı yurt dışına transfer edilecek. Yine kazanan 3-5 yandaş firma ve sermaye grupları olacak. İthalata boğdurulan ve mahkûm edilen bir tarım politikasıyla üretimden uzaklaşan ülkemiz bu gidişle inanın belini zor doğrultur. Son 10 yılda ithal edilen canlı hayvan ve karkas ete ödenen para yaklaşık 10 milyar dolardır. Bu para Türk çiftçisine verilseydi ülkede kişi başına düşen hayvan sayısı birkaç katına çıkabilirdi… Ama bu milleti ve köylüyü düşünen kim? 3-5 kişi zengin olsun yeter. Yıllarca yazıyor ve söylüyoruz; "ithalat bedava da olsa külliyen zarardır" diye…
1 milyonun üzerinde dişi hayvan kesime giderken, süt üretiminde ciddi bir daralma başlamışken ve sanayici de talep ettiği sütü bulamayacak duruma gelmiş durumda iken; Tarım ve Orman Bakanlığı hangi ciddi karaları alarak derde derman olmuştur…
Evet, varsa yoksa ithalat…
- Büreyde b. Husayb el-Eslemi / 18.07.2025
- Hz. Fatıma’nın gerdanlığı / 13.07.2025
- Adil İmam / 25.06.2025
- ‘Ali’nin saçının bir teline değişmem’ / 23.06.2025
- Zilhicce ayındayız / 29.05.2025
- Yüceler yücesidir Fatıma anamız / 19.05.2025
- Na't-ı İmam Hüseyin / 17.05.2025
- Ceylanların sığınağı İmam Rıza / 10.05.2025
- Öz anneden daha aziz annemiz / 09.05.2025