Yazımın önceki bölümlerinde adı geçen Uygur, Karluk, Peçenek, Uz, Kuman, Bulgar ve Macar kavimlerinin tamamı Turani kavimlerdir. Hepsi de Türk boylarındandır. Birbirleriyle yurt edinmek başta olmak üzere pek çok sebeple kavga ettikleri de bir vakıa. Birbirlerine olan husumetleri nedeniyle karşı tarafa üstün gelmek için zaman zaman üçüncü bir devleti veya kavmi de işin içine soktukları olmuş. Ancak Peçenekleri örnek verirken dikkatlerinize sunmak istediğim birkaç nokta var.
Bu Türk boyları kendi aralarındaki çekişmelerde yabancı kavim veya devletlerle iş birliği yapabiliyorlar. Kardeş boya galip gelmek için söz konusu yabancının desteğini alırken, doğal olarak o yabancıya da bazı tavizler veriyorlar. Bu yabancı Bizans olunca işin rengi değişiyor. Bizans, bu kardeşler arasından bir türlü çıkmıyor. Verilen tavizlerle yetinmiyor. Tam barış sağlanacak gibi olurken devreye giriyor, aralarına tekrar fitne sokup ateşi körüklüyor. Bu arada Bizans bu kavgalarda asla kendisini kötü adam konumuna düşürmüyor. Her iki tarafın kulağına hep hoş gelen nağmeler fısıldıyor. Boyların başlarındaki beyler ile kız alıp vererek akrabalık bağları bile kuruyor. Bu bağları da pek güzel istismar ediyor. Beylere gündüzleri Bizanslı yetkililer çeşitli tavsiye ve öğütler veriyor, geceleri de eşleri. "Bir insana günde kırk kere deli dersen, deli olur" demiş ya atalarımız. Sürekli yapılan telkinler, sonuca ulaşmada çok etkili oluyor. Zamanla beylerin çadırında başlıyor entrikalar. Bir de bakmışsınız, boyları idare eden sanki başlarındaki beyler değil de Bizans valileri. Kardeş boylar aile içinden ve dışından kurgulanıp tetiklenen bu oyunlarla birbirine düşüp ebedi düşman haline gelirken, Bizans kıs kıs gülüyor. O artık oyun kurucu. Ne zaman savaşılacağını, ne zaman barışılacağını o belirliyor. Kimin kazanacağına o karar veriyor. İstediği zaman rahatlıkla taraf değiştiriyor. Türk boylarının okları hep birbirine doğrultulmuş.
Muhatap birden fazla boy olunca bunlar birbirine düşman ediliyor da tek bir boy olunca oyun nasıl oynanıyor? Basitçe izah edelim. Boy içinde anlaşmazlık varsa, anlaşmazlık konusu değerlendiriliyor. Şayet böyle bir ayrılık gayrilik yoksa oluşturuluyor. Sonra taraflar arasında benzer senaryolar sahnelenip kavga başlatılıyor. Kavga ile iyice zayıflayan taraflar kolay lokma haline gelince de teker teker ortadan kaldırılıyor. Böylece 'böl-parçala-yut' stratejisini işletip düşmanlarını yok eden Bizans, geri kalan kırıntıları da ya kendi bünyesine alıp eritiyor veya ağır yükümlülüklerle kendine gelemez duruma getiriyor.
Sosyal hayat Bizans'ın istediği gibi olmak zorunda. Binlerce yıllık örf ve adetler zorla terk ediliyor. Göçebe Türk boyları zorla yerleşik hayata geçiriliyor. Türk boylarının nüfuslarının artmasının ve ekonomik durumlarının iyiye gitmesinin de önüne geçiliyor. Bu boyların gençleri, paralı asker yapılarak bir o düşmanla, bir bu düşmanla devamlı olarak savaştırılarak bu insanların başka bir meslek öğrenmelerine fırsat dahi verilmezken, erkek nüfusları Bizans menfaatleri uğruna devamlı ölüyor, öldürülüyor. Böyle bir toplumda bilimsel ve kültürel gelişmeler beklemek abes. Bizans'a tabi olanlar kendi kimliklerini kaybediyorlar. Yok olup gidiyorlar.
Dikkatlerinizden kaçmayan bir diğer husus da din başlığıdır. Peçeneklerin yaşadığı gibi, ilk yapılanlardan birisi de bu boyları Hıristiyan yapmak. Bizans'ın, Hıristiyan olmadan onları kabul etmesi, içine alması, kendine bağlı diğer uyruklarla eşit muamele etmesi mümkün değil. Hıristiyanlığı kabul etmekle de iş bitmiyor. Ağır imtihanlarla sınıyor. Kendi kavimleriyle, Bizans'la sorunları olan diğer kavimlerle karşı karşıya getirip savaştırıyor. Canıyla imtihan ediyor. Sözde Hıristiyan olsalar, Bizans ile anlaşsalar da aralarında hiçbir sorun olmayan kardeş kavimlerle sırf Bizans istedi diye savaşmak zorunda bırakıldıklarında 1049 ve 1071'de yaşananlar Bizans'a bir şeyler öğretiyor. Türk boylarının dinî duygularının zorla değiştirilmesi hiç de kolay değil. Dinlerini gerçekten değiştirmedikleri takdirde millî duygularından da kopmaları mümkün değil.
Bizans tarihe karıştı karışmasına da Bizans oyunları bitmedi gitti. Bugün birliğimiz üzerine, varlığımız üzerine oynanan oyunlarda Bizans'ın yerini gâh ABD, gâh Avrupa Birliği alıyor. Benzer planlar, projeler hayata geçirilirken oyuncuların adı değişiyor, bizi uyutmak için verilen narkoz değişiyor ama maksatları hiç değişmiyor.
Eskiden sarayın içini ele geçirmesi yeterli oluyordu. Tepedeki kralı yanına çekemezse, kraliçe veya vezirler, danışmanlar işi götürebiliyordu. Ya da kale içindeki casus, kapıyı içeriden açıp olayı bitiriyordu. Karşı taraf oyunu fark ederse, birkaç kişiyi devre dışı bırakmakla tezgâhı boşa çıkarabiliyordu.
Şimdiki Bizanslılar (AB ve ABD) işlerini daha profesyonelce ve daha derinden yürütüyor. Osmanlı Devleti zamanından beri yürüttükleri istihbarat çalışmaları çoktan saray dışına taşıp halkta taban bulmuş.
- Kul, âşık, asker... / 18.04.2022
- ABD’nin ipiyle Çin kuyusuna inilmez - 2 / 03.11.2021
- ABD’nin ipiyle Çin kuyusuna inilmez - 1 / 02.11.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi - 5 / 08.08.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi - 4 / 07.08.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi - 3 / 06.08.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi (2) / 05.08.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi - I / 04.08.2021
- Dini ve milli duygularla dolu bir haftanın ardından - II / 28.07.2021