Osmanlı'nın son dönemlerinde Bizans oyunu, yabancıların deyimiyle 'Şark Meselesi' neredeyse bitirilmek üzereydi. Hasta adam, yani Osmanlı Devleti, artık kendi başına ayakta duramıyor. Üstelik varlığını devam ettirmenin yolunu Avrupa ile birlikte olmakta arıyor. Doktor diye celladına teslim ediyor kendini. Avrupalı olmak, bir Avrupa devleti sayılmak devlet politikası olmuş. Onlar da fırsatı ganimet bilmiş. Ekonomi, iç politika, dış politika gibi bütün sahalarda devlet yönetimi neredeyse tamamen yabancıların eline geçmiş. Devlet borç almadan maaş bile ödeyemez duruma gelmiş. Atasözümüzde vardır ya "borç alan, emir alır." Yabancı danışmanlar, ordu gibi en hayatî ve mahrem kurumlara kadar girmiş. Her istekleri kanun haline getirilerek uygulamaya konuyor. Bilimi ve tekniği öğrenip memleketimizi kalkındırsın diye yurt dışına gönderilen özenle seçilmiş parlak genç beyinler, gittikleri ülkelerin hayranı olarak geri dönmüş, Türk Milleti'ni hor gören bir yaklaşımla halka tepeden bakar vaziyette. Öyle bir eziklik yaşamışlar ki etraflarına aşıladıkları anlayış; "bizden adam olmaz", "biz beceremeyiz", "boşuna uğraşmayalım, tek başımıza biz kalkınamayız, ilerleyemeyiz, güçlü bir devlete yanaşmadan başaramayız" ve hatta "bırakalım bu memleketi onlar idare etsin" diyecek kadar umutsuz, tükenmiş. Her tarafta açılan yabancı okullarda çocuklarımız yoğun bir şekilde beyin yıkama ve misyonerlik çalışmalarına maruz bırakılıyor.
Fransız okuluna giden veya yüksek tahsil için Fransa'ya gidenler Fransız hayranı olup çıkıyor. Onlar gibi giyinmek, yaşamak lazım. Her yerde Fransa'yı ve Fransızları anlatıyor. Konuşurken Fransızca kelimeler kullanmayı ne denli iyi eğitim almış olduğunun göstergesi olarak kullanıyor. Onlara sorulursa medeniyeti Fransızlar kurmuş, onlar temsil ediyor, dünyaya yön veren merkez ülke, günümüz tabiriyle süper güç Fransa. Tek kurtuluşumuz Fransa ile beraber olmakla mümkün olabilir. İngiltere'ye veya İngiliz okuluna giden İngiliz hayranı ve İngilizci, Almanya'ya veya Alman okuluna giden Alman hayranı ve Almancı, ABD'ye veya onların okullarına giden Amerikan hayranı ve Amerikancı olup çıkıyor. Böyle yabancı okullara gidebilmek de bir ayrıcalık olmuş. Seçkinler, zenginler birbiriyle yarışıyor çocuklarını bu okullarda okutabilmek için. Zeki ve başarılı olan fakir çocukları ise bu pahalı okullarda bedava okutuyorlar. Aileleri minnettar, çocuklar müteşekkir. Öyle ya, iyi eğitim almanın tek yolu olan bu okullara başka türlü gariban çocukları asla giremezdi ki. Sonuçta gönülleri ve beyinleri çelinmiş, Türklüğünü bilmeyen, Müslümanlığın ne olduğunun farkında olmayan, bunlardan utanan, milletini hor gören, aşağılık kompleksinin dibine kadar batmış insanlar yetişiyor. Büyüdüklerinde de devletin her kademesinde söz sahibi oluyorlar. Kendi içimizden çıkan bu tip sözde iyi eğitimli yöneticiler, onların yanı sıra azınlık kökenli olan yöneticiler, yanlarındaki yabancı danışmanlar, bir de gönülleri ve beyinleri çelinmiş aydıncıklarımız iş başında olunca düşmanın ekmeğine yağ sürülüyor. Öyle bir hale gelmiş ki toplum İngilizler, Fransızlar, Amerikalılar ülkemizi işgal etmiş, askerleri her yerde bütün değerlerimizi ayaklar altına alıyor, ama bazı aklı evveller çıkıp hâlâ bunların alicenaplığından, asil millet olduğundan, bize zarar vermek niyetinde olmadığından bahsedebiliyor. Bedava avukatlıklarını yapıyor. Zilletin de böylesi…
Gazi Mustafa Kemal millî mücadeleyi başlattığında bile bu görüşteki insanlar tarafından adeta kuşatılmış. Bağımsızlığa inanmış bir Allah kulu bile olmaz mı etrafında? Neyse ki onun dehası ve ilmi karşısında susmak zorunda kalıyorlar da elbirliğiyle vatan kurtulup istiklal elde ediliyor. O hayatta olduğu sürece de, ne İngiliz Muhipleri Cemiyeti, ne ABD mandacıları, ne masonlar ne de diğerleri fırsat bulamıyorlar. Ama onun ölümüyle tekrar aktif hale geliyorlar. Bu defa 1049'da ve 1071'de yaşananlardan ders almışlar ya, işin inanç boyutunda yeni hileleri var Bizans'ın.
- Kul, âşık, asker... / 18.04.2022
- ABD’nin ipiyle Çin kuyusuna inilmez - 2 / 03.11.2021
- ABD’nin ipiyle Çin kuyusuna inilmez - 1 / 02.11.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi - 5 / 08.08.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi - 4 / 07.08.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi - 3 / 06.08.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi (2) / 05.08.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi - I / 04.08.2021
- Dini ve milli duygularla dolu bir haftanın ardından - II / 28.07.2021