Bebrikya, Ege kıyıları ve Çanakkale Boğazından başlayarak, Marmara kıyıları-Karadeniz kıyıları ile doğusunda Paflagonya- güneyinde Galatya-Frikya-Lidya toprakları ile çevrilmiş bölgedir. Kısacası bu günkü Çanakkale Balıkesir-Bursa-Sakarya-Kefgen şehirleri-Frik ya topraklarına kadar uzanan Yeşilırmak havzası-Bolu-Ereğli-Zonguldak-Karabük-Kastamonu şehirlerinin bulunduğu bölgedir. Kısacası; bugünkü Kuzey Batı Anadolu bölgesidir.
Bu bölgeye, M.Ö.2000 yıllarında Balkanlar Bölgesinden Bittini adında bir kavim Çanakkale bölgesini geçerek, Kuzey Batı Anadolu topraklarına yerleşerek bu bölgenin iklim şartlarına ve fiziki yapısına uygun bir uygarlık kurarlar. Bu uygarlığa Bittinya Uygarlığı adı verilir. Bu halk bu bölgede tarım ve hayvancılıkla uğraşırdı. İlkçağda bu bölgede şehir devletleri kurulmuştur.
Çanakkale ve Balıkesir topraklarında merkez Balıkesir olmak üzere Mizya devleti ve kalesi kurulmuştur. Mizya daha sonraları Lidyalıların saldırısına uğramış ve yıkılmıştır. Bugünkü, Çanakkale ve Balıkesir toprakları Lidya egemenliğine girmiştir. Sakarya havzasına ve doğu Bittinya’daki şehir devletlerini de, Frikya devletinin egemenliğine girer. Bu iki kavim aynı zamanda akraba kavimdir. Her ikisi de Trakya ve Balkan kavimlerini oluşturan topluluklardır.
Asur devleti Frikya devletini baskı altına alınca, Bittinya şehirleri de bu baskıyı kabul etmek zorunda kalmışlardır. Asur baskısına karşı Frikya devleti önce Urartulardan daha sonra da Kimmerlerden yardım ister. Bu yardımı kabul eden Kimmerler M.Ö. 696 yılında Frikyalılara yardım maksadı ile Kızılırmak kavisi içerisine gelerek burayı egemenlikleri altına aldıktan sonra İç ve Batı Anadolu’da Asur egemenliğine ve baskısına son verirler. Daha sonra Kimmer göçerler de bölge tarım ve hayvancılığa uygun bir iklim olduğu için onlar da bu bölgelere göç ederler. Bilhassa Sakarya vadisi, Bolu ve çevresindeki yayla ve düzlüklere yerleşerek, Bittinya yerlileri ile kaynaşarak bu bölgenin esas yerli halkını oluşturmuşlardır.
M.Ö. 595 yılında Lidya kralı Alyates Kimmer devletini yıkarak onların Kızılırmak kavisi içerisine kadar çekilmesini sağlayarak Batı Anadolu’yu Kimmer egemenliğinde kurtarır. M.Ö 546 yılına kadar bu bölgeye egemen olur.
M.Ö 550 yılında İran’da Metlerin egemenliğine son veren Pers kıralı II. Kiros M.Ö.546 yılında yaptığı Anadolu seferinde Lidya topraklarına egemen olur. Bu durum İskender’in Anadolu seferine kadar devam eder.
İskender M.Ö. 334-332 tarihleri arasında Asya seferine çıkar. 334 tarihine Çanakkale boğazını geçince Mizya’da, Gıranikos Çayı kıyısında yaptığı savaşta persleri yenerek bölgeye egemen olur. Anadolu kıyılarında Pers egemenliğinde bulunan şehirlere sefere çıkmadan önce Bittinya topraklarını egemenliği altına alarak teşkilatlandırır. Anadolu ve Mısır seferlerini yapan Büyük İskender bu bölgeleri fetihten sonra teşkilatlandırır ve İran üzerine yürür Pers İmparatorluğunun sonunu getirir. Böylece Anadolu’nun tamamı İskender İmparatorluğu egemenliğine girer. Bu olayın sonucu olarak Bittinya bölgesi İskender’in kurduğu Helenizm Uygarlığının etki alanına girer. Bu dönemde Bittinya’da yetişmiş bir filozof vardır. Aristo’nun çağdaşı olan Thrasymachus’dur. Eserleri bulunamamıştır. Yalnız Platon’un, Devle isimli eserinde onun felsefesinin temel düşünceleri yazılıdır: “Hak, en güçlü olanın verdiği hizmettir. Çünkü hak güçtür. Bu nedenle hak, toplumun en güçlüsüne aittir.” Yani toplumun liderine-devlet başkanına-krallara-imparatorlara-çağımızda ve zamanımızda da kapitalistlere (sermaye sahipleri) ve onların seçimi ile iktidar olanlara aittir.
Bu bölgeye, M.Ö.2000 yıllarında Balkanlar Bölgesinden Bittini adında bir kavim Çanakkale bölgesini geçerek, Kuzey Batı Anadolu topraklarına yerleşerek bu bölgenin iklim şartlarına ve fiziki yapısına uygun bir uygarlık kurarlar. Bu uygarlığa Bittinya Uygarlığı adı verilir. Bu halk bu bölgede tarım ve hayvancılıkla uğraşırdı. İlkçağda bu bölgede şehir devletleri kurulmuştur.
Çanakkale ve Balıkesir topraklarında merkez Balıkesir olmak üzere Mizya devleti ve kalesi kurulmuştur. Mizya daha sonraları Lidyalıların saldırısına uğramış ve yıkılmıştır. Bugünkü, Çanakkale ve Balıkesir toprakları Lidya egemenliğine girmiştir. Sakarya havzasına ve doğu Bittinya’daki şehir devletlerini de, Frikya devletinin egemenliğine girer. Bu iki kavim aynı zamanda akraba kavimdir. Her ikisi de Trakya ve Balkan kavimlerini oluşturan topluluklardır.
Asur devleti Frikya devletini baskı altına alınca, Bittinya şehirleri de bu baskıyı kabul etmek zorunda kalmışlardır. Asur baskısına karşı Frikya devleti önce Urartulardan daha sonra da Kimmerlerden yardım ister. Bu yardımı kabul eden Kimmerler M.Ö. 696 yılında Frikyalılara yardım maksadı ile Kızılırmak kavisi içerisine gelerek burayı egemenlikleri altına aldıktan sonra İç ve Batı Anadolu’da Asur egemenliğine ve baskısına son verirler. Daha sonra Kimmer göçerler de bölge tarım ve hayvancılığa uygun bir iklim olduğu için onlar da bu bölgelere göç ederler. Bilhassa Sakarya vadisi, Bolu ve çevresindeki yayla ve düzlüklere yerleşerek, Bittinya yerlileri ile kaynaşarak bu bölgenin esas yerli halkını oluşturmuşlardır.
M.Ö. 595 yılında Lidya kralı Alyates Kimmer devletini yıkarak onların Kızılırmak kavisi içerisine kadar çekilmesini sağlayarak Batı Anadolu’yu Kimmer egemenliğinde kurtarır. M.Ö 546 yılına kadar bu bölgeye egemen olur.
M.Ö 550 yılında İran’da Metlerin egemenliğine son veren Pers kıralı II. Kiros M.Ö.546 yılında yaptığı Anadolu seferinde Lidya topraklarına egemen olur. Bu durum İskender’in Anadolu seferine kadar devam eder.
İskender M.Ö. 334-332 tarihleri arasında Asya seferine çıkar. 334 tarihine Çanakkale boğazını geçince Mizya’da, Gıranikos Çayı kıyısında yaptığı savaşta persleri yenerek bölgeye egemen olur. Anadolu kıyılarında Pers egemenliğinde bulunan şehirlere sefere çıkmadan önce Bittinya topraklarını egemenliği altına alarak teşkilatlandırır. Anadolu ve Mısır seferlerini yapan Büyük İskender bu bölgeleri fetihten sonra teşkilatlandırır ve İran üzerine yürür Pers İmparatorluğunun sonunu getirir. Böylece Anadolu’nun tamamı İskender İmparatorluğu egemenliğine girer. Bu olayın sonucu olarak Bittinya bölgesi İskender’in kurduğu Helenizm Uygarlığının etki alanına girer. Bu dönemde Bittinya’da yetişmiş bir filozof vardır. Aristo’nun çağdaşı olan Thrasymachus’dur. Eserleri bulunamamıştır. Yalnız Platon’un, Devle isimli eserinde onun felsefesinin temel düşünceleri yazılıdır: “Hak, en güçlü olanın verdiği hizmettir. Çünkü hak güçtür. Bu nedenle hak, toplumun en güçlüsüne aittir.” Yani toplumun liderine-devlet başkanına-krallara-imparatorlara-çağımızda ve zamanımızda da kapitalistlere (sermaye sahipleri) ve onların seçimi ile iktidar olanlara aittir.
YeniMesaj / diğer yazıları
- Gaflette ısrar / 24.01.2015
- 'Namaz kılan kimse felaha ermiştir' / 10.11.2014
- Saftan Başbakan olur mu? / 06.03.2014
- Ulusal devlet üzerine / 03.03.2014
- Anne sütü / 08.02.2014
- Minik cerrahlar / 20.01.2014
- Doğal yaşam / 13.01.2014
- Basit ve sade / 12.05.2013
- Faiz sarmalı / 24.03.2013
- Topraklarımız elimizden alınıyor / 20.03.2013
- 'Namaz kılan kimse felaha ermiştir' / 10.11.2014
- Saftan Başbakan olur mu? / 06.03.2014
- Ulusal devlet üzerine / 03.03.2014
- Anne sütü / 08.02.2014
- Minik cerrahlar / 20.01.2014
- Doğal yaşam / 13.01.2014
- Basit ve sade / 12.05.2013
- Faiz sarmalı / 24.03.2013
- Topraklarımız elimizden alınıyor / 20.03.2013