Borç alan emir alır! Ülke ve Millet neden fakir olur?
Kahveci: Dış ticaret açığı 120 milyar dolara, cari açığı 60 milyar dolara gelen bir ülkenin ana derdi para bulmaktan öteye geçemiyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın deyimi ile ifade edelim: “Borç alan emir alır.”
Haber Merkezi





Rahmetli Adnan Kahveci ise fakirliğin nedeni olarak yönetimleri sorumlu tutar ve: "Devlet adamları fakir ölmelidir ki, idare ettikleri milletler zengin ve mesut olsunlar" der.
Bugün Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan ise yozlaşma ve rüşvet durumunu 1994'de şu şekilde ifade ediyordu: "Ben bugüne kadar evladından hırsızlık öğrenen baba görmedim, duymadım. Hırsızlık babadan evlada geçer; evlattan babaya değil. Dolayısıyla yönetimlerde hırsızlık, yukarıdaki üst yöneticilerden alttaki yöneticilere, oradan da halka yansır."
Yukarıdaki tespitleri hatırlatan Karar gazetesi Ekonomi yazarı İbrahim Kahveci, Türkiye'nin ülke ve millet olarak neden 'fakir' kaldığını sorguladığı yazısında, "Türkiye büyüyor (kağıt üzerinde) ama değer yaratamıyor. Ekonomide en temel mesele budur. Değer yaratamazsanız asla ve asla refaha erişemez ve güçlü bir mülke olamazsınız" tespitinde bulundu.
Büyüme-istihdam ilişkisi bozuldu
Büyüme ile istihdam arasındaki ilişkide bir çarpıklık olduğuna dikkat çeken Kahveci, "Mesela büyüme ile elektrik tüketimi tersine dönmüş durumda. 2014-2022 yıllarında yüzde 46,6 büyümeye karşılık yüzde 30,3 elektrik tüketimi artışı olmuş. Ya büyüme gerçek değil ya ya da elektrik tüketmeden büyüyoruz. Burada derhal şu akıllara gelir: Verimli büyüme sağlamış olabilir miyiz? Hayır... Çünkü büyüme ile istihdam arasında da ilişki bozuldu. Daha emek yoğun-daha orta ve alt teknoloji alanında büyüyoruz. Bu nedenle kişi başına düşen emek gelirinin payı GSYH'ya oranla hızla geriliyor. Kişi başı GSYH artış gösteriyor ama çalışan başına ücret geliri düşüyor." ifadelerini kullandı.
"Belki de Filistinlilere en büyük zararımızı zayıf Türkiye olarak veriyoruz"
Karar yazarı Kahveci'nin yazısı şöyle sürüyor:
"Bir ülke ve bir millet güçlü ve zengin olacak ki, küresel arenada sözü geçsin ve sadece lafla peynir gemisi yürütmesin. Bugün Türkiye olarak İsrail vahşetine zayıf Türkiye olarak yakalandık. Daha bir kaç aydır Körfez ülkelerinde para arayan Türkiye nasıl caydırıcı etki yapabilir?
Belki de Filistinlilere en büyük zararımızı zayıf Türkiye olarak veriyoruz.
Dış ticaret açığı 120 milyar dolara, cari açığı 60 milyar dolara gelen bir ülkenin ana derdi para bulmaktan öteye geçemiyor. Recep Tayyip Erdoğan'ın deyimi ile ifade edelim: "Borç alan emir alır."
Değer yaratamayan ekonomide tek derdi ailesi ve geçim derdi olan bir Millet nasıl küresel bir duruş sergileyebilir? Bu ülkeyi bu duruma kim, nasıl götürdü? Asıl sormamız gereken konular bunlar olsa gerek.
Konumuzu yine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözleri ile bitirelim: "Vatan satmak, bu topraklarda bin yıllık ortak geçmişi olan insanların birliğini beraberliğini, kardeşliğini sağlayamayarak, ülkenin maddi, manevi kayıplara uğramasına göz yummakla olur. Vatanı satmak, yüksek faizle, yüksek enflasyonla, kötü yönetimle ülkenin ve milletin kaynaklarını heba etmekle olur."